Nurullah ER


ÖLÜM ACISI

NURULLAH ER


Acılar içinde en büyük acı, ölüm acısıdır.
Anneni, babanı, bir yakınını, eşini, dostunu, arkadaşını kaybediyorsun.
Bir daha görmemek üzere kara toprağa veriyorsun.
Hayatından bir parçayı koparıyorsun.
Biraz düşündüğünde, duygularına yüklendiğinde kabullenmek mümkün değil. Ne var ki; “yaşamaya gelen ölmeye gelmiştir” deyiminin tesellisinden, ‘kime kalmış ki bu dünya sana bana kalmış´ gerçeğinden yola çıkarsak biraz rahatlıyoruz.
Bir bulaşıcı ve ölümcül hastalıklar, kaza ve doğal afetlerin meydana gelmesi sonucunda oluşan ölümlerin dışında ölüme en yakın olan kesim yaşlı olarak kabul edilen emeklilerdir. Çünkü biyolojik olarak yaşlılıkları, fiziki yorgunlukları, ruhsal çöküntüleri vardır. O nedenle kapıları her zaman hastalıklara açık olduğundan ölümlere namzettirler.
Biz İsdemir Emekliler Derneği olarak, bölgemizde yoğun olarak yaşayan emekli üyelerimizden her ay birkaç arkadaşımızı kaybetmekteyiz. Bunlar bizlerin yıllardır aynı iş yerinde birlikte çalıştığımız, iyi ve kötü günlerimizde birlikte olduğumuz, acılarımızı ve sevinçlerimizi birlikte paylaştığımız arkadaşlarımız, aile dostlarımızdır. Ne var ki teker teker ayrılıyorlar aramızdan. Tıpkı sararıp solan ağaçların dallarından dökülen sonbahar yaprakları gibi.
Dernek yönetimi olarak vefat eden üye arkadaşımızı, vefatından mezara kadar olan süreçte yalnız bırakmayıp görevimizi yerine getirirken, ailesinin de acılarını paylaşıp, ardından dernek lokalimizde adına Yasin-i Şerif ve Kur-an okutarak son görevimizi de yerine getirmiş oluyoruz. Ayrıca Derneğimiz de açtığımız Emekliler onur defterine vefat eden arkadaşımızın özgeçmişini ve yaşamında iz bırakan anıları yazarak ebediyete kadar yaşatmaya çalışıyoruz.
Yıllarca üretim yaparak emeğini ortaya koyan, alın teri döken, göz nuru akıtan, gençken yaşlanan emekliye yakışan ölümsüz olmaktır.