Sadullah ÇAĞLAR


ÖLÜMSÜZLERİN UNUTULMAYAN AŞKLARI

Acaba büyük aşklar geçici mi, yoksa kalıcı mıdır?


 Geçtiğimiz yıllarda sözde bir bilim adamı, sevmenin bir süresi olduğu, o dönem geçtikten sonra, sevginin yok olduğunu yazıyor. Bu yeni keşif gibi ortaya konan tez aslında ciddiye alınacak bir yaklaşım değildir.

İnsanlık tarihine baktığımızda, yani sevmenin, aşık olmanın, ne süresi vardır, ne zamanı, nede mantığı. Büyük aşkların ne zaman ortaya çıkacağı belirsizdir. İnsan kalbinin, bir gün ama bir gün, iradesini aşarak, birini sevmesi, aşık olması doğa kanunudur.
Sevginin yaşı yoktur. İnsan 20 yaşında da aşkı tadar, 50 yaşında da, ya da Roma İmparatoru Sezar gibi, 70 yaşında da. Dünyanın en güzel kadınlarının olduğu Roma´da dünya hakimi Sezar, Mısır Kraliçesi Kleopetra´ya aşık oldu ve kadına esir oldu. Sezar Roma´yı unuttu, yalnız Roma´ yı mı? İmparatorluğu Kleopetra´ nın ayaklarının altına serdi, akıllı kadın Roma´ya hükmetti.
İnsan duygularla kuşanmış varlıktır, Dünya kuruluşundan beri, canlıların insanlaşma sürecine girdikten sonra, binlerce yıl insanların birbirini sevmesi yaşandı. Sevmenin yada insan sevgisinin yok olduğu zaman, zaten insan niteliği yok olmuştur.
Genelde 20. yüzyıl döneminin, insan güzelliğini, kapital sistem yok etti. Makine çağı, insanı metaya dönüştürdü. Batıda özellikle insan neredeyse bitkisel oldu. Çünkü devamlı çalışan kişi tüm duygularını yitirdi, ama tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen, insan sevmeyi, aşık olmayı sürdürmektedir.
Büyük Alman düşünür Goethe, “Kadını, şiiri ve musikiyi sevmeyen, bütün hayatı boyunca ahmak kalır” demişti.
1963 yılında, Yunanistan´da barışı savunduğu için militarist güçler tarafından öldürülen Selanik Barış Derneği Başkanı Lambarkis´in cenazesinde Atina´da 1 milyon kişi yürüdü.
Ön tarafta Yunanlı güzel kadınlar yer aldılar, onun için ağıtlar yaktılar. Lambarkisi´n eşi olayı şöyle anlatır; “Kendisi ile söyleşir, ‘senin için en güzel kadınlar arkandan yürüdü, sevgilileri var´ derlerdi. İnanmazdım, ama onları gördüm, arkandan 1 milyon insan yürüdü. Sanki Büyük İskender Mısır seferinden gelmiş gibi muhteşem kalabalık ve bu kadar çok sevilen bir insanın bir kadınla yaşaması cimriliktir. Seni anlayamadım ama seni kaybettim. Romeo Jülyet´i aldı götürdü, ama sen beni yalnız bıraktın. Resmine bakıyorum, sonra çerçeveyi çevirdim, sen resimlere sığmazsın, kıskandığım sevgililerini tanımak istiyorum. Onları öpmek istiyorum, acaba senin yokluğuna nasıl alışacağım. Şekspir´ın büyüklüğünü şimdi anlıyorum. Onun kitapları senin incilindi. Onun şu sözcüğünü senin için kullanıyorum; Onu toprağa gömünüz, pek gönül alıcı, pek saf vücudundan, menekşeler bitsin.”
Lambrakisi olayı Yunanistan siyasi tarihinde, unutulmaz bir kahramanlık olarak geçmiştir. Unutulmaz aşklar bırakmıştır.
Büyük aşklar geçici olur mu?
Bu konuda Şeyh Sadi ne diyor? ´Bilir misin seher bülbülü, bana ne dedi? Sen ne adamsın, aşktan haberin yok. Deve bile Arap´ın şarkısıyla şevke gelip oynamaya başlıyor. Eğer sende zevk yoksa, hilkat garibesi olarak yaratılmışsın yani mezarlıksın. Devenin ruhunda bile aşk, zevk ve sevgi bulunurken, insanda bulunmazsa, o insan değil başka bir şeydir.
Acaba Doğu´nun esrarlı dünyasını yaşayan Ömer Hayyam´ın şu çığlığını unutabilir miyiz; “Senin aşkın yüzünden, yüz türlü kedere katlanırım, bu kararımı bozarsam, cezasını çekmeye razıyım. Gönlüm isterdi ki, ömrüm olsunda, senin için kıyamete kadar ıstırap çekeyim.”
Fransız düşün adamı Jean-Jacques Rousseau 200 yıl önce, günümüze sesleniyordu, “Hakiki bir aşk, bağlı kalınınca güzeldir.”
Eflatun ise, “Güzel bir ruha aşık olan, bütün hayatınca sadık kalır; çünkü, sevdiği şey ebedidir.”
En büyük aşklar ölümsüzdür.

Kaynak : Haydar Tolun´un Aşk Edebiyatı isimli kitabı/1946
:Vasili Vasilikos´un Ölümsüz Z isimli kitabı/1975