Müslüm KABADAYI


ÖNCE SAĞLIKLI YAŞAM

Müslüm KABADAYI


Bir doğa parçasına anlam katan, orada yaşayan insanlardır. Ancak sağlıklı yaşayan ve sağlıklı düşünen insanlar, o doğa parçasını güzelleştirebilir ve yaşam alanı yapar. Bunu, bugünkü Samandağ ilçemizin tarihsel adı olan Seleukia Pieria dönemindeki bir olayla somutlayabiliriz. MÖ 8. yüzyılda aktif olarak kullanıldığı bilinen Al-Mina Limanı, Mitanniler’den başlayarak Asur, Babil ve Pers egemenliğinin ardından Helenistik Dönemde de kullanılmıştır.
Asurca kaynaklarda Asi Deltası ve yakın çevresi “Patina/Pattin”, daha sonra da “Ungi” adını almıştır. Bugünkü Amik Ovası’ndaki Tell-Tainat’ın (Kunulua) yönetim merkezi olduğu Patina Krallığı döneminde Al-Mina, Asurluların göz diktiği bir limandır. Bulunduğu konum nedeniyle Mezopotamya-Anadolu ve Doğu Akdeniz’i birbirine bağlayan bu coğrafya, tarih boyunca bölgede kurulan devletlerin egemenlik savaşına da sahne olmuştur. 
MÖ 3. yüzyıla kadar etkili olan Al-Mina, bugünkü Sabuniye bölgesindedir. Seleukos Kralı I.Nikator (MÖ 305-281) döneminde Al-Mina’nın 7 km kuzeyinde Seleukia Pieria’nın kurulmasıyla Helenistik Dönemde yaşam buraya kaydırılmıştır.  Bu limanın Musa Dağı’ndan gelen selin taşıdığı taş ve toprakla dolmasını önlemek üzere Roma İmparatoru Vespasian döneminde MS 69’da başlatılan tünel çalışması 2 yıl sürmüştür. Oğlu Titus tarafından tamamlandığı için kayıtlara “Titus Tüneli” olarak geçen ve antik dönemin mühendislik harikasının uzunluğu 1380 m, genişliği 6 m ve yüksekliği 7 metredir. Aradan yaklaşık 2 bin yıl geçmesine karşın bugün de iç ve dış turizmin önemli kaynağı olarak Samandağ ekonomisine katkı sağlayan Titus Tüneli, sağlıklı ortamda yaşamak isteyen ve sağlıklı düşünen insanların emeğinin eseridir. Doğaya zarar vermediği gibi bölgenin en işlevsel limanını selin zararlarından korumuş Seleukia Pieria’nın daha da güçlenmesini sağlamıştır.
Bu tarihsel arka planı hep hatırda tutarak 2 bin yıl sonra Samandağ’da gerçekleşen büyük bir yanlışa, doğal ve toplumsal kıyıma yol açacak Hazır Beton Santralı katliamına dikkat çekmek istiyorum. Bilindiği üzere 6 ve 20 Şubat depremleri, Hatay’daki yaşam alanlarımızı önemli oranda etkiledi. Büyük can kayıplarımız yanında Antakya başta olmak üzere Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz’da büyük yıkım gerçekleşti. Tüm deprem bölgesindeki yaklaşık 100 milyon ton inşaat yıkıntı atığının 40 milyon tonu Hatay’dadır. Bu atıkların yaklaşık 30 mekanda toplanmakta olduğu ve bu süreçte kanun-yönetmeliklere aykırı olarak enkaz-moloz taşınmasından kaynaklı oluşan tozlarla havada asılı kalan 10 mikrogramdan (PM10) küçük partiküllerin kanserojen maddeler içerdiği biliniyor.  Hatay Tabip Odası’nın ve İstanbul Çevre Mühendisleri Odası’nın Antakya-Defne-Samandağ ilçelerinde yaptıkları ölçümlerde havada bulunan partikül oranının, Dünya Sağlık Örgütü’nün sınırının 3 katı olduğu anlaşılmıştır.  Bilimsel çalışmalarla depremin büyük yıkıma yol açtığı bu üç ilçemiz hava sağlığı bakımından büyük tehlike altındayken, Samandağ’ın Atatürk, Yeni Mahalle ve Yeşilada’nın tam ortasına korkunç gürültü ve toz kaynağı olan hazır beton santrali yapılması, başta Samandağ halkı olmak üzere oradaki bitkilerin ve hayvanların yaşamına, toprağın ve suların sağlıklılığına büyük bir tehdittir. Bu tehdide, Samandağ halkının ve doğasının varlığına açıkça yürütülen bu saldırıya karşı gecikmiş de olsa ciddi bir mücadele yükseltilmeye başlanmıştır. Araştırmacı-yazar Hamide Rencüzoğlu ve çevre aktivisti Demet Parlar’ın katılımıyla mahalle sakinlerinden Mevlüt Oruç ve arkadaşlarının başlattığı bu çalışma, “Beton Santrali İstemiyoruz” hareketinin oluşmasıyla konuyla ilgili hukuki ve fiili mücadeleye dönüşmüştür. Aynı adla kurulan whatsapp grubunda mücadelenin ve çalışmaların seyriyle ilgili gerçekleşen paylaşımlardan yola çıkarak yaptığımız önemli saptama ve değerlendirmeler şunlardır:
1. Bu santrali yapan Gürkal Hazır Beton Santrali, Samandağ’ın Çöğürlü yöresinde taş ocağı vd. işlettiğinden oradaki halka ve doğaya zarar verdiği bilinmektedir. 02.03.2024 tarih ve 24001098003 sayılı dilekçeye istinaden Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED ve Çevre İzinlerinden Sorumlu Şube Müdürlüğü’nün 28.03.2024 tarili cevabi yazısında “Yapılan incelemede bahse konu işletmenin (Gürkal Hazır Beton Santrali) Hatay Valiliği Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden almış olduğu 01.12.2023 tarih ve 2023283 karar numaralı ‘ÇED Gerekli Değildir Kararının bulunduğu tespit edilmiştir.’ denilmiştir. Bunun üzerine bu dilekçeyi verenler, İçişleri Bakanlığı’na başvurarak, “Bahse konu işletmenin ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’nın başka bir yer (Çöğürlü Mah) için alındığı, Çöğürlü Mahallesi’nde halkın yoğun itirazı üzerine işletmeyi bambaşka bir yerde kurduklarından, bahse konu işletmenin ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ yoktur. Bundan dolayı şikayetimi tekrarlıyorum ve her yönden gerekli incelemelerin yapılmasını, izinsiz, ruhsatsız, ‘ÇED Raporu’ veya ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ olmadan kaçak kurulma çalışmaları devam edan hazır beton santralinin durdurulmasını ve taşınmasını talep ediyoruz.” demişlerdir. Bu dilekçeye İçişleri Bakanlığı’nın yanıtı henüz belli değildir ama bu sürede santralin bir bacasında deneme bile yapılmıştır. 
2. Söz konusu dilekçede ve ilgili kurum ve kuruluşlarla yapılan görüşmelerde defaten dile getirildiği üzere yoğun meskun alan Atatürk Mahallesi’yle Yeşilada Mahallesi arasında, sulak alan olan Asi Nehri eski yatağının dibinde, yüzlerce öğrencinin öğrenim gördüğü Meryem Karaçaylı İlkokulu, Anasınıfı ve Kreş Kompleksi”nin yanında, her gün onlarca çalışanın ve yüzlerce/binlerce müşterinin iş yaptığı bankaların ve bankamatiklerin yanında, narenciye ve seracılık üretimin yapıldığı tarım alanının ortasında, binlerce insanın günlük işleri nedeniyle bulunduğu Küçük Sanayi Sitesi’nin yakınında kurulan Gürkal Hazır Beton Santrali derhal kapatılmalıdır. Kör parmağım gözüne misali bu bilgilerden açıkça anlaşılacağı üzere üç mahallede yaşayan halkın ve oradaki toprak, su, bitki ve hayvanların sağlığı bakımından hayati tehdit olan bu santralin yapımına göz yuman kurumlar ve kişiler Anayasanın 56. Maddesine göre suç işlemektedirler. Çünkü bu konuda harekete geçen halk, biri Gürkal Hazır Beton Santralinin önünde, diğeri de Samandağ kent merkezinde olmak üzere iki basın açıklaması yapmıştır. Samandağ Kaymakamlığı’na ve Belediyesi’ne, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Milli Eğitim Bakanlığı’na, CİMER’e dilekçe ve şikayetlerini bildirmişlerdir. 
3. Anayasanın 56. Maddesi’nin hükmü şudur: “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması”nı tanımlayan 56. Madde’nin hükmüne göre Samandağ halkı ödevini hızla yerine getirirken, Devletin ödevini şu ana kadar yapmadığı görülmektedir. Dolayısıyla konudan sorumlu tüm Bakanlıklar, Hatay Valiliği ve ilgili Müdürlükler, doğaya ve halkın yaşamına bir saldırı özelliği olan Gürkal Hazır Beton Santralini kapatmak için Anayasanın 56. Maddesi’nin hükmü gereği harekete geçmelidir.
4. “Çevre ve Sağlıklı Yaşam Hakkı” bakımından Samandağ halkının taleplerine sahip çıkması gereken yeni seçilen Samandağ Belediyesi yönetiminin de sorumlu davranıp yetkilerini kullanması önem arz etmektedir.

Atatürk, Yeşilada ve Yeni Mahalle halkı başta olmak üzere geleceğine sahip çıkmak durumunda/zorunda olan tüm Samandağ halkının, çevre derneklerinin ve konunun uzmanı bilim insanlarının “Beton Santrali İstemiyoruz Platformu”nun mücadelesine katılıp destek vermeleri, bu hayati saldırıdan daha çabuk kurtulmamızı sağlayacaktır. İşte o zaman, 2 bin yıl önce Samandağ’a Titus Tüneli’yle güzellik, yarar sağlayan insanların emeklerine saygı göstermiş oluruz ve kendi geleceğimizi yaşanabilir bir doğayla kurabiliriz. Onun için de, “Rant ve sermaye değil, öncelikle sağlıklı yaşam!” demeliyiz.           
        
…..
-Yıldırım Nurgül, Eski Doğu Akdeniz’de Bir Krali Liman “Al-Mina”, Archivum Anatolicum-Anadolu Arşivleri 13, Aralık 2019, s.185-201 (dergipark.org.tr)

-İnandı Tacettin, “Depremin Hatay’da Halk Sağlığına Etkileri”, İnterdisipliner Yaklaşımla Hatay’da Afet Deneyimi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2023, s.462

-Kabadayı, Müslüm, “Kapitalizmde Deprem Yıkım Örneği: Hatay”, http://kongrekaraburun.org/wp-content/uploads/2023/08/17.-KARABURUN-BILIM-KONGRESI-KESIN-PROGRAM.pdf