Sadullah ÇAĞLAR


Oscar Sinema Ödülü Sanatçıya Mutfakta Verildi

Sadullah Çağlar


Oscar Sinema Ödülü Sanatçıya Mutfakta Verildi Genel kültürü besleyen, kent kültürünün ufkunu açıp insanı besleyen, sanat dünyasının en önemli buluşu sinemadır. Sokaktaki insanı evrensel kıtayla tanıştırdı. En önemlisi sınırları ortadan kaldırıp Atlantik´ten Hindistan´a ölümsüz aşkı için Taç Mahal´de mezar yaptırıp kalbindeki aşkını gömen Hintli bir mihrace önünde saygıyla eğilmektir. Siyah insanı köle olmaktan kurtarmak için başını ortaya koyup kendini feda eden ABD Başkanı Abraham Lincoln için bu dava adamını unutmamak gerek. Genel olarak sinema bir eğlence aracı değildir. Yeni dünya insanıyla bir araya gelmektir. Sinemanın büyük bir yönetmeni Frank Capra´ya göre sinema bütün sanatlar içinde en önemli araçtır. Beyazperdenin sanayi merkezi Hollywood´un görkemli dönemleri olan 1930-40-45 savaşına kadar, özellikle savaş içinde en klasik eserleri bu süre içinde yaptı. Örneğin edebiyat yazımının unutulmaz romanları Rüzgarlı Bayır olmak üzere Dickin´sın iki şehrin Hikayesi, Vadim O Kadar Yeşildi ki, Çanlar Kimin Çalıyor ve Silahlara Veda. Shakespeare´nin ölümsüz eseri Romeo Juliet. Unutulmaz kitabının son sayfalarında Juliet´i mağbette öldüğünü zannettiğinde Romeo: “Neden bu kadar güzelsin Juliet? Yoksa bu hain ölümde mi sana aşık oldu?” Peki Greta Garbo´nun unutulmaz Mata ari filminde kadın casusu rolünde filmin sonunda kurşuna dizilmeden önce gözü kör sevgilisine veda ederken Alex´e: “Belki bir daha buluşamayız. Bu son buluşma olabilir. Eğer mümkün olsa gözlerimi senin için verirdim ve senin gözlerinle ışığını görmeyi ne kadar çok isterdim.” Geçmiş yıllarda sinema seyircisi muhteşem güzel Garbo´yu görmek için sinemaya giderdi. Her insanın sevdiği efsane bir yıldız vardı. Beyazperde sürekli yeni oyuncu yarattı. Bunların içinde yine insan aklının görüp de unutamadığı Alman asıllı oyuncu fiangay Ekspresi filminin kadın oyuncusu Marlene Dietrich. Onu hatırlayanlar, fiangaylı Zambak adıyla anardı Marlene Dietrich, oyuncu değil bir efsanedir. Aslında Marlene´in tüm arkadaşları dünya edebiyatçılarıydı. Yakın tarihte kaybettiğimiz olağanüstü aktör Marlon Brando, her filminde ayrı bir kişilik ortaya koyardı. Unutulmaz Diva Zapata filminde sanki Zabata´yı yaşıyordu. Filmin önemli sahnesinde köylüler toprakları için valiyle konuşmak için gittiklerinde vali, köylüleri dinledikten sonra onlardan sabırlı olmalarını ister. Zapata, devreye girerek ‘sayın vali, sabırla mısır un olmuyor´ der. Vali, ‘mahkemeye başvurun´ dediğinde Zapata da ‘sayın valim siz hiçbir ırgatın mahkemeden dava kazandığını duydunuz mu?´ dediğinde vali Zapata´ya dönerek ‘senin adın ne?´ diye sorar. O da Emiliano Zapata der ve Vali Zapata´nın adını kalemle işaretler. Marlon Brando, Baba filminin kazandığı Oscar ödülünü kızılderili insanın haklarının elinden alındığı için almayı ret eder. Brando´yu sinema yaşamında kalıcı yapan her rolünde yeniden yaıamasıydı. Geçtiğimiz yıllarda gazetelerin sanal sayfalarında ilginç bir haber okumuştum. 1940 yıllarında Rüzgar Gibi Geçti filminde Mamma yani Dadı rolünde Hattie McDaniel´e Oscar ödülü, törenin yapıldığı salonun mutfağında verildi. Kadın sanatçı, siyah zenci olduğu için salona alınmadı. Bu haberi gazetelerde okuyan dönemin ABD Başkanı Franklin Roosevelt, sanatçıyı Beyaz Saray´a davet ederek ondan ABD halkı adına gözleri demlenerek özür diler: “Rüzgar Gibi Geçti filmini özel olarak yakınlarımla seyrettim. Film, tek kelimeyle flaheser. Filimdeki kuzey güney savaşı ibret vericidir ve sizin hanımefendi filmdeki son sahnedeki rolünüzü izlerken gözyaşlarıma hakim olamadım. Siz gerçek bir yıldız oyuncusunuz. Son final sahnesinde hem yaşadınız hem de seyirciyi yaşattınız. Size karşı yapılan ırkçı anlayışı asla ama asla kabul edemeyiz. Size üzüntülerimi bildirirken tekrar kendim adına affınızı diliyorum ve sizden tekrar olağan filmler bekliyoruz. Önünüzde tekrar saygıyla sizi selamlıyorum.” ABD Başkanı Roosevelt, ilerici nitelikleri taşıyan aydın bir kişiydi. Savaş içinde 1942´de İngilz Başbakanı Churcill, anılarında, “Rüzgar Gibi Geçti filmini savaşın zor günlerinde birkaç defa seyrettim. Her seyrettiğimde yeni bir konu yakaladım” der. Genelde sinema bir dünyadır.