Nurullah ER


Otuz yıl önceki İSDEMİR grevi

NURULLAH ER


Bundan tam otuz yıl önceydi.

Çalışanlar orta yaş grubunda olan işçilerdi.
O gün doğanlar bugün otuz yaşındalar, ilkokulu bitirenler kırkını geçmişlerdir.
Ana kucağında olan bebelerin beslenme yetersizliğinden annelerinin sütü kesilmişti, oyun çocuklarının başları önde eğik, üzgün ve mahmur duruşlarla, elleri koynunda babasının akşama getireceği ekmeği, oyuna küsmüş gibi kapı eşiginde bekliyordu.
Bugün o çalışanların tamamı emekli, bebek ve çocuklar evlenip iş güç sahibi olmuşlar, tümünün beyninin bir köşesinde o yıllara dair anılar yüklü.
4 Mayıs sabahı çıkarmıştı, İSDEMİR işçileri tulumlarını. Bacalar tütmez olmuş, çarklar dönmüyor, makinalar çalışmıyordu. Böyle olmasını İSDEMİR işçileri değil, siyasi iktidarın ekonomi politikalarından, MESS´in katı tutumundan kaynaklanmıştı. Ülkenin en büyük sanayi kuruluşu olan, İSDEMİR işçileri, bir zamanlar ekonomik ve sosyal haklarıyla Almanya´nın işçisine yakın yaşam standartlarına yakınken, 24 Ocak Ekonomi Karaları ve 12 Eylül darbesinin icraatlarıyla boğaz tokluğuna çalış duruma düşmüştü.
Bu yasalarla grev mi yapılır diyenlere inat; emeğinin karşılığını almak, alın terine sahip çıkmak için kendi öz güçlerine, birlik ve beraberliklerine güvenerek inadına grev diyerek çıkarmıştı İSDEMİR işçileri tulumlarını.
Yürüyüşlerine, yemek boykotlarına, mitinglerine, yürüyüşlerine engel olmak istediler.
Grevlerini ertelediler, kırmak için bin bir oyuna, hileye başvurdular, dağıtılan avansları almadılar, MESS´in dağıttığı bildirilere itibar etmediler.
Yetmedi, mahkeme kararıyla durdurmaya çalıştılar, işçileri bölmek için ellerinden gelen ne varsa yaptılar.
Grevle hak alınmaz, yanlış yapıyorsunuz verileni alın diyenleri ellerinin tersiyle ittiler.
Tüm benzeri politikalar kararlılığını kıramadı, geri adım attırmadı, bilakis daha da pekiştirdi.
Birbirlerine güvendiler, sendikasına sarıldılar, işçi sendika omuz omuza diyerek mücadele verdiler.
Memurdan, esnaftan, köylüden ve belediyelerden destek aldılar. İşçinin burnunu sürtmek isteyen siyasi iktidara dur dediler, MESS´i gerilettiler.
Yenilselerdi tüm işçiler yenilmiş olacaktı. Ama kazandılar! Ülkede ki tüm işçilerde kazanmış sayıldılar. Yıllardır boğaz tokluğuna çalışırlarken, ilk defa enflasyonun üzerinde zam alarak, bir ton demir parsına imza attılar. 4 Mayıs sabahı işçi tulumlarını giyerek, 137 gün uzunca süren grevi bitirip, bacaları tüttürdüler, makinaları çalıştırdılar.
En büyük kazanımları; birlik beraberliklerini oluşturmaları, kendi güçlerini tanıma, alı terine ve demokrasiye sahiplenme, ekmeğine göz dikenlere haddini bildirme adına oldu.
İSDEMİR işçilerinin böylesi destansı emek mücadelesi unutulmamalı ve emek dünyasının tarih sayfalarında yerini korumalıdır.
İSDEMİR işçilerinin bu mücadelesi çocuklarına ve kendilerinden sonra çalışan emekçilere bırakılan en büyük bir mirastır. Miraslar kollanıp, korunduğu müddetçe, yeni kazanımlar eklendiği sürece zenginleşir. Yoksa tarihin sararmış sayfaları arasında kaybolup gider. Bu görevde bir sonraki kuşağa düşmektedir.
Alın terinden başka bir şeyi olmayan emekçiler ancak böylesi bir onurlu miras bırakabilirler.