Halit KATKAT


Pandemi ve Demokratik Şekil

Halit KATKAT


Cuma günü Mersin´de bir akrabamızın oğlunun corona virüs nedeniyle karantinaya alındığını öğrendik. Doğal olarak insan, çok duyarsız değilse, hastalanan ya da ölen insanlardan etkileniyor ama akraba, dost, arkadaş, yakın tanıdık vb. yakınlığına göre bu etkilenmenin şiddeti de farklı oluyor.

Bu bizi önce üzdü elbette, ama kendisinin korona testinin negatif çıkması bizi sevindirdi. Bu genç bir otelde çalışıyor. Dayısına yemeğe gidiyor, orada dayısının eşinin covit 19 testinin pozitif çıktığını öğreniyor. Bu durumu bizim genç de işyerine haber veriyor. İşyeri ‘evinde kal, kendini karantinaya al´ diyor. O da evde karantina tedbirlerine uyarak bir hafta kimse ile görüşmüyor. Bir hafta sonunda işyeri bir an önce test yaptırıp işe başlamasını istiyor. Ama kendisinde bu süre zarfında bir belirti çıkmıyor. Korona testi için devlet hastanesine gidiyor, orası çok kalabalık, fiziksel mesafeye dikkat yok, test yaptırmak isteyenler, covit 19 virüsü taşıyan çok. Bu bakımdan özel kuruluşlarda olanak varsa orada test yaptırmasını önerdik. Ama onu da işyeri kabul etmiyor. Bu arada işyeri işe gelme kendini karantinaya al diyor ama bu geçen sürede ücretini ödemiyor. Yani genç hastaneye gidip virüs kapma ya da gitmeyip işsiz kalma riski ile karşı karşıya kalıyor. İşyeri bir an önce test yaptır gel işe başla diye sıkıştırıyor. Sonunda Tıp Fakültesi Hastanesinde test yaptırıyor, sonuç negatif çıkıyor.

Elbette bu sadece bir kişi için değil, bütün işçi ve emekçiler için geçerli. Doğal olarak bir de korona dışında başka nedenlerden hasta olup korona korkusundan hastaneye gidemeyenlerin durumu var.

Türkiye Otelciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Mehmet İşler´in açıklamasına göre yaz sezonunun bitmesiyle turizm sektöründe çalışan 2,5 milyon kişiyi işsizlik bekliyor. Bu sezonda pandemi nedeniyle Antalya´daki otellerin yüzde 50´sinin Ege´deki otellerin yüzde 80´inin açılmadığını bu durumdan 1,5 milyon çalışanın etkilendiğini söylüyor. Bu sadece turizm sektörüyle ilgili değil, bu sektörle ilişkisi olan 54 yan sektörü de ilgilendiriyor. Yani yaklaşan işsizlik tehlikesi görünenden çok daha büyük.

Diğer yandan pandemi sorunu da giderek daha büyüyor. Bunu ben söylemiyorum. Tabip Odası söylüyor. Uzman doktorlar söylüyor, Sağlık Bakanı söylüyor, her gün yayınlanan rakamlar söylüyor. Türk Tabipleri Birliği geçtiğimiz hafta içerisinde 4 doktorun daha virüs nedeniyle can verdiğini ve hastanelerde koruyucu ekipman eksikliğini açıkladı. TTB başkanı Sinan Adıyaman son 20 günde hasta sayısında ‘yüzde 30, entübe hastalarda 31, ölüm sayısında yüzde 12, vaka sayısında yüzde 5 artış var´ diyor.

Pandemi olayının başlamasından ve hatta daha da önceden diğer konularda olduğu gibi sağlık konusunda da işe bilimsel ve toplumsal bakmama var. Bilim kurulu oluşturulurken, daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, iktidar meslek odalarıyla değil kendi kafasına göre çağırdığı doktorlarla bilim kurulu oluşturdu. Yani daha baştan herkese maske dağıtması, en azından riskli gruplara, gerekirken bunu beceremedi. Maskenin herkese zorunlu olmasını sağlayamadı. İktidar, konuşmalarında “milli birlik bütünlük derken” meslek odalarını dışlayarak, birlik bütünlüğü kendisi bozdu.

Demokrasi sadece seçmeni şu veya bu şekilde manipüle ederek oy alıp iktidar olmak değildir. Demokrasi halkın tüm kurumlarının, özellikle üretim ve hizmet yerlerine göre örgütlenmiş sendika ve meslek örgütlerinin meclis ve karar organlarında görüşlerini açıklayıp kararlara katılımını gerektirir. Toplumun karşılaştığı gerek ekonomik gerek sosyal gerek eğitim gerekse sağlık sorunlarının çözülememesinin temelinde toplumun üretim yapan, hizmet veren kesimlerinin söz söyleme hakkının olmaması ve kararlara katılamamasında yatıyor.