Sadullah ÇAĞLAR


Politik Yaşamda Bilim

Sadullah ÇAĞLAR


Tarih boyunca gelişen ülkeler dünden bu güne kadar ileriye yönelik bilimi öne koyarak uygarlaştı. 

Felsefenin temel ilkesi nedir? Evet, sorgulama, soru sormadır.
Ortadoğu ülke toplumları neden gerilik ve kargaşa içinde? Bu sorunun cevabı basit.
İnsan aklının yüksek zeka olayı yönetici kadrosunun felsefeyle kuşanmaması sonucu makina çağına geçiş sanayi yeniliğini yakalayan yığınlar süreç içinde ayın sırrını çözdüler.
1789 insanlığın en önemli devrimidir. Bin yıllık mezhep çatışmaları bu mücadele sonucunda toprağa gömüldü.
Aydınlanma 1789 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bin yıllık mücadelenin eseridir. Bu felsefe Doğu Cephesinde insanlığı esir etmek isteyen Nazi geriliğini yendi, yani yeni çağı yakalayan Ekim Devriminin zaferidir.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesinde Prof. Dr. Hasan Yazıcı öğretim üyesi bilim akademisi üyesi ´dost acı söyler aziz´ yazısında; “2015 Nobel Kimya ödülü sahibi Aziz Sancar Tıp Fakültesinden arkadaşımız. İkimiz de Tıp Fakültesine 1963´te girip 1969´da mezun olduk.
Ancak üç buçuk yıl birlikte okuduk. 1967´de Cerrrahpaşa Tıp Fakültesi kuruldu. Ben eğitime orada devam ettim. Aziz ise Tıp Fakültesinde eğitimini sürdürdü.
Hatırladığım kadarıyla oldukça içine kapanık, ancak çok çalışkan bir arkadaşımdı.
Prof. Dr. Ekrem Onat parazitoloji derslerinde, hoca biraz zorcu bir konuyu anlattıktan sonra şaşmaz olarak bir an durakladı.
Arkadaşım T.U.Ü.P sınıfta ´Arkadaşlar anladınız mı? diye sorar. ´Aziz sende anladın mı?´ diye sorardı.
Bu tabi bir şaka, daha da ötesi bir övgüydü. Hocamız Aziz´in aklını ve çalışkanlığını iyi biliyordu.
Politik uğraş engel değil. Aradan yıllar geçti arkadaşım Aziz´in bilimsel başarılarını gururla izlerdim. Özellikle DNA tamiriyle ilgili çalışmaları ilgili kendisine hakettiği Nobel ödülünü kazandı.
Buraya kadar her şey normal. Ancak geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesi´nde onunla yapılan söyleşi okuduğumda kimi önemli konularda kendisine hiç katılmadığımı söylemem gerek. Kendisine söylemem gerek diye düşündüm. 1. söyleşide ‘bilime politika ve din karıştırmayacaksın. Bu Türkiye´de çok ciddi bir sorundur. Bunun öbür tarafı da var. Din adamları ve bilim adamları politikaya karışmayacak´ önerisinde bulunuyorsun. Önerinin birinci kısmına tümüyle katılıyorum. İkinci kısmına tümüyle karşıyım. Din konusu biraz karmaşık. Çünkü karşına derecesi önemli bireyin dine kimseye dil uzatmamalı. Ancak; Bilim insanları herkes gibi bilim insanının politikaya karışmaması önerisine hiç katılmıyorum. Bilim adamları politika yapmayacak, kimler yapacak Aziz kardeşim? Bilimsiz politika olmaz en büyük politika evrimcidir. Atom bombası keşifçisi Albert Einstein her zaman siyasi kimliğini ortaya koydu. Bu nedenle barış derneği kurucusuydu.
Nobel ödülü ona siyasal kimliğinden dolayı verildi. Aziz kardeşim bu eleştirilerimi ona, amacı ülkenin gençlerine dünyada bilim insanı konusunda düşünceleri senin dediklerinden çok farklıdır. Çok farklı olanların da olduğunu anımsatmak. Ancak sevgili hocamız; Ekrem Kadir´in anıtın yıllar evvel söylediği gibi sende anladın mı Aziz?”
Nobel ödüllü Prof. Aziz Sancar, ödül aldığı zaman ben şahsen çok sevinmiştim. Ama onun süreç içinde bilim insanının politikadan uzak kalması için çağrı yapması bize göre bir talihsizliktir. Ve çok düşündürücü. Peki politikayı kimler yapacak?Sayın Profesöre sormak gerekir diyoruz.
Batı dünyasında acaba ödüllü bilim insanlarına yada yazarlara susma haklarını kullanmak için bilinmeyen bir yasa mı var? Bu sorunun cevabı aslında çok basit.
Doğa harikası tabiat zenginliği eşsiz Toros dağlarının güzelliğini dünya insanına kitaplarıyla şiirsel diliyle teşhir eden Yaşar Kemal´e Nobel neden verilmedi? Okunmayan Orhan Pamuk´a Nobel ödülü verildi?
Geçtiğimiz günlerde Paris´te olan bir toplantıda Orhan Pamuk´a gazeteciler bir soru yönelttiler; “Sayın Pamuk Türkiye´de yaşanan politik gelişmelerle ilgili ne düşünüyorsun?”
Pamuk: “Lütfen bana bu türlü sorular sormayın; ben şimdi Paris´e yaşımın tadını çıkarmaya geldim.”
Uygarlık Tarihi diye destansal bir kitap yazan, insanlık tarihiyle ilgili araştırma kitapları ortaya koyan Server Tanilli´ye, öğretici kalemiyle kendini ortaya koyup bu mücadelenin bedelini felç edilerek, tekerlekli sandalyeye mahkum edilen, bilimi savunan bu onurlu kişiye neden hiç bir ödül verilmedi? Ne demişti Tanilli; “Bilim adamı çağından sorumludur.”
Biz Sayın Tanilli´ye ilaveten aydın kişi tanıklığın ötesinde sanık olma sorumluluğu var. Tıpkı ´Felsefenin Temel İlkeleri´ kitabını yazdığı için başı alınan Georges Politzer gibi...
Ne demişti tarihten gelen çığlık Aristo; ‘Bana politik olmayan adamdan lütfen bahsetmeyin.”
Albert Camus´nun, Denemeler kitabında Napolyon Bonapart´la ilgili bir yazı vardı.
Napolyon, yakını Pontan´a şöyle demiş; “Bilir misiniz dünyada en çok sevmediğim şey nedir? Sadece kaba güçle hiç bir şeyin kurulamaması. İki şey dünya egemenliğinde tutar. Biri kılıç, biri de düşünce. Kılıç eninde sonunda bilime yenilir.”
Napolyon, 1789´un içinden geldi. Ama, ama beslendiği davaya ihanet etti.
Sömürgeci sistem kendine hizmet edeni yüzyıllarca ödülle kuşattı. Tıpkı Aleksandr Soljenitsin gibi. Gerçek ödül dünya halkı için verilen mücadeledir.
Ne demişti siyah insan; “Başkalarının verdiği özgürlük, ya da onun adına ödül özgürlük değildir.”