Halit KATKAT


Politikasızlık diye bir şey yoktur

Halit KATKAT



İnsanlık tarihi toplumsal sınıfların doğuşundan beri sınıf mücadelelerinin tarihidir. Toplum içindeki karşıt sınıfların çatışması, üretimin geliştiği somut koşullar altında gerçekleşir. Tarih boyunca ortaya çıkan her üretim tarzında çıkarları birbiriyle çatışan ve birbiriyle kıyasıya mücadele yürüten iki temel toplumsal sınıf vardır. Mevcut üretim biçimini korumak, sürdürmek, ve genişletmek için toplumun ürettiklerine el koyan, onları baskı altında tutan sınıflar ve daha iyi yaşam isteyen, sömürüden kurtulmak isteyen üretici sınıflar. Tarih boyunca bu mücadeleler köle sahipleri ile köleler; beyler ile serfler; günümüzde de burjuvalarla işçiler arasında olmaktadır.
Kapitalist toplumda işçi sınıfı ile sermaye sınıfı arasındaki mücadele, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve askeri sektörde dahil tüm yaşam alanlarında olduğu gibi düşün alanında da devam eder. Bu mücadeleler sınıfların maddi çıkarlarının yansımasıdır. Bu mücadele halkın, toplumsal örgütlere ve siyasi partilere katılma istekliliğinden bağımsızdır. Bir yanda büyük üretim araçlarına, sermaye ve mülkiyete sahip sınıflar, diğer yanda zenginliği yaratan ama bundan yararlanamayan işçiler vardır.
Siyasi mücadele, kişilerin siyasi partilere ya da sosyal örgütlere katılma isteklerinden bağımsız geliştiği için 'apolitiklik' yani politikasızlık diye bir şey yoktur. Gerçekte her toplumsal sınıf, her sınıf katmanı, politik bir çaba içerisindedir. İnsanların bundan kaçış yolu yoktur. Farkında olup olmadıklarına veya yönetici sınıfların sosyal ya da politik liderleri tarafından nasıl yönlendirildiklerine bakılmaksızın siyasi görevler içinde kendilerini bulurlar. Günümüzde kapitalist toplumda ´serbest seçimler´ işçi ve emekçileri hangi burjuva partisinin kendi politikasına inandırıp iktidar olacağı varsayımına dayanır. İşçi ve emekçilerin burjuvazi gibi politika yapacak ne parası ne de zamanı vardır.
İşçi ve emekçiler sadece üretim alanında emeklerine el konulmasıyla sömürülmezler; aynı zamanda yaşamak için satın aldıkları ürünlerden alınan vergiler ve yapılan zamlarla da aldığı maaş elinden alınır.
İşçi ve emekçilerin en yakın mücadele alanları üretim yerleri, en yakın mücadele araçları da sendikalarıdır. Sendikalar bu gün için işçilerin irade ve inisiyatifinden uzaklaşmış olsa da bu durum değişmez. İşçilerin mücadelelerinde başarılı olabilmeleri için birinci olarak sendikalarını kendi inisiyatiflerine alacakları demokratik bir yapıya kavuşturmaları; ikinci olarak kendilerini sömürüden kurtuluşa götürecek yolu gösterecek bir siyasi önderliğe sahip olmaları gerekir.