Mükremin KURTCEPHE


PÎVAZ´IN CÜCÜĞÜ, HAMSİ´NİN ETİKETİ

KESER DÖNER SAP DÖNER


“Herkes haddini bilecek, sen kimsin ya?” diye yazıp, okurlara ayar verecek konum ve durumda değiliz elbette. Öyle bir konumda olsak önce, CHP seçmenlerine saydırırdım. Genel merkezden tıpış-tıpış gidip oy vermeleri gerektiği yönündeki telkini duymazdan gelip, Ekmeleddin´e birçoğu oy vermemişti..
Bu, CEHAPE içinde bulunan bir takım üyelerle bunların dışarıdan yardımcısı konumunda olan, gidecek bir yer bulamayanlarla, kendilerini demokrattan sayanların tek işleri parti içinde ve dışında muhalefet yapmak. Saflarını sıkı, yoldaşlarını diri tutmak. Sayıları az olmalarına karşın seslerini gür çıkarırlar.
Sosyal medya hesaplarından devrim yapmaya kalkıştıklarını duymadım. Akıllarıyla alay eden AKP trollerini, eskiden sosyal demokrat olup da, iktidara yanaşmaya çalıştığından kuşkulandıklarını yerden yere çarpıp, devlet hastanesi paspası haline getirdiklerini, gazete haberlerinden dost düşman görmekte.
Şimdilerde Fazıl Say namlı, dünyaca meşhur piyanist yiğide takmış gibi görünüyorlar. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla mücadele edeceğiz diyerek, ‘yetmez ama evet´çilerin destekleriyle iktidar olan, cürmü meşhut suçu, AKP´nin reisini konserine davet etmekmiş.
Daha önce de, kırkından sonra kulağına küpe taktığında eleştirmedikleri, “hüseynik” türküsünü en güzel okuyan sanatçı Yavuz Bingöl´e takmışlardı. Bingöl kendini savunmaya çalıştı amma ne fayda. Fazıl Say, geçmişten ders almış görünüyor ki, savunmaya geçmeyerek akıllılık etti.
CEHAPE seçmenini tehdit edip ayar vermeye çalışan iktidarı pek bir ipe tuttukları yok. Sanki “elinden geleni ardına koyma, biz korkmayız ondan bundan” dercesine, eleştirmeye devam ediyorlar. İktidar iyi işte yapsa “eline sağlık. Çok güzel hareketler bunlar” dediklerini duymadım. Bu tayfanın diline düşmekten korkanlar, iktidarın halkımızın yararına yaptıkları uygulama için çıkardıkları fermanları bile eleştirmekteler.
İktidarın soğan işlerinden sorumlu yetkilisi duymuş ki: Mahzuni Şerif´in yiğitleri kuru soğana muhtaç olmuşlar. Soğansız menemen yiyorlarmış. Anında emir göndermiş sancak beylerine. Anadolu´da ne kadar pîvaz, soğan deposu varsa hepsine baskın düzenlenip, ‘soğan deposunda bu soğanların işi ne?´ tutanağı tutmuşlar. Bir de tembihte bulunmuşlar. “Bundan böyle soğan beş liradan satılacak” demişler. Depocular ulul emre uymuşlar ama kamyoncu esnafı işi sabote etmiş, soğan işinde su koy vermişler. Dolar arttı mazota zam geldi deyip, nakliyeyi zamlandırıp, soğanı yedi liradan sattırmaya başlamışlar. Şimdi bunda iktidarın bir kusuru var mı?
İktidardır, ne yapsa yeridir diyen seçmen yurttaşlar her halde şekvacı olmuşlar. Beş liradan satılması gereken, Marmara hamsisi, Karadeniz hamsisi diye on beş, yirmi liradan satılıyor. Böyleyken böyle demişler. Anında kanun çıkmış. Marmara hamsileri, Karadeniz´e ulaşmadan çıkan kanunda yazdığına göre, bundan böyle hamsilere etiket konulacakmış. Şu hıza, halkı düşünmeye helal olsun iktidara denmez mi?
CEHAPA zihniyetindekilerin hangisi yazıp da “helal olsun iktidara” dedi mi? Ben görmedim. Sayelerinde, Mahzuni´nin yiğitleri, Pîvaz´ın cücüğünü yiyebilecekler bundan sonra, çakır gözlü Marmara hamsilerini de, seçmenlere yeşil gözlü Karadeniz hamsisi diye yutturamayacaklar. Ne de olsa görünür yerlerinde etiketleri olacak.