Ramazan ayının gelmesiyle birlikte günlük tüketilen besinlerin tüketildiği zaman aralığı değişiyor. Dolayısıyla sahurda tüketilen ve uzun bir zaman aralığından sonra tüketilen yemeklerde yediğiniz besinleri pişirme yöntemi dahil olmak üzere, o besinin nasıl tüketildiği ve hangi besinleri tercih ettiğiniz hem sağlık için hem de gün boyu tokluk hissi ve hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğünü yaşamamak için büyük önem taşıyor.
Özellikle iftar ve sahur arasında günlük enerji açığını kapatabilmek için bu aralıktaki ara öğünlerini atlamamak gereklidir.
İftara başlarken besinleri yavaş yavaş, aralıklarla ve besinleri iyi çiğneyemeye özen gösterin (en az 25 saniye kadar besini çiğnemeye özen gösterin).
Aşırı tuzlu, baharatlı, şekerli ve yağlı besinlerin tüketiminden kaçının, özellikle sahurda tüketilen aşırı tuzlu, baharatlı, şekerli ve yağlı besinler, gün içerisinde susuzluk hissinin erken hissedilmesine neden olabilir.
Sahur, en önemli öğündür, kan şekerini dengede tutabilmek için mutlaka sahur vaktini atlamayın.
Şeker ve şekerli besinleri tüketmemeye özen gösterin. Tatlı tercihinizi sütlü tatlılardan yana kullanabilirsiniz.
İşlenmiş ürünleri (salam, sosis, sucuk, pastırma vb.) tüketilmemelidir.
Yemek pişirimi yapılırken kızartma türü gibi aşırı yağ çeken pişirme yöntemlerini uygulamamaya özen gösterin. Fırında, ızgara veya buğulama şeklinde besinlerin pişirimi sağlanabilir.
Tabağınızda bolca sebze/söğüşe yer açın. Tüketilen sebzelerden sağlanan posa ile bağırsak hareketliliğini artırarak sindirime destek olur ve tokluk hissi artar.
İftardan sonra rezene, yeşilçay gibi bitki çaylarını tercih edebilirsiniz, ve 1 meyve tüketilmeye özen gösterilmelidir.
Özellikle yeterli su tüketimini sağlayın. En az 1.5 litre sıvı tüketimi sağlanmalıdır.
Asla kilo vermek için oruç tutmayın. Aksi halde bu durum metabolizmanızı olumsuz etkileyerek vücudunuzda kas ve su kaybına neden olur.
Herkese hayırlı ramazanlar dilerim..
