Sadullah ÇAĞLAR


Romalı Brutus´ün yanılgısı

Sadullah Çağlar


Tarih öğreticidir. Çağın en büyük düşün adamı Gothe´ye göre üçbin yıllık tarih incelenmezse günübirlik olursunuz.
Örneğin aydınların başta olmak üzere politik kişilerin Roma imparatorluğunun önünü açan Yunan felsefesi, tez olarak okunmalı.
Roma´da yaşanan imparatorluk döneminde geleceğe ışık tutacak öğretici kaynaklar var. Roma imparatoru Jül Sezar… Brutus, bazı kaynaklara göre Sezar´ın evlatlığı ya da oğluydu; Aynı zamanda Sezar´ın askeri komutanı, Roma halkının savaş kahramanıydı. Marcus Antonius, imparatorluğunun sınırlarının büyümesinde belirleyici olmuştur. Sezar´ın en güvendiği kişiydi.
Süreç içerisinde İmparatorun kalbine giren Mısır´ın kraliçesi Kleoapatra için önemli bir gün… Sezar, Mısır dönüşü yeni bir askeri zafer kazanarak Roma´ya dönmekte. Halk coşkulu olarak Sezar´ı karşılamakta. Yanında senatörler, Brutus… Roma´da sokaklar ´Sezar çok yaşa´ diye haykırmakta. Bu coşku içinde İmparator senato binasına yaklaşırken halkın arasından bir çığlık sesi duyulur: “Sezar, Martın 15´inde sakın senatoya gitme, tehlike var. Sana suikast hazırlandı.”
İmparator, ‘kim bu bağıran adam?´ diye sorar. Etraftan, ‘yaşlı bir kahin´ derler. ‘Ne diyor?´, ‘Sana Mart´ın 15´inde dikkat et diyor´. Sezar: “Peki kahin geleceği nasıl biliyor?” diye sorar. Kahin, aydınların halkın Sezar´a karşı olan tepkisini biliyordu.
İmparatorun sürekli savaşlar ve de despot yönetimi onun ötesinde Mısırlı Kleopatra´yı Roma imparatoriçe ilan etmesi, uzun yıllar Mısır´da kalıp ülkeyi unutması… Sezar´a karşı politik bir kadro suikast hazırlığı başlatır.
Sezar´ı tasfiye etmek için uzakta duran aydın kadro Brutus´ü ikna etmek istiyorlar. Halk Brutus´ü seviyor, ona dava adamı olarak bakmakta.
Brutus yakın dostlarına seslenir: 'Dostlarım; Siz Sezar´a karşı çıkmakta haklısınız. Ama Sezar´ın en yakınıyım. Elimi, onu yok etmeye nasıl uzatırım? Ben aslında Roma´yı Sezar´dan daha çok seviyorum.”
“Brutus, sen atık karar vermek zorundasın. Sen, senatonun en güçlüsü konumundasın. Halk seni seviyor. Sana inanıyor. Sen olamazsan hareket başarısız olur.”
Ve ilave ederler, 'Hedefin içinde Marcus Antonius da olacak.”
Brutus: 'Hayır, Antonius´un yok olmasını istemiyorum.
Arkadaşları , “Brutus, Antonius Sezar´ın sonrası yaşarsa bize savaş başlatır, sonuç iç çatışmada Antonius orduya hakim olur. Bizim için yaptığınız çalışma boşa gider. Genel olarak Antonius´u mutlaka tasfiye tememiz gerek. Brutus, duygusal davranmakla hata yaparız.”
Brutus söz alır: 'Size katılırım, yalnız Antonius´a dokunmayacağız.'
Aslında ileri aşamada göreceğiz ki Brutus başlangıçta politik hatasını, en büyük hatasını yapmış oluyordu. Fakat, Brutus şiddete karşı barışçı bir kişilik taşıyordu. Tam anlamıyla aydın sanatçı, soylu biriydi. Kitap okur, dostlarıyla müzik dinler, şair ruhlu, konuştuğu zaman oradaki toplum ayağa kalkardı.
Brutus´ün hayalinde cumhuriyet rejimi, yani demokrasi vardı. Sezar´a yönelik başkaldırı günü yaklaşmakta ve Mart´ın 15´i imparator Senato toplantı salonuna yaklaşmak üzere. İçeriye girdiği an kuşatan bir grup ellerinde bıçakla yaklaşıp Sezar´ın gövdesine vurmaya başlar.
Bıçakların ağır darbesiyle yıkılmaya başlayan Sezar, elinde bıçakla duran Brutus´e yüzünü kapatarak yüksek sesle seslenir, 'Sende mi Brutus” diye haykırır. Brutus, elindeki kanlı bıçakla haykırır, 'Yıkıl Sezar, kurtuluş özgürlük doğdu. Artık zorbalık öldü.'
Aslında Sezar, İmparatorluk süresi içinde halkın gözünde tanrıydı. Yani efsane. Ondan sonra Marcus Antonius, Sezar´ın ölümü sonrasında Brutus´ün yaptığı inanılmaz tarihsel yanlış, Marcus Antonius´a iktidar yolunu açtı.
Sezar´ı tasfiye sonrası, halkta sevinç yarattı ama sonucunda harekette yer alan Brutus´ü kitlelerin gözünde siyasi kahraman olarak tartışmasız imparatorluğun varisi ortaya çıkmıştı. Özellikle Sezar´ın ölüme giderken ‘sende mi Brutus?´ diye çığlık atması, yeni cumhuriyetin doğumu ve lideri görkemli Sezar´ın yerine politik aydınların destek verdiği Brutus… halkın coşkusu buna yönelikti. Yani Roma bu gelişime gebeydi. Fakat, fakat, 'Hey hat, Brutus´ün dostluk duygusal yanı kapıya kadar gelmiş emekler verilerek kazanılan mücadele Brutus´ün kendine ağır bedel ödetecek hissi davranışı, uzay çağında bile evrensel bilimciler tarafından tez olarak tartışılacak.
Brutus, sevgili eşine yazdığı şiir öyle sevgiyle doluydu ki… ona şöyle seslenir karısı Partia´ya:
Sen benim vefalı ve onurlu eşimsin. Dertli yüreğim, geçen kırmızısın. Yıldızlar kadar parlaksın. Benim için sensiz hayat. Benim için yok olmaktır. Tanrılar seni bana bağışlasın. Ömrüm oldukça sen benim kutsal kadınımsın.
Brutus yaşamı boyunca Atina´lı Çiçoro´dan politik olarak beslendi. Sezar´ın ölümü sonrası en büyük tehlike pusuda bekleyen, Sezar´ın ‘en yakınım´ dediği adam, Roma´nın savaş kahramanı Marcus Antonius, Senato salonuna gelerek, geleceğin lideri Brutus´e yaklaşır: “Şanlı Brutus, Roma´nın üstüne çökmüş olan karanlık yok oldu. Seni kutluyorum. Bende Sezar´ın dostu olarak onunla ilgili halka bir konuşma yapmak istiyorum.”
O arada Brutus´ün dostları Brutus´ü uyarır: “Ondan uzak dur. O bir yılandır. Antonius´a söz vermek bizim Sezar kadar karşı olduğumuz bir kişidir. Sezar´ın yaptığı tüm baskılarda onun desteği vardı. Lütfen Brutus dikkatli ol.”
Fakat arkadaşlarının yaptığı tüm uyarılara rağmen ölen Sezar´a haksızlık yapmamak için Antonius´a Sezar´ın cenaze töreninde konuşma hakkı verilir.
Bu söz verilme olayı inanılmaz bir politik yanılgıdın. İnsanlık tarihinde 1789 yeniliği tarafından örnek alınmıştır. Aynı ders Ekim Devrimini yapanlar için de emsal olmuştur.
Konumuza dönelim, Mark Antonius´un söz alması onun istediği gücü, iktidar çarkını daha doğrusu Roma İmparatorluğunu altın tepsiyle Mark Antonius´un önüne kondu.
Antonius, 'Eğer Brutus izin verirse' diyerek söz alır. Sezarın cesedini kollarına alıp senatonun önünde halka yaklaşan Antonius konuşmaya başlar, “Brutus bir yüce insandır. En az sizin kadar Sezar´ı severdi, ama Sezar ölümü haketmişti. Neden bunu yaptığından, amacından hiç kuşku duymuyorum. Herkes uzatsın ellerini bana, önce Brutus´ün elini sıkacağım. Aslında hepinizin elini sıkmak istiyorum.
Ey Romalılar beni dinleyin; Susun dostlarım Romalılar, yurttaşlar kulağınızı bana verin. Buraya Sezar´ı övmeye değil, gömmeye geldim. Bilirsiniz hani Brutus, Sezar´ın meleğiydi. Hepimizden çok onu severdi. Onu Siz anlatın eyy tanrılar. Nasıl severdi onu Sezar. Ey güçlü Sezar, sen böyle yerlerde yatacak mıydın? Sen bütün Fatihlerin zaferlerin, yağmaların, Roma´ya getirdin. Biliyorum efendiler. Nedir amacınız. Bir zamanlar Sezar´a tapardınız. Sezar´ın tüm zaferleri halk içindi. Yani köleleri sizin için getirdi. Bilmiyorum efendiler her şey sizindir. Başka kimin kanı akacak. Eğer; benim Sezar´ın öldüğü zamandan daha iyisi olamaz. Tekrar ediyorum Brutus, şerefli bir insandır. Sezar pek çok esir getirmiştir Roma´ya fidyeleri hazineyle doldurdu. Ama Brutus, Sezar için ‘gözünü hırs bürümüştü´ diyor. Fakirler ağladığı zaman Sezar da ağlardı. Brutus şerefli biridir. Hepiniz gördünüz. Sezar ona tacı üç kez verdi. O da, Brutus, tacı üç kez geri çevirdi. Sizce bu hırsını ben Brutus´ün söylediklerini yalanlamıyorum. Ne biliyorsam onu söylüyorum. Ey tanrılar. Nasıl severdi Sezar Brutus´ü, Söyleyin gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Sevgili yurttaşlarım beni bağışlayın. '
Evet, Roma tarihi imparatorluk dönemi geniş bir laboratuvar, zengin bilgi dolu. Sezar, Brutus, Marcus Antonius bizlere siyasi tarihe zengin öğretici kaynaklar bıraktılar.
Dava adamı, felsefeyle kuşanmış Brutus, insancıl olmanın bedelini sonuçta canıyla ödedi. Yanlız ödeyen o muydu?