Mustafa AKYÜREK


ROSA´NIN ARDINDAN…

Mustafa Akyürek


Dünya Kadınlar Günü…Eyvallah! 

Bunu anlayabilmek için yüz yıl ve üstüne eklenecek onca yıla uzanmak gerekir diye düşünüyorum.
Bir fabrika düşünün… İçinde zor koşullarda çalışan kadınlar. Kadınlarımız çalışma koşullarının iyileştirme çabasına girerler. Bunun için çalışma saatlerinin düzenlenmesini, ücretlerin taşıdıkları ağırlığa uygun olmasını isterler…
Bundan sonrası ne olmuş dersiniz?
Hitler´in Autschwitz´inden çok ama çok öncesi o kadınların çalıştıkları Fabrika ablukaya alınır ve kapılar kitlenir. Kadınlar içerdeyken atölye ateşe verilir.
Ölüm bu sefer toplu halde alevlerin mavi alazına tutunur.
İşte, böylece sonrasında gelen yıllarda her 8 mayıs günü ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü´ olarak anılır.
Kendini bütün dünyadan daha büyük gören Birleşmiş Milletler bu olayı takip eden yıllarda böylesine trajik bir olayı kutlama gününe evirir.
Rosa Lüxsemburg ve Clara Zetkin yanan et kokusunu duya duya bu olayın peşine düşerler. Böylelikle günümüzde de kutlanan(!) Dünya Kadınlar Günü tarihe geçmiş olur. Ama, içi boşaltılarak ve karnavallara dönüştürülerek…
Eh, bu da hiç yoktan iyidir diyebilirsiniz. Yürek sizin, gelecek sizin.
Benden söylemesi. İnanmayan Google Baba´ya girebilir.
Bir ara verip Rosa´ya seslenen şiirin bir bölümüne kulak verelim mi?

‘ Gül adınla Rosa
Gül adınla anılır
Mavi patiskada
İnce dokunun
Larvadan
Kozaya
Oradan
Kütlüye
İpil
İpil
Örülen
Bahardalı
Deseni…´

Böylece bu günün anısına ve bütün kadınlar adına Rosa´yı dile getirmiş olduk.
İşlenen bütün kadın cinayetlerini, savaşta-kıyımda sonlanan hayatları beynimizden yüreğimize akan duru sulara akıtalım…
Bundan sonrası;

‘ Kanaviçede
İlmek ilmek
Karanfil yangını
Barikat hazanı…´
Olsun mu?
Ne dersin?