Mustafa AKYÜREK


SAFRAN KALABALIK

Mustafa AKYÜREK


     Ne demek istediğimi anlamadınız galiba…

     Karaltı demiştim, karaltı!

     Çok değil ya. Aylar- yıllar önce ya da gün dökümü elli-altmış çetele başı vakitlerde hiç değil…

     Ha, ‘Milattan Önce’ yüzyıl masalvari söylem değildi anlattığım. Bayağı kanlı-canlıydı, adımlarımı yakalamaya ve topuklarıma basmaya çalışan.

     Korkuyordum, çekiniyordum dönüp bakmaya.

     Ya siz?

     Sizin de başınıza gelen bir şey oldu mu?

     …………………………………………….

     Tamam anlaşıldı…

     “Ne karaltısı be kardeşim; deli mi ne!” dediğinizi duyar gibiyim, şu an.

     Evet deliyim…

     Bir kitabın saman sarısı sayfalarına sarılı 1800’lü yıllardan günümüze akan ‘Alttakiler’ olduğunuzu biliyorum.

     Galiba Gogol’u tanımıyorsunuz…

     Hani ‘Palto’ ve ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni yazan büyük usta…

     Şimdi; paltonun içinde olup bugüne gelişimize mi sevinsek, yoksa kafayı üşütüp tımarhanede ebleh ebleh ve üryan kalmamıza dans edip diz mi kırsak?

     Yazık ki o paltoyu sırtımızda sağ salim taşıyıp yaşadığımız zamana getiremedik. Çünkü, hırsızlar onu zaten lime lime edip çamurla buluşturmuşlardı.

      Biz de yüzyıllar boyu paltosuz kalmışlığımızla yüksek duvarları aşmaya çalışıp öteye varmak istiyoruz. 

      Ve biz ‘Alttakiler’ olarak güneşin altındayız, ıslak ıslak.

      Zamanı geri çağırıp yoksul İvanov olalım o halde…

      Ha, Sofi’yi unutmayalım…

      Güzel kız Allah var. Binbaşının kızı ne de olsa.

      Ama güzel Sofi ‘Üsttekiler’den biriyle evlendirilmek istenir…

      İstenir istenmesine de ‘Alttakiler’den İvanov kafayı üşütür; Meczup olup çıkar ve safrana çalan buruşuk kâğıtlara anılarını yazar… Bu anılar hayatım gibi, hayatınız gibi yaşadığımız çağa akıp durur.

     Bu anılarda neler mi var?

     Yoksulluk, yokluk var her şeyden önce. Bugün olduğu gibi.

     Ve rütbe var rütbe!

     Yani sivil hayatın madalyonu ve buna bağlı cukkaya indirilen akçe.

     En iyisini İvanov yapmış…

     Koca İspanya’yı mekan belleyip ve kendini Kral ilan edip rüyada ‘Alttakiler’i yönetmeye başlamış.

     Aslına bakarsanız çoğumuz paltosunu haydutlara kaptıran ‘Akaki’leriz. 

     Güzeller güzeli Sofi’ye kavuşamayanlarız.

     Peki ne zaman biter bu harman yangını?

     Arkamsıra, arkanızsıra ve peşimizsıra bizi takip eden karaltı yokolduğunda.

     Temmuz sıcağında iliklerimize işleyen ayaz üşümeleri bahar yeline dönüştüğünde.

     Neredeyse 50 yılı aşkın bir tarihte Baritan Aşireti üyelerinden bir yoksulun Fikret Otyam’a verdiği yanıt gerçekleştiğinde…

     Yani, “kısa çöp uzun çöpten hakkını alana kadar.” 

WattsApp: 05350640784 

Ankara, 10.04.2023