İnsanlar ölür, doğa kanunudur; bazı ölümler aradan yüzyıllar geçer ama unutulmaz. Çünkü unutulmaz, ölümsüzdür. Neden bir dava uğruna halkın insanca yaşaması için başını ortaya koymuştur.
Örneğin köleliği yasaklayarak ortadan kaldıran ABD Başkanı Abraham Lincoln, Ekim Devriminin unutulmaz önderi Lenin, siyah Afrikalı Kongo Lideri Patrich Lohumba...
Ama bazı önderler vardır ki, öldükleri zaman halk yığınları sokağa çıkarak ölen politik kişinin ölümüne sevinerek yada şampanya içerek gösteri ve coşku içinde kutlarlar.
Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher´in ölümü duyulduğu zaman dünya genelinde sanki insanlık bir coşku yaşadı. Tüm dünya basını, televizyonlar, yazılı medya, Thatcher´in ölümünü yazdı ve konuştu.
Aslında Thatcher yaşarken ölmüştü ve adı geçtiği zaman büyük bir halk düşmanı olarak tarihe geçmişti.
Yoksul bir aileden gelip İngiliz Muhafazakar Parti´den tırmanıp Başbakanlığa kadar gelen İngiltere tarihine en acımasız Başbakan olarak adı geçen Thatcher, süre içinde en kanlı, en acımasız, sadist kimliğe sahip Başbakanlık yönetiminde bulunduğu dönemde İngiltere´de sosyal devleti tasviye ederek eski sömürge İngiltere´sini yeniden ayağa kaldırmıştır
1985 yıllarında yeraltında çalışan maden işçilerinin grevlerinde işçilerin üzerine atlı polisler saldırtarak birçok insanın ölümüne neden olmuştur ve aylarca süren grevlerde tüm anlaşma yollarını tıkayarak işçilerini açlığa mahkum etmiştir.
Birgün basına verdiği demeçte 'Bu maden işçileri içimizdeki en büyük düşmandır. Bunların adı geçtiği zaman tüylerim diken diken oluyor. Bunların adını bile duymak istemiyorum. Bunlar, görkemli İngiliz Devletinin en çirkin mahluklarıdır. İngiltere´nin bunlardan arınması gerekir.' dedi.
Kadın Başbakan Thatcher´in en büyük düşmanı yaratıcı emekçi insanlardır. Türkiye´deki en yakın dostu, ‘ben zenginleri severim´ diyen 12 Eylül Başbakanı Turgut Özal gibi...
Kapital düzenin yoksulluktan gelen bu fukara insanlar, iktidar oldukları zaman neden bazıları zalim denecek kadar insana düşman oluyorlar.
Demir Leydi kimliğiyle anılan Thatcher, iktidarı döneminde en unutulmaz olayı, Başbakanlık sürecinde İrlanda IRA bağımsızlık mücadelesi veren örgütün lider kadrosunun cezaevlerinde tek tip elbise giyimini reddettikleri için başlattıkları ölüm oruçlarında tüm anlaşma koşullarını reddederek aylarca çıplak şekilde ölüme meydan okuyan bu yurtsever kişileri, ölüme göndermiştir. Örgütün önder konumundaki IRA üyesi Bobb Sands´ın açlık direnişinin 66. gününde 5 Mayıs 1981 yılında, diğer 9 arkadaşı da onu izleyerek 4 ay içinde öldüler.
Bu ölen devrimciler için Nobel Barış Ödülü sahibi Sean McBride olmak üzere geniş bir kesim tarafından özgürlük, cesaret ve insanlığın evrensel simgesi olarak değerlendirildi ve selamlandı.
Bobb Sands arkadaşlarına gönderdiği vasiyetnamesinde 'Dostlarım hepimiz ölesiye mücadele verdik. Ben artık son günlerimi yaşıyorum. Ölüm benim için seçenek değildi, ama Thatcher gibi zalim İngiliz sömürgeci sistemin mankeni, sözde Başbakan o bizim Başbakanımız değildir. Kimin Başbakanı? Soysuz soyluların. Tüm insanlığın düşmanı. Lordlar kamarasında ki halk düşmanlarının temsilcisi. Ben özgürlük mücadelesi veren bu amaç için İrlanda´nın bağımsızlığı için, kanlarını toprağa akıtan kahramanların onurunu yaşıyorum. Bizi küçümseyen sömürgecilerin, kölesi Thatcher´in hükümetini tanımıyorum ve asla teslim olmayacağız. İnanın dostlarım, inanın ki, sonuçta biz kazanacağız. İrlanda birgün mutlaka özgür bir ülke olacaktır.'
Genel olarak bu büyük dava adamlarının mücadelesine baktığımız zaman, bu ölümsüzlerin inanılmaz direnişiyle İrlanda, özgür bir ülke olmuştur.
Özünde eski demir leydi kana doymayan bir yapıya sahipti. Birgün Güney Amerika´nın Arjantin toprakları içinde olan eski sömürgesi Fulkinare adalarına sahip çıkan Arjantin´e savaş açan binlerce kişinin ölümüne neden olmuştur. Yönetimde olduğu süreçte 1980 sonrası ABD´nin yeni dünya düzeni adı altına başlattığı işgalci sistemine destek veren demir leydi, serbest piyasa ekonomisi adı altında eski ABD Başkanı Ronald Reagan´la birlikte Sovyet lideri Gorbachov döneğini de yanına alarak mazlum halkları yeniden kölelik üzerine getirmek için Nato´yu harekete geçiren kanlı Başbakanın ölümünü coşkuyla kutlayan İngiliz halkı, özellikle emekçi halk yığınları...
Onun devlet töreniyle kaldırılan tabutuna arkalarını dönerek tepkilerini ortaya koyanlar, ona kinlerini gösterdiler.
Gelenekçi Kraliçe Elizabeth ise üzgündü. Onlar önemli bir hizmetkarlarını kaybetmişlerdi. Margaret Thatcher´in ismi anıldıkça o unutulmaz demir leydi adıyla çirkinliğin bir simgesi olacaktır.
