Akın BODUR


Satır arası

Akın Bodur


Sosyal medyanın bilgi kirliliği yaydığı, medya kuruluşlarının gerçekleri ve yaşananları daha farklı göstermeye çalıştığı günümüzde satır aralarını okumak önem taşıyor. Medya okuryazarlığı, toplumların doğru bilgilenmesi için önemli olsa da Milli Eğitim bakanlığı ´zorunlu ders´ olması gereken bu dersi sadece birkaç ilde ´seçmeli´ olarak öğrencilere sunmaktadır.

Medya okuryazarlığı, satır aralarını okuyabilmek için de çok önemlidir. Sadece ortaokul öğrencilerine değil, lise, üniversite, halk eğitim merkezlerinde, hatta kurumların hizmet içi eğitimlerinde özellikle de güvenlik güçlerine de verilmesi gerektiği kanısındayım.
Belki de Reyhanlı Asri Mezarlığına yapılan saldırı bunu en iyi anlatabilecek örnekler arasında yer alabilir. 15 Ağustos´ta, 100´e yakın mezarın tahrip edildiği olayı yapanlar, ´yakında geleceğiz´ , ´biz İslam devletiyiz´ ifadesinin bulunduğu iki ayrı cümleyi, iki mezar duvarını yazdığını biliyoruz. HBB, saldırıya ilişkin suç duyurusunda bulunduğunu, valilik de olayın soruşturulduğunu ve 6 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Açıklamaların devamı gelmeyince toplum gelişmeleri öğrenemedi. Mezarlıklar, toplumun atalarının yattığı kutsal yerler olarak kabul edildiği için buraya yapılan saldırı öylesine yapılmış, rast gele bir saldırı olmayabilir.
Olayla birlikte toplumun, yetkililerin, siyasilerin gözü Reyhanlı´ya döndü. Geçtiğimiz günlerde sohbet ettiğim bir milletvekili, büyükşehirlerin birinde yaşayan bir gazetecinin, 'İslam devletinin merkezi Reyhanlı´dır' dediğini anlatıyor ve bu yaklaşıma katıldığını söylüyor.
Aksini düşünüyorum.
Mezar duvarlarına yapılan sloganvari yazılamadaki iki cümlenin yarısına oluşturan ´yakında geleceğiz´ ifadesini satır arası olarak görmek ve okumak gerektiği düşüncesindeyim. ´Yakında geleceğiz´ demek, aslında orada olmayanların, gelip giden ve tekrar gelebileceklerinin mesajını içermektedir. Ve kendilerine ´İslam devletiyiz´ diyen bir grup varsa, bunlar o cümleyi mezar taşlarına yazmışsa, aslında Reyhanlı´da yoktur, ama yakın bir coğrafyada bulunmaktadır.
Bu bir tehdittir ama belki topluma yönelik değil de devlete, Türkiye´nin Suriye politikasının İdlip bölgesine yönelik olabilir gibi. Yakın tarihe baktığımızda Aralık 2012´de Suriye´nin Bab-El Hava sınır Kapısında patlama yaşandı, ardından Şubat 2013 tarihinde ise Cilvegözü Sınır Kapısında bombalı araç saldırısı yaşandı. Her iki bombalı saldırıların yaşandığı o dönemde, Suriye´de savaşan bazı radikal grupların, Türkiye´den talep ettiği isteklerinin yerine getirilmesinin istendiği, tehdit amaçlı yapıldığı iddiaları dillendirildi. Ancak bunlar resmi olarak doğrulanmadı. İdlip´te çatışmaların şiddetlendiği, Türkiye´ye yüzbinlerce sığınmacı geçişlerin olabileceği konuşulduğu bir ortamda, benzer tehdit şimdi yeniden mi yaşanıyor? Reyhanlı´da Temmuz ayında hareket halindeki bir bombalı aracın patlaması da bu amaçla yapılan bir tehdit midir? Savaşan radikal grupların, sadece kendi üyelerini infaz ettiği ama halka zarar vermediği bombalı araç saldırısı ve mezarlık tahribatı bazı grupların isteklerinde ısrar ettiği mesaj mıdır?
Satır aralarını okumak gerekir mi ya da kim ne kadar doğru okuyabiliyor bilemem. Ancak görülen şey, İdlip´te çatışmanın şiddetine bağlı olarak bu tür tehdit ve mesajların artabileceği kanısı...
Siz ne dersiniz?