Nurullah ER


Seçimler ve seçmenler

NURULLAH ER


Halkımız demokrasiye en fazla seçimlere katılarak katkı göstermişlerdir.

Her ne kadar oy kullanırlarken siyasi düşünüp, zaman zaman duygusal bağlarla sandık başına gitseler de, hemen hemen her seçimde belirgin şekilde kullandıkları oylarla siyasi partilere mesajlar vermişlerdir.
Seçmen oyu ile iktidar olan ya da muhalefette kalan siyasi partiler, demokrasi penceresinden bakarak, seçmenin tercihini değerlendirmemişlerdir. ‘Hoca bildiğini okur´ misali gelenekçi siyasi politikalarını sürdürmüşlerdir.
Bu ülkede demokrasinin kör topal işlemesinde en büyük pay siyasi partilerden kaynaklanmaktadır. Bu konuda halkın demokratik davranışları, siyasi partilerinin yöneticilerinden ilerdedir. Bunu da seçimlerde kullandıkları oylarla göstermektedirler. Parti içi demokrasisini işletmeyen siyasi partiler, liderlik sultasını öne çıkararak adeta halkın kendi kendini yönetmesine ipotek koymaktadırlar. Bu da seçimlerde kargaşalara sebebiyet vererek uygulamalarıyla yine bedelini halka ödetmektedirler.
Seçimlerde sürekli kazananın çok sevindiği, kutlamaların yapıldığı, şenliklerin düzenlendiği görülürken, kaybedenin üzüldüğü, kırgın, öfkeli ve tepkili olduğu gözlenmiştir. Duygu yoğunluğuyla seçim sonuçları üzerinde ruh hali oluşturan siyasi parti yetkilileri, sonucu aklın süzgecinden, düşüncenin ibriğinden geçiremediklerinden eksikleri ve hataları hep başkasında arayarak kendi yanlışlarını göremediklerinden hem partisine, hem demokrasiye, hem de ülkeye zarar vermektedirler.
Hiçbir siyasi parti sonsuza kadar iktidarda kalıcı, muhalefette olansa sürekli muhalefette kalıcı değildir. Ne var ki liderlik sultasını öne çıkaran siyasi anlayış her şeye rağmen hep iktidarda kalıcılığı zorlamaktadır. Bu anlayış demokratik anlayışa uygun düşmeyen bir düşüncedir.
31 Mart´ta yapılan yerel seçimlerin sonucuna baktığımızda benzeri anlayışın izleri görülmektedir.
Uzunca süredir iktidarda olan AKP dönemi ülkemizde seçimlerin en fazla yapıldığı yıllar olarak bilinir. Nerdeyse her bir iki yılda bir halk sandık başına gidilmiştir. Seçimlerin sonucunda da oyunu ve iktidarlığını koruyarak bugünlere gelinmiştir. 31 Mart´ta yapılan yerel seçimlerde ise oy oranını koruyor gibi gözükse de bazı büyük şehirleri kaybetmesi hayal kırıklığı yaratmasını duygusal oluşumlarla aşmaya çalıştıklarından hem kendilerine, hem partilerine zarar vermekteler. Ayrıca toplumun gerilmesine ve kutuplaşmasına sebep olmaktalar.
Halkımız yıllardır yapılan seçimlerde tercihini ekonomik duruma göre yapmıştır. Ekmeğimi nasıl büyütür, huzur ve güven içinde nasıl bir yaşam sürerim diye oyunu kullanmıştır.
31 Mart´ta verdiği mesaj da bu olmuştur.
İşsizliğin, yoksulluğun, hayat pahalılığın nerelerde olduğunu herkes görüyor.
Taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini de biliyor.
Bu duruma on yedi yıldır AKP iktidarı tarafından getirildiğini de fark ediyor.
Nasa uzay üssünde yeni denemeler yapılırken gönüllü başvuru yapanlar arasında Temel´de astronot adayı olarak seçilir. Belli bir eğitimden geçtikten sonra beklenen gün gelince bir uzay mekiğine maymunla binerek havalanırlar. Atmosferi geçtikten sonra Temel kendine verilen zarfları açıp maymunun ve kendinin görevlerinin ne olduğunu okumaya başlar. Maymunun görevi; yerküreyle bağlantıyı sürekli kontrol etmek, her iki saatte bir yönergeyi saptamak, füze içindeki hava basıncını, ısıyı aşağıya bildirmek, yakıt harcamasını, motorların sırasını belirlemek... diye devam ederken Temel kendi görev kartını açıp baktığında yalnızca, maymuna iyi bakmak!... yazısını görür.