Leman GÖÇMEN


Şeker Portakalı

Leman Göçmen


İki üç seneden bu yana bölgemizin şeker portakalı diye tanıdığı ve ne yazık ki buradan başka bir yerde hiç bilinmeyen buradan gidenlerin dışında...

Dünya harikası bir lezzeti, güzelliği olan bir narenciye cinsidir. Benim çocukluğumda doğduğum köyde meyve olarak sadece incir üzüm, dut ve nar vardı. 5 yaşına kadar annem oralı olduğu için Osmaniye´nin Ayar Köyü, orada doğduğum için orada büyüdüm. 1938´de, Hatay, Türkiye´ye ilhak olunca babacığım doğma büyüme buralı olduğu için 1938´in eylül oyunda bendeniz 5 yaşındayken köyde sadece bir rahmetli dayımın 4 tekerlekli bir tahta arabası vardı. Onunla bizi toprak kaleden geldik sonra sonra trenle İskenderun´a geldik. Orada portakalla tanıştım. Şu anda yerli portakal dediğimiz ekşi portakal vardı. Sokaktaki evlerin önünde vardı. Hayran hayran seyrederdim. Ve küçücük manavlarda satılırdı. Onlardan alırdık. Birde lüks olan yapa portakalı vardı. Yapa portakal çok güzel bir meyveydi ama lükstü yine ulaşamadığım bir mandalina cinsi vardır. Yerli mandalina onu buradan üreticilerimizden rica ediyorum. Rai hası ile doyumsuz olan bir mandalinadır. Üreticilerimizden bunun neslini türetmelerini rica ediyorum.
Bu sene kız kardeşimde gezmedeydim. Bir şeker portakalı adı dolaşıyor. Hayırdır bu şeker portakalı nerden buluyorsunuz´ dedim. Orada ki o bir hanımı göstererek Urkiye hanımın bahçesinde var. Ve bu şeker portakalı Akçay diye anılır ama bu meyvenin üreticisi pirinçlikte yaşıyor. Çok bakımlı, hiç görmediğim kadar sulu, şeker ve şerbet gibi hemen bende sipariş ettim. Bir anda 30-40 kilo ailecek paylaştık. Çok kısa zamanda bahçedeki portakalı tükettik. Hem harika yiyecek ve ucuz. Onlara bu fiyata vermeyin diye tavsiyede bulundum. Bu portakalı böyle ucuz satmayın seneye ben olmasamda alanlar duysun. İlk defa böyle bir laf duyduk diye tepkiler aldım. Bende afedersiniz ama bunun nesli tükenirse bundan hepimiz sorumluyuz dedim. Zira ben toprakla geçinen bir aileden gelmeyim. Rahmetli dayımın Çukurova´nın tarlalarında sabah gün ağarırken gidip güneş batarken döndüğünü yüzündeki ´İnce Memed´in güneş yanığı izlerini hiç unutamam. Yazarını rahmetle anıyorum. Yine nur içinde yatsın Aşık Veysel´in, ´Bir çekirdek ektim on bostan verdi, Benim sadık yarim kara topraktır´ demişti. Bundan da ders almamız lazım. Şu anda benim terasımda baharda ektiğim süs biberleri, maydanozum, taze soğanım nanelerim hepsi var. Çiçeklerimin etrafına bile ekerim. Kışın kendi ektiğim taze soğanlarımı yerim. Yazlığa gidenlerin önlerinde ne kadar güzel münbit topraklar vardır fakat efendim; sitelerin yöneticileri çim ekin diyor. Benim erkek kardeşiminde yazlığı var. Fakat etraftan çekiniyorlardı. Çim ekiyorlarlar. Benim kardeşimde toprakla uğraşmayı çok sever. Ben ona ektiğim fideleri verdim ve şu anda gözlerinin önünde her türlü fide var. Onlarda yetiştiriyorlar. Onlarda kışlık biberlerini, turşularını ordan karşıladılar.
Bu şeker portakalını yetiştiren Urkiye ve Mehmet Özdemir çiftine burdan teşekkür ediyorum. Yeni yıllarını kutluyorum.
Televizyonlarımızda bir Cem Seymen var zannederim CNN Türk´te. Bütün Anadoluyu gezip yerli üreticileri tanıtıyor, teşvik ediyor. Keşke her kanalda bir Seymen olsa gereksiz dizilerin yerine. Onuda buradan kutluyorum. Ekende var biçende var, üreticilerde var, yasak tohumlar var, Şile yerli tohum üretmeye başladı. Cumhurbaşkanının hanımıda bunu desteliyor diye okumuştum. Onuda kutluyorum. Çünkü her şey bir tarafa bir zamanlar biz Türkiye olarak kendi yiyeceğini üreten birkaç ülkeden biriydik. Şimdi; çok sevdiğimiz mercimek bile ve sayısız tahıl ithal ediliyor. 3-4 yıl evvel Urfa, Mardin ve Midyat´a turla gezmeye gitmiştik. GAP´ta vardı gezimizin içinde ben gittiğim yerde yürüyemediğim için Midyatlı bir rehberimiz izahat verdi. Sayın Süleyman Demirel´in 'GAP´ı gaptırmam' dediği yerleri gördük.
Mercimek fidesini görmemiştim. 30-40 cm gözümüzün aladığımız mercimek vardı. Doğduğumuz günlerden bu güne kadar Türkiyeyi GAP ovası beslermiş. Bakın dedi seneye buralarda bu mercimekleri göremeyeceksiniz çünkü buraları yabancılara satıldı. Bizim üreticimiz artık burada bu mercimekleri ekemeyecek. Zira GAP kapıldı, yabancılara gitti, dedi. Eğer bunda ben yanılıyorsam ismini bilmediğim rehber delikanlının sözlerini aktardım sizlere. Ve gerçekten ithal mercimek yazıyor raflarda.
Birde tatlı limon diye narenciyemiz daha vardır. Adana´da kaldığım bir sene zarfında yakın zamanda Adana´nın pazarlarında satılıyordu. Fakat iki senedir yaşlı bir adam gelirdi şimdi hiç yok. Şimdi Osmani´ye de dağ taş narenciye dolu. Gittiğimiz zaman bagajlara narenciye doldurur getirirdik. Kulakları çınlasın bütün Osmaniye´deki akrabalarıma selam gönderiyorum. Yeni yılları kutlu olsun, sağlıklı olsun. Nasip olursa hepsini ziyarete gelicem. Bugünlük bu kadar. Sizinle uzun zamadır görüşemedik. sevgili okurlarım. Herkese sevgi selam iyi yıllar diliyorum.
Hoşçakalın