Meral Tabakoğlu TOKSOY


SEVELİM SEVİLELİM

Meral Tabakoğlu TOKSOY


İlk kitabım “SERZENİŞLER” (şiir kitabı) geçen hafta elime ulaştı. Oğlum nasıl hissettiğimi sorduğunda; “Mutluyum” desem de dostların, arkadaşların kutlama yarışına girmeleriyle, asıl mutluluğu yaşayacağımı bilmiyordum. Samimiyetle ifade etmeliyim ki şiirlerimin kitaplaşması kadar, arkadaşların tebrikleri sevincimi ikiye katladı. 
Arayan, mesaj atan her bir yüreğe minnettarım. İyi ki varsınız. Sevilmek, hatırlanmak, aranmak herhangi bir şeyle ölçülebilir mi? Bedelini ödeyerek alabilir misiniz veya bedeli var mı? 
Bu durumdan yola çıkarak, sevginin, vefanın insana verdiği huzura, güvene değinmek istiyorum.
Sadece insanların değil, Bitkilerin, hayvanların tüm canlıların sevgiye ilgiye ihtiyacı olduğunu biliyoruz.
Sabahları çalışma odama girdiğimde, camın önüne sıraladığım, şimdilerde renk renk açmış çiçeklerime; “Günaydın kızlar” derken, susamışlarsa sularını veriyor bir yandan da konuşuyorum. Kiminin çiçeklerini öpüp okşuyor, çiçeği olmayana moral veriyorum. Sonra onları seyrederek çalışmaya başlıyorum. Bazı arkadaşlarımın, senin elinden her çiçek tutuyor demeleri garibime gidiyor çünkü, sevgiyle harmanlanan her şeyin güzel olacağına inanıyorum. 
Değer görmek, takdir edilmek, motivasyonumuzu arttırıp daha verimli olmamızı sağlıyor iken buna karşın, övgü almaktan çoğu zaman utanıyoruz. Oysa bu ne kadar da insani bir istek ve hatta ihtiyaçtır.
En önemlisi de sevginin ve sevgiyle dokunmanın birçok hastalıkların iyileşmesine büyük katkı sağlaması. Özellikle psikolojik rahatsızlıkların önlenmesine sebep olabilmesi…
Bunlar bilim insanlarının bu konuda yaptığı araştırmalar sonucu elde edilen bulgular. Uzun yıllar önce okuduğum bir yazıda, yapılan bir deney çok ilgimi çekmişti. Bir grup hastaya; (Hastaların haberi olmadan) ilgisiz, göz teması bile kurmadan, reçetesi yazılıp verilirken, diğer gruba güler yüzle, göz teması kurarak ve hastanın omzuna hafifçe dokunarak iki ayrı tedavi modeli uygulanıyor. Tahmin edeceğiniz üzre ikinci grup hasta, dikkat çekecek şekilde tedaviye cevap veriyordu. 
Sevgimizi davranışlarımızla, sözlerimizle ifade ederken, bunu destekleyen dokunuşların önemini, bu deney kanıtlanmış oluyor. 
Bu konuyu dile getirdiğim, “Umarımız Sevmek!” isimli şiirimin son bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
***
“Sevmek dokunmaktır!” der “Desmont Morris”
“Sevilmek iyi eder” der. “Leyla Erbil”
“Yolu sevgiden geçenlerle bir gün buluşuruz” derdi Kayahan.
Umarımız sevmek!
Sevgiyle dokunmak!
Sevmeyi sevmek tek çare…
***

Çocuklarımıza, anne babamıza, eşimize, arkadaşlarımıza sarılmadan tokalaşmadan, sırtını sıvazlamadan sevgi tam olarak ifade edilebilir mi?
Yaşadığımız büyük felakette kimimiz az kimimiz ömür boyu ağırlığını taşıyacağı acılar yaşadı. Ve zorluklarla dolu bir yıl geçti gitti.  Bütün olumsuzluklara rağmen, bizler birbirimize tutunmayı, dokunmayı bir nebze de olsa becerebildik. En azından bunun için çabalıyoruz ve çabalamaya devam edeceğiz. 
Mademki sevgiden, vefadan bahsediyoruz çevremizde örnek teşkil eden, gönüllü emekçilere teşekkür etmek isterim. Bunların başında, bir yıldır olağanüstü uğraş veren, gazetemizin “Yazı İşleri Müdürü Sadet Berkyürek.” geliyor. (Bu bölümden rahatsız olmayacağını umuyorum.) Bu dönemde gösterdiği çabalardan ötürü en büyük takdiri hak edenlerden biridir. Kıymetli arkadaşımız Ayşe Figen Arlı ve eşi Haluk Arlı’nın kurmuş olduğu, “SES” gazetesinin yaşaması için verdiği mücadele, gerçek bir sevgi ve vefa örneğidir. Bu konuda mütevazi olmayacağını düşünüyor, tüm kalbimle kutluyorum kendisini.
Rahmetli annem takdir etmeye gocunan, tatlı dilli olmayan insanlara; “Dili damah!” (Cimri) derdi. 
Dilimizi cömert kılmak ne kadar zor olabilir ki… 
Yüzyıllar önceden günümüze ulaşan, Yunus Emre’nin, kardeşlik, insan sevgisi ve hoşgörü üzerine söylediği dizeleri, yediden yetmişe hepimiz biliriz.
***
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz!”

***
“Ben gelmedim kavga için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.”
***
Henüz vakit varken, hep beraber gönüller yapmak en güzeli.
Sevgililer gününü, anneler veya babalar gününü, bayramı seyranı beklemeden.
Sevmek, aramak, kucaklaşmak bir günle sınırlı kalacak şey mi?  
Bir dakika sonra ne olacağını bilmediğimiz şu hayatta, ertelemeden, sevdiklerimizle, sevenlerimizle bir arada olabilmek ne güzel.