Sadullah ÇAĞLAR


SEVMEK YAŞAM DEMEKTİR

Sadullah ÇAĞLAR



Bilim insanlarına göre hayat bir rüyadır ve bizler de bu rüyanın parçalarıyız. Yaşam sevmek ve sevilmek üzerine kuruldu. Kişinin sevdalanması tabiat kanunudur. Sevgisiz bir dünya düşünülemese de aşkın yolları bazen dikenlidir ve aşkın önüne her an engeller çıkabilir.
Aslında tek taraflı aşk olmaz, zira sonu hüsran olur. Böyle de olsa insan duygu dolu olduğundan bazen kalbine söz geçiremez. Büyük yazar Balzac bu konu ile şöyle der; Sevmesini bilen büyük insandır.
Her insan aşık olabilir, yoksul bir kişide olabilir, ünlü biri de. Mesela bir dönem dünya hakimi olan Roma İmparatoru Sezar, Mısır Kraliçesi Kleopetra´ya aşık oldu ve tüm Roma´yı onun ayakları altına serdi. Fakat Roma Sezar´ı affetmedi.
Tarihi aşklara baktığımız zaman, Fuzuli yazdığı Leyla ile Mecnun adlı eseri ile insanlığa büyük bir armağan bıraktı. Şimdi biz yazar Gabriel Garcia Marquez´e kulak verelim; Istırap çekiyorum, böyle olmakla beraber seviyorum, başka bir arzum yok. Eğer sevda olmazsa ondan haz duymazsam ve aşk olmasa hayatta hiçbir şeyim olmayacak.
14 Şubat Sevgililer Günü tüm dünya ülkelerinde kutlanmakta. Peki neden her yıl bu kutlama yapılır? Bu unutulmaz günü kutsal yapan MS 3.yüzyılda Aziz Valentine´nin gizlice kıydığı nikahlardır.
Roma İmpararatoru Cladius askerlerinin cepheden kaçarak evlerine dönmeleri üzerine evlenmeyi yasaklar. Fakat gönül ferman dinlemez, kilisede Valentine isimli rahip tarafından nikahlar gizlice kıyılmaya devam eder. Bunu duyan İmparator yasaları çiğnediği için Valentine´i 14 Şubat 269 tarihinde idam ettirir.
Süreç içinde Valentine kilise tarafından aziz ilan edilir ve 14 Şubat kutlaması yapılır. 14 Şubat´ı Ömer Hayyam ile analım; Sevgilim, bütün vücudumu yak, Fakat kalbimi yakmaktan çekin, Çünkü orada sen varsın. Aşkın şiirini yazan Hayyam aynı zamanda büyük bir bilim insanı, astronomi uzmanı ve matematikte Binom değerlerini ilk kullanan kişidir. Sultan Melikşah´ın danışmanlığını yapan Hayyam´ın günümüze ulaşan ve fizik, matematik ve felsefe üzerine pek çok değerli eseri vardır.
Sevgi deyince Atilla İlhan´ı anmamak olmaz;
Nerede ne zaman kaç kere yaşadık
Nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar
Bitirdiğimiz her şeye yeniden başladık
Dudaklarımızda birbirimizden mısralar
Büyük yazar Shakespeare insanlığa adeta veda ettiği konuşmasını Hamlet´in ağzından Oftelya´ya yazdırdığı cümlede söyler; Benim için en büyük saadet ben öldükten sonra beni hatırlayacağını düşünmektir.
Atinalı Sokrat binlerce yıl öncesinde seslenir; Benim bir tek bildiğim var o da aşk. Ölüme meydan okuyan Sokrat sezgileriyle bizlere ışık tutuyor.
Bilim insanları aşkta mutluluk arayan hayatı boyunca yalnız kalır der. Örneğin çağımızın büyük yazarlarından Henri Miller 80 yaşını aştıktan sonra genç bir Japon kızına aşık olur. Ona şiirsel mektuplar yazar. Genç bayanda seni seviyorum Henri diyerek karşılık verdiği mektupta; Senin yanında olduğum zaman kendimi çok mutlu hissediyorum der.
Sevmenin yaşı ve sınırı yoktur. En katı yürekli insanlar bile gün gelir kalbi sevgi ile dolar. Örneğin 2.Dünya Savaşının olanca hızıyla sürdüğü 1940´lı yıllarda toplama kampında görevli bir Alman doktor, kampta esir bir Yahudi kadına aşık olur ve kadını ölümden kurtarır. Sonrasında ilişkileri devam eder. Kadın hayatını kurtaran Alman doktora minnet duyar ve büyük bir aşkla bağlanır ve şöyle der; Hans seninle 24 saat geçirmek benim için bir ömre bedel, sen olmadan yaşayamam.
Genelde sevmenin bedeli vardır, bunu göze alamayanlar sevdaya koşmasınlar. Tıpkı eski bir bilgenin söylediği gibi; Belasına katlanamayacak olanlar aşkın adını anmasınlar. Sonunda sevda var diyerek aşk şarabını hiç içmesinler.
Sevmek zoru göze almaktır tıpkı Shakespeare´nin dizelerinde olduğu gibi; Bir taze çiçek seç ama aşkta seçme şansımız yoktur.
Persli bir şairin sözleri ile yazımızı sonlandıralım; Ayrılık acısından korkuyorsan, güzel biri ile tanışma.