Sadullah ÇAĞLAR


Sevmek Yaşamak Demektir

Düşün adamları 'Sevilmek istiyorsan sevmeyi bil' dedikleri zaman gerçeği haykırıyor.


Düşün adamları 'Sevilmek istiyorsan sevmeyi bil' dedikleri zaman gerçeği haykırıyor. Sevgi duymaktır. Şarkılar, şiirler sevda sözcüklerini dünden bu güne kadar kalplerimize yazdı. Ya da ölümsüz bestekar Sadettin Kaynak´ın eseri 'Bir rüzgar gelir geçer sanmıştım, meğer başımda esen kasırgaymış sevgilim' dediği zaman insanın aşkını hıçkırıyordu.

Acaba Kerime Nadir´in aşk romanlarını nasıl unutabiliriz. Hıçkırık kitabında, saçları saman sarısı güzeller güzeli Nalan´ın dudaklarından kan aktığı zaman ona aşık olan Kenan, Nalan´ın kanlı dudaklarını öptüğü zaman; 'Sen aklını mı kaçırdın Kenan, ben ölüme giden hastayım sen gençsin hayat dolu bir yaşam var önünde.'
Kenan; 'Sensiz bir hayatın benim için bir anlamı yoktur Nalan, senin kanlı dudakların bana hayat veriyor, sen ne zaman öksürsen dudaklarında kan gördüğüm gün, ben o gün yaşayamıyorum Nalan´´.
İnsanlığın doğuşundan 20. yüzyıl sona ererken büyük aşklar yaşanmıştır. Çünkü sevmek ya da sevdalanmak tabiat kanunudur, ama sevmenin çeşitleri vardır. Kimi insan memleketine sevdalanır, kimi insan bilimi hedefler, kimi insan insanın kölelik düzenlerini yıkmak için canını ortaya koyar… Spartaküs gibi, ya da burjuva yaşamdan gelip kişilerin yoksulluğunun kader olmadığını Kapital kitabıyla yeni çağ başlatan bilim dehası Karl Marx gibi.
Ne demişti büyük şair Nazım Hikmet?
'Kimi insan bulutların çeşidini bilir, ben hasretlerin. Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını, ben hasretlerin.'
Ölümsüz deha Karl Marx yaşama veda ettiği gün onun yakın arkadaşı Engels´in gözleri yaşlı olarak, dudaklarından hıçkırarak mezarı başında söylediği şu sözleri nasıl unutabiliriz:
'14 Mart günü öğleden sonra üçe çeyrek kala yaşayan düşünürlerin en büyüğü artık düşünemez oldu, ancak iki dakika yalnız bıraktıktan sonra odaya girince onu koltuğunda rahat rahat ama sonsuzluğa dek uyumuş bulduk. Avrupa ve Amerika militan proleteryasının bu adamda yitirmiş olduğu şey ölçülmez, bu derin ölümü ile bırakılan boşluk kendini duyumsamamakta gecikmeyecek. Nasıl ki Darvin organik doğanın gelişme yasasını bulduysa Marx da insan tarihinin gelişme yasasını; yani insanların siyaset, bilim, sanat, din ile uğraşabilmesinden ilkin yemeleri, içmeleri, barınmaları, giyinmeleri gerektiği insanın temel sorunlarını çözdü. İnsan ancak büyük idealler taşıyan insanlığın kader denen geriliğini yıktı.'
Engels, büyük dehanın niteliklerinin ancak onun en yakın zor günlerde tek dostu olan onu anlayan, onu yaşatan bilim adamıydı.
Evet sevdaların çeşitleri vardır. Kimi insan insanlık için sevdalanır, ya da güzel bir yüze aşık olur. Eşsiz sanatçı Münir Nurettin, 'Güzel yüz görmeye ihtiyacım var' dediği şarkısında insanın duygularını dile getiriyordu.
Özellikle İ.Ö. ikinci yüzyılda büyük şair Homeros İlyada destanında Sparta´lı güzel Helen´den bahseder. Yunan kralı Meneleos´un eşi olan Helen dönemin Truva kralı olan Priamos ‘un oğlu Paris´e aşık olur. Tarihçilere göre insan güzeli olan Truva kralının oğlu, yeryüzünde bu güne kadar görülmemiş bir mitos güzelliği taşıyordu. İki olağan üstü güzel, aslında iki güzellik, araştırmacıların diliyle felaket demekti. Bir gün Helen ve Paris birbirine aşık olurlar, Ege´yle Marmara´nın kalbi yasa dinlemez. Güzel Helen´e çılgın gibi aşık olan Paris gönlüne yenik düşer, güzel Helen´i alıp kaçırır.
Onu memleketine getiren güzel adam onunla mutlu günler yaşar, ama güzel Helen´i çılgın gibi seven Yunan kralı Truva´ya karşı savaş açar. Savaşta önce Spartalılar sonuç alamaz. Güzel Helen Truva´da kalır, ama kocası onu hiç unutamaz. Yunanlılar bir gün Truvalılara tuzak kurarlar, 'Size bir hediye vereceğiz' diye tahtadan kocaman bir at yaparlar. Yunan atının içinde saklı düşman vardı. Zafer sarhoşluğu içinde uyuyan Truvalılara gece baskın yaparak onları yok ederler. Paris´in kolları arasında yatan güzel Helen alınır, Paris öldürülür ve güzel Helen Marmara adasından sevgilisinin ölümüne ağlayarak ayrılır. İki güzellik gerçekten felaket getirmişti- bu dillere destan aşk hikaye değildi. Büyük şair Homeros İlyada destanında gerçek bir aşkı yazmıştı.
Büyük Fransız şairi Corneille sevmeyi şöyle tarif ediyor: 'Sen ki sevilmekten bahsediyorsun aşkı iyi biliyorsun, aşk kıymeti ölçülemeyecek bir hazinedir, ondan daha sevimli bir şey yoktur, o bu dünyada yalnız kendisiyle mukayese edilebilir. O en ağır yükleri hafif yapabilir. O en karanlık günleri güzelleştirir.'
Büyük Sokrat, 'Benim tek bildiğim vardır o da aşktır' diye insan duygularını açıklıyordu.
Şair Shelley 'Sevmek hayatın sevgi olduğuna inanmaktır' diye aşkın tarifini yapıyor.
Rus edebiyatının büyük üstadı Turgenyev ne diyor? 'Sevgilim emin ol sana karşı duyduklarımı benden önce kimse sana duymamıştır.'
Evet sevdalanmak, sevmek insan olmanın temel ilkesidir. Duygulardan arınmış insan, insanlık niteliklerini kaybetmiş demektir.
……
2018´de tüm insanlığa barış dolu günler temenni ederiz