Sadullah ÇAĞLAR


Sinema Tarihinde Unutulmaz Tarihi Filmler

Sadullah ÇAĞLAR


Beyazperde, bir kaç saat sizi hayal dünyasında bazı okyanusları aşıp görkemli Niyagara şelalesine götürüp bazen Newyork´un 5. Caddesinde büyülü ışıklı mağazalar dikkatinizi çeker; ama en çok kitapevleri ve çeşitliliği... Tiyatro salonlarında ilk aşamada oyun yazarı Teresa Williams eseri olanı gözlerimiz arar. 

Vapurla Mısır´a gitmek isterseniz Süveyş Kanalına gemiyle geçtiğiniz zaman kanalın mimarı Ferdinand de Lesseps´in anıtı ilginizi çeker. İskenderiye Körfezine bakan tarihi fener, onun ötesinde İskenderiye Kütüphanesi size eski Mısır´ı hatırlatır.
Sinema ile sınır tanımaz coğrafyalar dünyasıyla kucaklaşırsınız.
Doğanın gizemli, tarih kokan Kudüs... Kudüs Ey Kudüs... asırlar öncesi sinema antik şehrin geçmişe döndüğünüz zaman 1925 yapımı sessiz ilk film Ben-Hur´dur. İkinci yapılan 1959 sinemaskop görüntülü ama 1925´te yapılan daha inandırıcıydı. Başrol oyuncusu Roman Novaro rol olarak sanki Ben-Hur´da yaşıyordu.
Filmin en önemli yanı konu daha çok eski Antaküs, Antakya olarak esere sadık kalınmıştı.
Örneğin at yarışlarının yapıldığı stadın esere göre Antaküs´te geçiyor.
Çağımızın en önemli yazarı Nikos Kazancakis´in unutulmaz romanından alınan Zorba filminde Antony Quin, İrama Papas, Alam Batas olağanüstü rol yapıyorlar. Zorba, kırsal kesimde yaşanan geriliği işliyor. Köyde çok güzel bir dul kadın, maden çıkarmak için Girit´e gelen yabancı mühendis, aynı zamanda okuma meraklısı ama kent kültürlü. Fakat filmi taşıyan Antony Quin öyle bir oyun sergiliyor ki şaşırtıcı. Kadın oyuncu İrana Papas, köyde yaşayan, gerilik, bağnazlık , sanki Halide Edip´in ´Vurun Kahpeye´ eserini çağrıştırıyor. Öyle ki iki Akdeniz´i yan yana getirdiğiniz zaman aynı olaylarla karşılaşırsınız. Zorba Filmine Oscar dağıtımında Antony Quin 1959 yapımı Ben-Hur filmine kaptırıyor. Yani kıl payı kaybediyor. Aslında Oscar ödülünün Antony Quin´e verilmesi gerekirdi.
Yine dönemin unutulmaz filmlerinden biri de Fransız yapımı Hiroşima´lı Sevgilim. Yahudi bir kadın mimar geçmişte İkinci Dünya Savaşı´nda Varşova ölüm kampında yaşamış. Şans eseri kurtulmuş. Japonya Tokyo´ya mimar olarak davetli geliyor.
Bu arada Hiroşima´da atom bombasını atılmasının yıl dönümünde törenlere katılıyor. Bombanın yaptığı katliamları sergileyen müzeleri geziyor. Belgesel filmleri izliyor ve Japon olan kendisi gibi bir mimara aşık oluyor.
Film, sanki müzeleriyle ölümleri canlandırıyor. Hiroşimalı Sevgilim atom bombası faciasını teşhir eden gerçek sanat. Film gösterildiği tarihten beri dünya ülkelerinde ödüle koşuyor.
Unutulmaz Alman sinemasının baş yapıtı Mavi Melek, dünya sinemasını sarsan klasik...
Üniversite hocası profesör cinsel konularda çok tutucu. Okulun öğrencileri Berlin´de pavyonda program yapan çok güzel çekici bir kadını seyretmek için bara giden öğrencileri profesör takip ediyor.
Kendisi tarih hocası olan profesör bir gece gittiği pavyonda şuh kadını seyrederken ahlak düşkünü bilim adamı hayatında ilk defa bir kadına aşık olur. Yaşamında yalnız para olan çekici güzel sevgisiz kadın kendini rahatsız edecek şekilde izleyen profesöre, ´bak hoca ben hayatında kimseyi sevmedim. Peşime düşme´ der
Profesör bir gün tarih dersinde öğrencilere Roma tarihiyle ilgili soru yöneltir. Bürütüs, Sezar´a yapılan suikasta katılmalı mıydı? diye zor bir soru dile getirir. Olağanüstü kültür sahibi olan üniversite hocası hayat kadınına olan olağanüstü aşkı sonuçta onunla evlilik yapan tarih hocası perişan olup ayağa düşer. Ve kişiliği yok olan adam kurtuluşu ölümde arar. İntihar eder. Filmin başrol kadın oyuncu Marlene Dietrich Mavi Melek filmiyle sinema dünyasının yıldızı oldu.
Sinemada en uzun ömürlü aktör Kırk Douglas yüz yaşına yaklaşıyor. Her filminde ayrı kişilik sergileyen büyük oyuncu özellikle 1949 yapımı dünya tiyatrolarında oynanan eser ´Karakolda Müfettiş´ filmiyle şöhreti yakalar. Kırk Douglas , Eleanor Perker´le oynadığı Karakol filminde olağan rol yaparak film 1952 yılında Cannes Film festivalinde ödül kazandı. Filmde bir polis karakolunda görevli müfettiş olan dünya güzeli Eleanor Parker´le, Roma tatilinin unutulmaz yönetmeni Willims Viyler. Filmin konusu, karakolda müfettiş olan huzursuz adam her yanına geleni sorgularken ona suçlu olarak bakarak onu bu konumundan arkadaşları uyarır. Başka müdür, ´Oğlum sakin ol. Her önüne getirilen kişiye mahkum gözüyle bakamazsın ve hakkında üstü düzeyde şikayet var” der.
Eşi de ona sitem eder; “Yanına ne zaman gelsem hep sinirlisin, bu nedenle aile hayatımız yok gibi. Biliyorsun seni çılgınca seviyorum. Fakat seni böyle huzursuz görünce çok üzülüyorum.”
Bir gün karakolda müfettiş, önüne getirilen genç kızın ben suçsuzun diye yalvarmasına rağmen katı yapısı değişmeyen adam günün birinde belalı adamla takışır. Sonuç, kötü bir sürpriz onu kapıda bekliyor. Kurt Duvas, şaşırtıcı sanat gücüyle 1949 yılında bu filmle beyaz perdenin star yıldızları arasına katılır.
Sırasıyla 1950 yıllarında Şampiyon filmi Üç Aşk Hikayesi, Hemoros´un eseri, Kral ´Julyus´un maceraları´ tarihi film Ege´de geçen mitoloji yaşamı anlatır. Film için İtalya´ya giden şöhretli Kırk Douglas, İtalyan sinemasının en güzel kadını Silvana Mangona´yla oynadığı film süreç içinde bir gün okuduğu Spartaküs romanıyla gündeme gelir. Filmde mutlaka ben rol alacağım diye Spartaküs kitabını senaryo yazarının kapısını çalar. Kırk Douglas, Hollywood´ta aranan yıldız oyuncu olmuştur. Peki her rolü olağan canlandıran sanatçıya Oscar neden verilmedi? Bilinmeyen Kırk Douglas´ın bilinmeyen politik kimliğinden dolayı Amerikan sinemasının senaryo yazarı -Roma Tatili filmin konusunu yazan- 1950 sonrası Amerikan aydınlarını yargılayan mahkemede kara listeye alınmıştı. Sinemanın en üretken senaryo yazarı politik solcu olmasıyla mahkum edilmesine karşı Kırk Douglas tavır koydu. “Bu sanatçıya yapılan haksızlığı asla kabul edemeyiz. Çünkü ben Spartaküs´üm” diye haykırır.
Kırk Douglas´a 1954 yılında bir sinema mecmuasında yaptığı anılarıyla ilgili söyleşide bir soru yöneltilir; “Sayın Douglas, sinema tarihinde önemli şöhretli kadınlarla filmde rol aldınız. Sizi en çok hangi kadın yıldız etkiledi?” Kırk Douglas, “Tüm sanat hayatımda üç kadın yıldızı unutamam, bir Ava Gardner, iki Silvano Mangona, üç ilahi güzel Lana Turner. Hollywood´a yeni gelmiştim henüz başrol oynamamıştım. Film şirketine yeni katılmıştım. Stüdyoda, Ava Gardner, Burt Cestel´le bir filmde oynuyordu. Onu gördüğüm zaman başım döndü. Olağanüstü güzeldi. oyuncu olarak, sanat olarak zayıftı. Ama onun hep güzelliği öne çıktı ve bir gün Frank Sinatra´yı bile baştan çıkardı. Sonra MGM film şirketinde Lana Turner´le ´İyi ve Kötü Adam´ filminde beraber olduk. Lana Turner hem çok güzel, çok üstün oyun yeteneği vardı. Örneğin üç silahşörler filminde çok gelişmiş oyuncular arasında kötü bir kadını öyle canlandırdı ki... MGM´de beraberliğimiz oldu. Hep onunla olmak istedim, ama o bir gangastere aşıktı. Sonra evdeki bir çatışmada Lana Turner´in kızı gangasteri öldürdü. Turner´i hala unutamıyorum. Hayatımın en çok önemli bir kadını İtalya´da beraber film yaptığımız Kral Ulyüs´ün maceraları filmi ben tüm beyaz perdede onun gibi vücudu baştan çıkarıcı estetik güzele rastlamadım. Silvana ilk filmi Acı Pirinç´te dünya sinemasında öne çıkmıştır. Beraber film çalışmalarında onunla çok iyi arkadaş olduk.
Roma´da mimari olarak muhteşem villasında yüzme havuzunda beraber olduk. Ama Silvana, İtalya´nın ön gözde yönetmeniyle evliydi. Üstelik onun şöhret olmasında eşi onun önünü açtı.
Onunla tenis oynadığımız günleri dün gibi hatırlarım. Bazen onun yüzüne bakmaya çekinirdim. İstemeyerek etkileniyordum. Benim Hollywood´ta en iyi arkadaşım Brut Cestelle´yli. O sinamaya başladığı zaman Hollywood´taki öne çıkmış artisler Burut cestelle için trapezden artist olunur mu diye onu küçümsediler. Ama sonra ne oldu. O küçümsenilen adam Oscar ödülü aldı.
İtalya´da büyük yönetmen Biskonti´nin klasiklere damgasını vurdu. Sanatçı olarak Brutlan Cestelle benden daha iyiydi. Öümüne kadar dostluğumuz devam etti. '
Başında söylediğimiz gibi beyaz perde yeni kıtaların keşfidir.
Missisippi nehrinin çarklı vapurlarında siyahi, zenci insanlarını tanırsınız.
Sonra Rusya´nın Volva nehrinde geçmişte merak ettiğimiz yenilmez denen Avrupa´nın fatihini yenen Kızılordu´nun destansal direnişini barikatlarını hatırlar insanlığın gerilikten kurtaran yıldızlaşan uzayı sır olmaktan çıkaran Yuri Gagarin´e dostluk mesajı yollarsınız.
Acaba, acaba Mars´a ne zaman gideceğiz? Selam olsun sinemayı keşfeden Fransız asıllı Lemi kardeşlere.