Sadullah ÇAĞLAR


Tarihle Söyleyişler

Sadullah ÇAĞLAR


Bir dönem İtalyan asıllı kadın yazar, uluslararası gazeteci Oriana Fallaci, Avrupa´da şöhret olan bu ünlü kişi, özellikle 1960-1980 sürecinde dünya genelinde politik kişilerle yaptığı çok ilginç, alışılmamış dille yaptığı söyleyişlerle bilinir. Bazen sert çatışmalara, sorgulayıcı, üstüne yürüyüş tarzı vardı.

Fallaci´nin kitapları örneğin bir insan anı kitabında, sevdiği efsane aydın kişi Neyundros Punagoulisin anıları, Batıda en çok okunan günün olay kitabı oldu. Tarihle Söyleşiler eserinde Fallaci, ondört liderle yaptığı görüşmelerin bir kısmını geçmiş yıllarda gazetelerde anlattık.
Bu yeni yazımızda daha önce yayın yapmadığımız kısımlarını yayınlıyoruz. İleri aşamada diğer yazıları da yazmaya çalışacağız.
Şimdi, Filistin El Fetih lideri olan Yaser Alafat´la konuşmayı anlatacağız.
O.F: Fallaci, Abu Ammar Yaser Arafat,
Y.A: Benim hakkımda söylenecek tek şey basit bir Filistin savaşçısı olmamdır. Ailemle birlikte 1947´de Filistin için savaşmaya başladık. Bilinçlendiğim ve ülkemin nasıl barbarlarca bir istilaya uğradığını anladığım yıl, işte bu dünya tarihinde böyle bir istilanın eşine daha rastlanmamıştır.
O.F: Abu Ammar, o zaman kaç yaşındaydınız? Bunu sorgulamam yaşınıza ilişkin çelişkili söylentiler.
Y. A: Kişisel sorular sormak yok.
O. F: Size yalnızca kaç yaşında olduğunuzu soruyorum. Abu Ammar, yaşınızı bile söylemek istemiyorsunuz.
Y. A: Dünya halkı bizi kısa zamanda tanıdı. Ve davamızın haklı olduğuna inanıyor.
O.F: Abu Ammar, İsrailliler sizin İsrail´e iki kez girdiğinizi ve pusuya düşürülmekten kıl payı kurtulduğunuza kesinlikle inanıyorlar. Bunu başaran bir kişinin çok akıllı olması gerektiğini söylüyorlar.
Y.A: Sizin İsrail dediğiniz benim vatanım. Yani İsrail değil. Kendi yurdumdayım. Yahudiler Mısır´dan kovulduğunda, Filistin´de biz vardık. Biz, İsrail´i işgalci olarak görüyoruz. Aradan bin yıl geçse de yurdumuz için savaşacağız.
O. F:Ama Abu Ammar, gerçekçi olalım. İki İsrail savaşında yenildiniz. 1947-1967 peki söyler misin değişen ne?
Y.A.: Bizler 1947-1967 iki savaşta ihanete uğradık. Peki şimdi değişen nedir diyeceksiniz? Araplar iki savaşta da geçmişte birleşti denildi. Ama hiç bir zaman gerçek ortak mücadele verilmedi. Yani birlikte... Bu konuda bir örnek vermek isterim. İlk 1947 İsrail Arap savaşında Ürdün Kralı Abdullah İsrail´in gizli müttefikiydi. Yani bugünkü Kral Hüseyin´inin dedesi. Bu ihaneti Filistin halkı unutmadı. Kral Abdullah, Kudüs´te bir camide torunu Hüseyin yanında suikastle öldü. Bugünkü Kral Hüseyin yaralı olarak kurtuldu ve Mısır Kralı Faruk İsrail´le beraberdi. Sayın Fallaci, siz hangi birlikten bahsediyorsunuz? Biz hiç bir zaman beraberlik söz konusu olmadı. Ancak Mısır´da Cemal Abdulnasır döneminde Mısır bizim yanımızda olmanın ötesinde Filistin hareketi Nasır´ın iktidar sürecinde gündeme geldi.
Yani biz Filistin halkı olarak İsraille savaşmıyoruz. Batı dünyasıyla mücadele ediyoruz. İsrail Batının şımarık çocuğudur. Tıpkı Güney Afrikada´ki beyaz ırkçı yönetim gibi.
Hatırlarsınız 1966-1967 Arap İsrail savaşında Arap toprakları İsrail tarafından işgal edildi. Bu konuyla ilgili güvenlik konseyi İsrail´in işgal ettiği toprakları terketmesi için karar aldı. Ama İsrail yönetimi bu kararı ayaklar altına aldı. Neden, Birleşmiş Milletler sömürgeciliğe karşı kurulmuş bir kurum. Bu baskıcı yönetimin kararlarına seyirci kalıyor? Ayrıca Filistin´de yerleşik halkın evleri işyerleri İsrail askenleri tarafından buldozerlerle yıkıldı. Bu insanlık dışı zulüme karşı Batı dünyası neden sessiz?
O.F: Abu Ammar, İsrailliler Yahudi´dir. Tüm yahudiler kendilerini İsraille özdeşleştirebilirler. Bu kaçınılmaz bir şeydir. Ve İsrailliler, Yahudilerin bir kez daha dünyada bir yerden başka bir yere sürüklenerek toplama kamplarında sonlanmasını istemezler.
Y. A: O halde bizim dünyada orada burada sürünmemizi mi istiyorsunuz?
O.F: Hayır. Hiç kimsenin sürünmesini istemiyoruz. Sizin içinde..
Y. A: Şimdi bizim yaptığımız şey sürünmek, yerleşik halkımızın zulmüne seyirci kalmak. Söyler misin Sayın Fallaci bu acımasız katliama neden özgürlükçü dünya seyirci kalıyor?
Yahudilere bir yurt vermek istiyorsanız kendi yerinizi verin. Avrupa´da, Amerika´da pek çok toprağınız var. Bizim yurdumuzu onlara vermenizi hayal etmeyin. Bizim soyumuz, bu topraklar üzerinde doğdu. Yüzyıllar boyu burada yaşadık. Sizin borçlarınızı ödemek için biz yurdumuzdan vazgeçemeyiz. İnsancıl açıdan bile bir yanılgıya düşüyorsunuz. Bu denli uygar, bu denli ilerlemiş hatta başka bir kıtadan gelmiş avrupalılar bizi nedense anlamak istemiyorlar. Bize geçmişte haçlı ordularınızı gönderdiniz. Filistin burnumuzun dibinde bir ülkedir. Amazonya değil. Bir gün vicdanlarınızın uyanacağına inanıyoruz. O güne kadar birbirimizi görmesek iyi olur.

****
İndira Gandhi; Hindistan İngiliz İmparatorluğuna karşı mücadele veren Mahatma Gandi´nin yakın arkadaşı ikinci adam Pendit Nehru´nun kızı. Gandi ve Nehru İngilizler tarafından hapishane yıllarında doğan Nehru´nun kızına babası lider Gandi´nin adını koydu.
Gandi baba Nehru´nun sömürgeci İngilizlere karşı olan mücadelede İndira Gandhi, dönemin tanığıydı çünkü çocuk yıllarında olaylar yaşadı.
Babası Nehru´nun ölümü sonrası uzun yıllar başbakanlık yaptı. Politik olarak birikimli bir kişiydi. Ne yazık ki bir suikast sonucu yaşamını kaybetti.
Fallaci: Sayın İndira Gandhi, siz bize göre çok şanslı bir kişiliğiniz var. Neden?
Siz çok büyük bir politik yapının içinden geçiyorsunuz?
Babanız büyük ingiliz İmparatorluğuna başkaldıran Mahatma Gandhi´nin yakın dostuydu. Onun ötesinde bağımsızlık mücadelesini birlikte yaptılar. Siz o kavganın tanığısınız. Geçmişe pek gitmek istemiyorum. Söyler misiniz, babanızın başbakan olduğu yıllarda bağlantısızlar ülkeleri ne anlama geliyor?
İndira Gandhi: Geçmişte Hindistan batıya bağımlı olduğu için üçüncü dünya hareketine katıldık. Ben babamın dış politikasının aynen devam ettiriyorum. Hindistan hiç bir askeri bloğa ait olmamak ve herhangi bir ülkenin etkisinde kalmamak için bağımsız mücadelesini verdiğimi hareketin felsefesini sürdürüyoruz.
Fallaci: Ama Bayan Gandhi, Hint Sovyet anlaşmasını imzaladınız.
İndira Gandhi:Bizim Sovyetlerle yaptığımız anlaşma politik anlayışımızda bir değişiklik olmayacaktır. Şu anda yakın tarihte savaştığımız İngilizlerle dostuz. Okullarımızın bir çok yerinde İngilizce eğitim devam etmekte.
Özellikle babam Nehru geçmiş yıllarda ABD başkanı Eisenhower´in davetlisi olarak Amerika´ya gitti. Babam, havaalanınıda başkan tarafından karşılanıp, başkanın özel çiftliği olan Kamptahüt´de misafir edildi.
Fallaci: Sayın Başkan, sizin ülkede yapmak istediğiniz toprak reformu çok tartışma konusu oldu. Bunun sonucunda, Hindistan zengin toprak sahibi mihraceleri kaşınıza altınız. Sonuçta toprak reformu yasası reddedildi.
İndira Gandhi: Toprak reformu, bizim için çok önemliydi. Yoksul köylülerimiz, bu reforma umut bağlamıştı.
Maalesef, Parti olarak yanlış yaptık. Şöyle ki; Babam Nehlu, Başbakan olduğu günlerde bana İndira, bak kızım, bizim kanımızda politika var. Sende bir gün yönetime gelirsen halktan yana reform yapmak istediğin zaman programdan yana kadrolaş demişti. Biz bunu yapmadık.
Fallaci: Babanızla beraber yaşadınız, Efsane lider Gandhi´nin bir anısını anlatır mısınız?
İndira Gandhi: Bir gün mücadele günlerinde, sokakta ki çatışmada bir asker ölmüştü. Buna büyük önder Gandhi, çok üzülüp açlık grevine gitti. Grev çok uzun sürdü. Babam yakınları Gandhi´nin açlık grevine son vermesi için çok uğraştılar. Ona yalvardılar. Sonuçta ölen askerin ailesi Gandhi´ye getirildi. Aile Gandhi´nin elini öperek, ne olursun Mahatma, sana bir şey olursa hepimiz ölürüz diye yalvardı. Ona şiddet olmayacak diye Gandhi´ye söz verdiler. Dava adamı böylece ikna edildi.
Fallaci: Bayan Gandhi, Mahatma Gandi ölümünden sonra onunla ilgili pek çok şey söylendi.
İndira Gandhi: Gerçek şu ki sayın Fallaci, Mahatma çok zeki bir insandı. Ön sezileri vardı. Bir gün babamla sohpet ederken, babam çok sıkıntılıydı. Gandhi babama, ´Bak Nehru, umutsuz olma. Türkler nasıl kazandıysa bizde İngilizleri yeneceğiz.´
Gerçek şu ki Hint halkı dahil hepimiz onun kadar iyimser değildik. Sonuçta Gandhi haklı çıktı.
Fallaci´nin kitabından aktarmalar yaptık. İleride diğer önderleri anlatmaya devam edeceğiz. Fallaci yazar olarak çağına karşı görevini yapmıştır. Bizler bu ölümsüz yazarı selamlıyoruz.