Sadullah ÇAĞLAR


TARİHLE DOLU BİR ÜLKE MISIR

Sadullah ÇAĞLAR


TARİHLE DOLU BİR ÜLKE MISIR

 

İnsanlığın var oluşundan günümüze kadar çekim merkezi olan ülkeler var. Geçmiş tarihe baktığımız zaman eski Mısır sürekli büyük devletlerin hedefinde olmuştur. 

Makedonya Kralı Büyük İskender Mısır ve Mezopotomya seferine çıkarken hocası Aristo; Alexander batı sana yetmiyor mu, doğuya gitmek nerden aklına geldi ? İskender; Hocam Firavunlar ve Pers İmparatorluğunu merak ediyorum, bu coğrafyanın insanları bizi aşmış bu gelişmeyi nasıl başardıklarını yakından görmek istiyorum. 

Araştırmacılar Napolyon Bonapart’ın Mısır seferi sırasında piramitlerin olduğu bölgeye geldiğinde askerlerine; Bu tarihi anı unutmayın, şu anda üstümüze kırk yüz yılın gölgesi vuruyor.

Napolyon Mısır’a otuz bin kişilik ordusuyla geldiğinde beraberinde arkeologlar ve tarih uzmanları da vardı. Krallar mezarlığında pek çok eserler keşfettiler. Süreç içinde Napolyon, Osmanlı İle yaptığı savaşı kaybetti ve buldukları tüm tarihi eserleri Fransa’ya taşıdı ve Paris’teki Louvre müzesi Kahire müzesinden daha görkemli. 

Büyük İskender ilk olarak Mezopotamya bölgesine geldiğinde eski ismi  Ninova olan Musul şehrindeki kütüphanenin zenginliğini görünce şaşkına döner. Yanındakilere; Bizim kitaplığımız bu kütüphanenin yanında sönük kalır.

Yanında getirdiği felsefecilere; Bizden sonra buraya bırakacağımız kütüphane şimdikini mutlaka aşmalı. 

Bilim Sanat dergisinin 1985 Mart sayısında yazar Mümtaz İdil yazısında: ‘’M.Ö.333 yılında kazandığı savaşlardan ötürü adı Büyük İskender olarak tarihe geçen kişinin büyük işlerinden zaman bulup ta kelimenin tam anlamıyla küçük işler de yapabileceğine tanık oluyoruz. 

Perslerle yaptığı savaş sonucunda sinirleri iyice bozulan karşı konulamaz bir öç alma duygusuna kapılan ünlü komutan bilime ve sanata olan saygısına karşın o döneme ait en zengin Persopolis kitaplığı yaktırır. 

Kazandığı tüm savaşlar bile onun bu yaptığı çirkinliği örtmeye yetmeyeceğini bilecek kadar akıllı bir komutan üstelik bilim insanlarını yanın da taşıyor. 

Bundan başka İskender deri üzerine altın harflerle yazılı 2 milyon harflik İran destanlarını yaktırarak Persleri tarihsiz bir ulus haline getirmeyi düşünmüş olsa gerekir. Çünkü böylelikle Perslere ait kültür mirasını ortadan kaldırmış olacaktır. 

Öte yandan kaynakların yazdığına göre İran destanları yakılan kitaplığın yalnız küçük bir parçasıdır. Oysa İskender gibi bilime ve sanata değer veren komutandan beklenen en azından kitaplığın bir bölümünün İskenderiye kitaplığına taşınması olmalıydı. 

Her büyük komutan gibi İskender’de tüm dünyayı ele geçirse bile ulusların geçmişini hiçbir zaman ele geçiremeyeceğini biliyordu. Ama aynı zamanda kültür mirasını yok etmenin ulusların gelişim sürecinde kesintilere yol açacağını biliyordu. 

Eğer İskender Persopolis kitaplığını yaktırmamış olsaydı her halde İran destanlarında tarihe altın harflerle kazınırdı’’.

Sokrat ne demişti; Bildiğim bir şey var, oda hiçbir şey bilmediğim. İnsan okudukça eksik olduğunu anlıyor. İskender’in başarısı sadece savaşçı ya da fetihçi olmasından değil batı kültürünü de Mısır ve Mezopotomya’ya taşımıştır. 

İskender İran’ı işgal ettiği günlerde Persli bir kadına aşık olur. Ve askerlerine de Persli kadınlarla evlilik yapmalarını tavsiye eder. Böylece gelecek neslin çok akıllı olacağını söyler. 

Genelde hiçbir işgalci katliam yaparak girdiği ülke değerlerine saygılı olmaz. Tolstoy’un Harp ve Sulh romanında Çarlık döneminde Rus aydınları Napolyon’un Moskova işgalini coşkuyla karşılarlar. Nedeni ise Rus burjuvazisinin Napolyon’un 1789 Fransız yenilikçi hareketini Rusya’ya taşıyacağına inanmasıdır.   

İskender’in büyüklüğüne karşın Pers kitaplığını yaktırması çok ilginç, üstelik Helen kültürü ile donatımlı ve siyaset bilimcisi ve hocaların hocası Aristo’nun yetiştirdiği bir komutan .

İskender Mısır’a geldiği zaman burada zengin tarihi anıtlarla dolu antik bir medeniyet ve kültürle donanmış uygar bir toplum bulur. Ve burada içinde modern bir kütüphanenin de olduğu büyük bir feneri olan sahili de kapsayan İskenderiye şehrini kurar. 

Kütüphaneyi inşa ettireceği zaman içinde üniversite öğrencilerinin de ders alabileceği büyük bir kompleks yapılmasını ister. Bunun için Roma’dan mimarlar getirtir. Ayrıca kütüphane kompleksinde eğitim verilmesi için Mısırlı bilimcilerden yararlanır ve Atina’dan da eğitimcileri İskenderiye’ye getirtir. 

Milattan çok önce kitaplık üniversiteye dönüşecek ve derslerinde uzayın sırrı tartışılacaktı. İskender Piramitlerden çok etkilenir. Özellikle Ramses dönemini inceler ve onun çok yönlü bir kişiliği olduğunu, edebiyatla ilgili olduğunu fark eder.

Işığın oğlu II.Ramses döneminde eski Mısır altın çağını yaşadı. Kadınlar erkeklerle eşit haklara sahipti. Sokakta kadınlar makyajsız dolaşmazdı. Sokak başlarında ressamlar resim yaparlardı. 

Eski Mısır tıpta çok ileri idi. Atina’dan hastalar Mısır’a getirilip tedavi ettirilirdi. Bir akşam üzeri Ramses Nil kıyısında Kraliçe Nefertari ile sohbet ederken; Biliyor musun bazen elimde olmayarak üzülüyorum, bizden sonra bu uygarlık yok olacak. 

Ramses’in sezgileri onu haklı çıkardı. Mumyası Kahire müzesinde olan Ramses arkasında büyük bir medeniyet bıraktı.

İskender ise İskenderiye’ye büyük bir kütüphane yaptıktan sonra Hindistan seferine çıktı. 

Geçmiş dönemde büyük uygarlıklar yaratan Pers İmparatorluğu ve Antik Mısır medeniyetlerini kuran halklar 2020 yılında ne durumda? İran, Mısır ya da Bağdat, Basra’da büyük medeniyetler kuran halklar şimdi uygarlıktan uzak ve yoksulluk içinde yaşıyorlar.