Sadullah ÇAĞLAR


TARİHTE YAŞANMIŞ BÜYÜK AŞKLAR

Sadullah ÇAĞLAR


Sevmek ya da sevilmek tabiat kanunu olup, sevmişsen yaşamışsın demektir. Elbette sevdanın bedelleri var, önemli olan zoru göze almak yani Kerem gibi yanmaktır.

Büyük Alman düşünürü Goethe, aşkı şöyle dile getiriyor: ‘´Çok acı çekiyorum, böyle olmakla beraber aşkı seviyorum, başka bir arzum yok´´.

‘´Eğer ondan hoşlanmazsam ve bu aşk da olmazsa hayatta hiçbir şeyim olmayacak´´.

Bundan birkaç yıl evvel gazetelerde ilginç bir haber okumuştuk. Sevgilisi ile arası bozulan genç bir kız duvara kanı ile ayrılık mesajları yazıp umutsuz aşkını anlatırken, “Serdar tek seni sevdim, ne olur bitmesin bu aşk, yüreğim başkası ile olmanı kaldırmaz. Sen belki mutlu olursun, fakat bu benim için son demek. Benim için sensiz yaşamın bir manası yok. Kalbim bu acıya dayanamaz ve bu tabloyu her gün görmeye tahammülüm yok.´´

İhanete uğrayan sevda, bazen insanı yok olmaya götürür. Aslında her seven erkeğin kalbinde bir Leyla vardır. Ama sevmenin bedelinde Mecnun olmakta vardır ve Mecnun olmakta ayıp değil.

Tıpkı büyük şair Nazım´ın dizelerinde söylediği “Tahir ile Zühre olabilmek” şiirindeki gibi.

Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta,
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte

Örneğin çöle düşen Mecnun´a, ‘Leyla senin acı çekmene değecek kadar güzel değil´ diyenlere cevaben Mecnun; ´´Siz benim gönlümdeki Leyla´yı bilemezseniz´´ diyerek büyük aşkını anlatır.

Genelde sevmeyen insan yaşamıyor demektir. Elbette içinde sevme tutkusu olmayan kişi yaşayan bir ölüdür.

İngiltere Kralı VIII.Edward, Amerikalı dul bir kadına aşık olur. 1936 yılında ufukta II.Dünya Savaşı varken Kral´ın hanedan mensubu bir kadınla evlilik yapması beklenmektedir.

VIII.Edward´ın dul bir kadınla evlilik yapması ailesini zora sokar. Bir gün ana kraliçe oğluna; “Edward, senin Madam Simpson ile birlikteliğin bizi üzüyor. Halk da bu durumdan rahatsız” der.

´Bak anne ben Madam Simpson için Krallığı kardeşime devretmeye hazırım.´´
‘Oğlum, kardeşim kekeme, konuşma özürlü, ayrıca ufukta dünya savaşı var, Almanya tüm Avrupa´yı tehdit ediyor. Böyle zamanda halkın gözü senin üzerinde. Sen zor bir dönemde kendini değil halkı düşünmen lazım.´

‘Anne söylediklerin önemli ama, sevdiğim kadın yanımda olmazsa Krallık görevimi yerine getirmekte zorlanırım. Siz her şeye rağmen Kral olması için kardeşimi hazırlayın.´

Kral, tüm ısrarlara rağmen radyoda bir veda konuşması yaparak tahtı kardeşine bırakır. Genelde tercihe zorlanan Kral aşkını seçer.

Bazı bilim insanları mutlu aşk var mı diye sorar, bize göre vardır. Yıllar yılı Madam Simpson ve soylu VIII.Edward mutlu bir yaşam sürdüler. 1972 yılında ölen Edward sonrası Madam Simpson sevdiği adam için yapılan belgeselde şöyle der; “Edward ile hayatımın en güzel yıllarını yaşadım. Onunla ikimiz sanki tek kişi olmuştuk. Şimdi onun yokluğuna nasıl dayanacağımı bilemiyorum.”

Geçmiş yıllarda aşk üzerine söylenmiş güzel sözler vardır ve o sözler insanın duygularını yansıttığı için, bu gün hala güncelliğini korumakta.

Aşk olunca gönüller birleşir, şimşekler çakar, hastalar şifa bulur ve insanın ömrü uzar. Aşksız insan hiçbir şeyi sevmez. Aşkın zorluklarına katlanamayacak olanlar aşık olmasınlar, sonunda baş ağrısı var diyenler şarabı hiç içmesinler.
Yunus Emre ne güzel söylemiş; Ne varlığa sevinirim, Ne yokluğa yerinirim, Aşkın ile avunurum, Bana seni gerek seni.

Tarihin derinliklerinden gelen unutulmaz mektuplar vardır. Gala´ya Mektuplar kitabında Paul Eluard; sevdiği kadına seslenirken, ‘Dünya güzelim, sevdiğim, özlüyorum seni. Sensiz her şey bom boş, bedenini, gözlerini tüm varlığını özlüyorum. Sen benim için her şeyden önemlisin. Senle beraberken zamanın durmasını isterdim. Gözlerinin siyahlığı hiç aklımdan çıkmıyor. Acaba bana olan sevgin devam ediyor mu? Seni hep yanımda görmek istiyorum, sensiz benim bir anlamım yok, beni anlıyor musun? 27 Mayıs 1927.´

Bazen Tolstoy´un kitaplarını yeniden okuduğum zaman eşi Kontes Sofia aklıma gelir. Onun karısına olan bağlığı son derece ilginç! Yazar Kontes´in aşırı sevgi ve ilgisinden evden kaçacak kadar bunalır.

Tolstoy son yıllarında evini terk eder ve bir tren garına sığınır. Eşi Kontes Sofia bu nedenle intihar girişiminde bulunur.

Genelde sevginin diğer yüzü kıskançlıktır. Shakespeare´nin Otello isimli eseri kıskançlık konusuna geniş yer verir. Kıskançlık insanı felakete götürebilir.

Bazen tarihte efsane olarak yaşanan Filistin´in Gazze bölgesinde ölümsüz aşk Samson ve Dalila olayını hatırlarım. Mabetteki törende Samson son anlarını yaşarken eski nişanlısı Meryem krala onu affetmesi için yalvarır: Yüce Kralım, bırakın onu köyüne götüreyim. Gözleri görmüyor onu bağışlayın.

Kral, “Onu serbest bırakmak beni aşar, Dalila´ya sor´´ şeklinde konuşur. Dalila; “Samson´un başka bir kadınla yaşadığını duymaktansa, ölsün daha iyi´´.
Başta dediğimiz gibi ölümsüz aşkları büyük insanlar yaşamıştır.