Sadullah ÇAĞLAR


TÜRK BASININDA HÜRRİYET GAZETESİ

Dünya genelinde basın, medya halkın bilgilenme kaynağı yani gözü kulağıdır.


Öyle zamanlar olur ki, bir haber ülkenin gündemini değiştirir ve iktidarları sarsar. Hatırlarız, Amerika Birleşik Devletleri´nde yıllar önce Watergate skandalı yaşandı.

ABD Başkanı Nixon´ın Demokrat Parti merkezini gizlice dinletmesi, dünya genelinde tartışma konusu oldu.
Sonuç yerleşik kurumların harekete geçmesi sonucu ABD Başkanı Nixon, istifa etmek zorunda kaldı.
Basın, toplumun aydınlatılmasında öncüdür. Batı demokrasilerinde basın özgürlüğü yüz yıldan fazla zamandır sorun olmaktan çıkmıştır. Gelişmiş ülkelerde basın ve özgürlükler kurumsallaşmıştır. İktidarları denetleyen demokratik uygulamalar sadece seçim sandığıyla sınırlı değiller.
Gündemde şuan Hürriyet Gazetesi´nin satılması ve sahip değiştirmesi tartışılıyor. Hürriyet Gazetesi´nin geçmiş kuruluş tarihine baktığımız zaman ilginç bir görüntü var. Hürriyet Gazetesi´nin yayına başlama tarihi olan 1 Mayıs 1948 tarihi aynı zamanda soğuk savaşın başlangıç yılıdır.
Savaş sonrası Batı dünyası öyle bir hava estirdi ki, sanki İkinci Dünya Savaşı´nda savaşı ABD tek başına kazanmış, 22 milyon ölü veren Sovyetler yokmuş gibi. Sosyalist dünyaya soğuk savaş açmak ve hayali düşman yaratmak için medya kanalıyla düğmeye basılmıştı.
Hürriyet Gazetesi, soğuk savaş yıllarında, Atlantik Paktı için kamuoyu oluşturuyordu. Hürriyet Gazetesi´nin sahibi tecrübeli bir yayıncı olup, Cumhuriyet tarihinin en donanımlı ve içerikli mecmuası olan Yedigün´ü çıkarmaktaydı.
Yedigün mecmuası son derece donanımlı olup, Batı´daki yayınlar kadar kaliteli idi. Atatürk´ün ölümünden sonra çıkarılan özel bir katalog vardı, hala böylesi kaliteli bir çalışma yok. Bu gazetelerin sahibi Sedat Simavi´dir. Aslen yanılmıyorsam Selaniklidir. Tıpkı İpekçi ailesi gibi…
Hürriyet Gazetesi kısmen kent kültürü taşıyan, genelde hep iktidar yanlısı bir yayın politikası izlemiştir. Gazetenin yayın hayatına başladığı günlerde Cumhurbaşkanı İnönü, gazetenin çıkışıyla ilgili bir köşe yazısı da yazmıştır. Bu arada Hürriyet Gazetesi ülkenin hiç gündeminde olmayan bir konuyu gündeme getirdi: Kıbrıs. Kıbrıs, hiç tartışılmayan bir olay. Neden hiç gündemde olmayan bir konu, halkın önüne getirildi?
Yıl 1949. CHP´nin, İsmet İnönü´nün son iktidar süreci. Hürriyet Gazetesi´nin önemli bir yazarı Hikmet Bil, Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak´a bir soru yöneltir: “Sayın Bakan, Kıbrıs konusunda ne düşünüyorsunuz?”
Bakan: Hikmet Bey, Kıbrıs bizim sorunumuz değil, milli misakın sınırları dışında kalmıştır.
İkinci Dünya Savaşı´nda Tahran Konferansında, üç büyükler, ABD Başkanı Rosvelt, Sovyet Lideri Stalin ve İngiliz Başbakanı Çörçil, Türkiye´nin kendi yanlarında savaşa girmesi karşılığında, 12 Adaların Türkiye´ye verilmesi için karar alır.
Türkiye ise biz sınır komşularımızla sorun yaşamak istemiyoruz diyerek bu öneriyi reddeder. Hürriyet Gazetesi 1950 seçimlerinde Halide Edip´in Demokrat Parti´yi desteklediğini, onun resmini koyarak haber yaptı.
Ve de Demokrat Parti´nin iktidar sürecine doğru kamuoyu oluşumunda önemli görevler yaptı. Magazin görüntüsü içinde sürekli soğuk savaşa hizmet etti. Ve on yıllarca Türkiye halkı hep Kıbrıs´la meşgul oldu.
Bir tarafta yeşil gözlü mahzun Süreyya… bu dönemde parlayan Oscarlı yıldız Grace Kelly…
Başbakan Menderes´in Onassis´in yatında opera sanatçısı Maria Callas´ı ziyareti…
Ve Hürriyet bunu manşetten verdi.
1961 sonrası ise hiç tartışılmayan Adalet Partisi başkan adayı Süleyman Demirel, büyük boy resmi altında Türkiye Barajlar Kralı haberiyle popülerleştirildi.
Yine aynı dönemde ABD Başkanı Johnson ile Süleyman Demirel´in resmi Hürriyet Gazetesinde yer aldı ve Süleyman Demirel ile Türkiye-ABD dostluğunun daha iyiye gideceği haberi yapıldı.
Günümüze kadar Hürriyet Gazetesi, 2018 özgür basının sesi olmadı.
Geçmiş yıllarda basın, yazarların kalemiyle saygın haber yapar, düşünce üreterek halkın ilgisini çekerdi. Örneğin 89 yaşındaki yazar Hüseyin Cahit Yalçın, Ulus Gazetesinde, 1954 yılında şöyle yazar; Başbakan Adnan Menderes´in ‘Kendime sabık başbakan dedirmeyeceğim´ sözü üzerine, Sayın Başbakan Adnan Bey, Hukuk devletinde Başbakan seçimle gelir, seçimle gider.
Eğer bir yönetici halkın oyuna saygı göstermezse, o zaman rejimin adını yeniden koymak gerekir. Genel olarak 12 Mart ve 12 Eylül süreci sonrası tekelci sermayeyi arkasına alan basından, özgür yayın beklemek saflıktır.
Doğan Medya Grubunun, Demirören Grubuna satılması doğaldır. Bir zamanlar Milliyet Gazetesi, aydınların en çok okuduğu gazeteydi. Bilhassa Abdi İpekçi´nin olduğu dönemde. Basın kuruluşu, düşünce ürettiği zaman halkın sesi olur.
Hürriyet Gazetesi ne yazık ki mevcut konumuyla, insanlığın en büyük ideali olan ‘Hürriyet´ ismini hak etmedi. Umudumuz olan özgür ‘Hürriyet´, bir gün gerçek özgürlükçü olarak yeniden doğacaktır.