Akın BODUR


'Üç büyükler'

Akın Bodur


Sporu, özellikle futbolu takip edenler bilir, ´üç büyükleri´. Futbolun en üst liginde oynayan takımlardan Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe, futbolda ´üç büyükler´ olarak adlandırılır. Bu sadece futbolda yaşanmadı, bu külüplerin mücadele ettiği farklı branşlardaki spor alanında da gerçekleşti. Ligde şampiyonluk kupaları yıllarca bu takımlar arasında paylaşıldı. Ta ki, Trabzonspor ligde şampiyon olana kadar. Ve o zaman ´dört büyükler´ die adlandıranlar da oldu. Voleybolda Vakıfbank, basketbolda Efes örnekleri de üç büyükleri aşıp geçti.

Şampiyonluk kupalarını müzelerine defalarca götüren ´üç büyükler´, transferleri, sergiledikleri oyunları ve mücadeleleriyle hak ettiler de. Ancak her zaman yeni Trabzonlar çıkabiliyor. Bakın, Başakşehir örneği karşımızda duruyor. Üç büyüklerin onca para harcayıp yaptığı transferlere rağmen, haftalardın ligin zirvesinde.
Hatay´da da bunun farklı bir örneği çıktı; Hatayspor. Hatayspor, süper ligin lideri Başakşehir´i Ziraat Türkiye Kupasında eledi, üç büyüklerden Galatasaray´ı iki ol farkıyla yendi ancak averajla kupadan elendi. Basketbolda da Hatay takımı hem ülke ligini hem de Avrupa ligini zorladı, buna devam da ediyor.
Siyasette de durum böyle.
ÖDP, geçtiğimiz seçimlerde Samandağ´da belediye başkanlığın kazandı, TKP´de Tunceli´de.
Bu durum da gösteriyor ki, aslında üç büyükler sadece kafalarda.
İnsanlar sandıklar kurulmadan, seçmenler oylarını atmadan bazı partilere kafalarında seçimi kazandırıyor, bazılarını da seçimden eliyor.
İskenderun´da belediye başkanlığına katılan sekiz parti bulunuyor. Birilerine sorduğunuzda kentin seçimlerine ilişkin olarak da kurulan ´ittifak´lardan kaynaklı, sanki ´üç büyükler´i oluşturmuşlar, Hatayspor örneği yanlarında dururken.
Üç büyükler her zaman vardır, var olacaktır ama yeni isimlerin de şampiyonluklar yaşayacağı unutulmamalıdır. Buradaki tek ayrıntı, kime ne diye oy verileceğidir. Kente hizmet edecek, kenti kültürünü koruyacak, eşit mesafede durabilip hizmet verecek, belediye kaynaklarını halk adına koryacak adaya mı verilecek oylar; yoksa ´kötünün iyisi´ni seçelim yaklaşımıyla mı?
Her zaman her yerde üç büyükleri aşıp, şampuyonluğu kazanabilecek dürüst ve eşitlikçi adaylar var gibi.
Peki biz neyi arıyor ve seçiyoruz?
Siz ne dersiniz?