Meral Tabakoğlu TOKSOY


ÜLKEM

Meral Tabakoğlu TOKSOY


Son yıllarda artarak devam eden hayat pahalılığı hepimizin ortak sorunu. Küçük bir azınlığın dışında, toplumun her kesiminden, her meslekten insanın alım gücü gün geçtikçe azalıyor. Temel gıda maddelerine ulaşmak neredeyse imkânsız halde. İktidar, itibardan ödün vermez iken, çalışan işçilerin % 57’si asgari ücrete talim ediyor. Son yirmi yılın en çok kaybedeni ise, asgari ücretin altına düşen 15 milyon emekli.
2023 verilerine göre, Türkiye’de en zengin yüzde 5’in servetinin, kalan yüzde 95’in toplamından fazla olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuş. Bu gelir dağılımındaki adaletsizlik akıl alır düzeyde değil geçekten de.
Emeklilik ikramiyesi ile ev alma hayalleri, söz konusu bile değil artık.
Bir süre önce, eczacı ile hanımla sohbetimizde; “Annemi sürekli uyarıyorum. Kendine dikkat etmesi ve hastalanmaması için” diyordu. “Hele, Hatay’da hiç hastalanmayın!” diye uyarmasının nedeni;
Hastanelerden randevu almak veya ameliyat olmak için aylarca sıra beklenmesi, boş yatak bulunmaması, aynı hastanede özel muayeneye gittiğinde (Şans bu ya (!)) yatak sorununun ortadan kalkması, uyarma nedeninin birkaçıydı…
Aldığımız her reçetede (Fark çıktı diye) çoğumuzun, anlamadan ödediği paralar…
Ülkemde, kredi çekip ameliyat olanlar ve bunlardan muaf tutulan mülteciler… 
Tarım ve hayvancılığın içine düşürüldüğü durum, ülkenin geleceğinin şekillenme/mesine yol açarken, bölgemizde, narenciye dalında çürürken, deprem bölgelerinin ve depremzedelerin (bir yıl geçtiği halde) hali ortadayken;
Ve bu manzaranın karşısına geçip, “Çağ atladık! Uzaya gideceğiz!” daha da ötesi uzaydaki madenleri ekonomiye kazandırmaktan bahseden, garip bir yönetim anlayışı ve garip bir seçmenle karşı karşıyayız…
Gücü elde tutmayı hayat memat meselesi haline getirdiklerinden, bu yolda yapılan her şey “Mübah(!)” Sayılır oldu. 14 Mayıs 2023 seçimlerinde, cumhuru temsil eden kişinin, montaj video kullanması ve bunun açığa çıkması başlı başına “skandal!” değil miydi?
Demokratik bir ülkede, suç işleyen kim olursa olsun yargı önünde hesap vermelidir ki adalete olan inanç sarsılmasın. 
Bir değirmencinin, kralın karşısında cesaretle; “Berlin’de hakimler var!” diyebilmesi, yasaların önünde herkesin eşit olduğu ve adalete olan sarsılmaz inancındandı.
Fakirlerin, şükredenlerin, herkesten önce cennete gideceğini söyleyerek, kendileri şatafat içinde, deveyi hamutuyla götürenler, bu devranın ne kadar süreceğini düşünüyor bekleyip göreceğiz.
Geçenlerde okuduğum bir köşe yazısında, iktidarın, vatandaşına sarf ettiği hakaret sözleri listelenmişti. Burada onları tekrar edecek değilim, hepimiz biliyoruz zaten. Gerçek olan şu ki, ülkemiz tarihinde nezaket dilini unutup, kendi seçmeni olmayanları aşağılayan, hor gören, ayrıştıran, böyle bir yönetim anlayışı görülmemiştir…
Genç işsizlerin çığ gibi büyümesi, işi olanların emeğinin karşılığını alamaması, gençlerimizi başka ülkelerde daha iyi bir yaşam arayışına sürüklüyor. 
Mesleğini eline almış, konusunda uzmanlaşmış, Doktorlarımız, hemşirelerimiz, bilim insanlarımız ve daha niceleri kendi ülkesinden adeta kaçıyor. 
Bu duruma sebep olan kişi, geleceğimiz olan gençlerimize “giderlerse gitsinler!” dedikten sonra gidişler katlanarak devam ediyor. Ne idüğü belli olmayan yabancıları, adeta bağrına basanlar evlatlarımıza “Üvey!” muamelesi yapmaya devam ediyor.
Bizler dedelerimizi, ninelerimizi minnetle, saygıyla anıyoruz. Savaşarak, direnerek, yokluklara katlanarak bir vatan bıraktıkları için. Bizim torunlarımızın, bizleri aynı şekilde anmaları pek de olası görünmüyor. En azından şimdilik. Onlara bıraktıklarımız malûm; 
Dışa bağımlı bırakılmış, kendini doyuramayan bir ülke… 
Mültecilerle doldurulup, yolgeçen hanına döndürülmüş, tarihinde yaşanmamış kadın cinayetlerinin yaşandığı, eğitimin kalitesinin düşürüldüğü, cemaatlerin “STK” olarak adlandırıldığı, her türlü yolsuzluğun normalleştirilmeye çalışıldığı, bir ülke…
İnsan doğacağı coğrafyayı seçemiyor ama doğduğumuz coğrafyayı yönetecekleri seçebiliyoruz. Seçimlerimizi zaman zaman yanlış da yapabiliriz. Yanlışlardan ders çıkararak doğruyu bulabilme ümidi içindeyim.
Bu ülkede, her yurttaşın refah içinde yaşama hakkı var. Ve bu halâ mümkün…