Halit KATKAT


Ülkenin suları Katar´a yeraltı madenleri Kanada´ya

Halit KATKAT


Geçenlerde Katar Şeyhi apar topar Türkiye´ye geldi ve akabinde birtakım anlaşmalar imzalandı. Bunlardan kamuoyuna yansıyan ve kamuoyunu en çok meşgul eden borsanın yüzde onunun Katarlılara satıldığı oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün açıklamasından Katarla 10 kadar anlaşma imzalandığını ve daha da imzalanacağını öğreniyoruz.

Merkez Bankası yedek akçelerinin tüketilip 40 milyar dolar da borca girmesi ekonominin başındaki tek yetkiliyi endişelendirmiş olmalı ki, önce Merkez Bankası Başkanını, ardından da Hazinenin başındaki bakanı damadı olmasına karşın gözünün yaşına bakmadan değiştirdi.

Hazinenin boşalması ekonominin başındaki yetkili ya da yetkilileri telaşa düşürmüş ve dış borç arayışına girmişlerdir. Kredi bulabilmek için önce AB, ABD, Rusya gibi emperyalist ülkelere yanaşılmış ve onlardan gerekli desteği alamamış olacaklar ki, sonunda petrol zengini Katar´la anlaşma imzaladılar. Daha önce tank palet fabrikasının Katar´a satılması ve ardından gelen bu anlaşmayı eleştiren muhalefete yandaş medya ve siyaset esnafı, bu ülkenin birikimlerinin kapalı kapılar arkasında haraç mezat satışa çıkarılmasını “Amerikan sermayesi gelse itiraz etmezsiniz” şeklinde savunmaya çalışmışlardır. Bunu yazıp söylerken başlıca zenginliği dünyanın üçüncü büyük doğalgaz rezervi ve zengin petrol yatakları üzerinde kurulmuş olan Katar´ın yönetiminin, ekonomisinin ve güvenliğinin ABD-İngiliz ortaklığında olduğunu görmezden geliyorlar.

Bu anlaşmanın en önemli maddelerinden biri Su Anlaşmasıdır. Bu anlaşma Türkiye´nin bütün su kaynaklarının ve sulanabilir topraklarının Katar´la birlikte yönetilmesinin önünü açıyor. Anlaşma da özetle şöyle diyor; Her iki ülkede su kaynaklarını geliştirmek için en son teknolojilerin uygulanması,

Şebekelerde su kaçak ve kaybının tespit edilmesi ve su kullanımı koruma programının iyileştirilmesi konularında ortak projeler yürütülmesi,
Su kaynaklarının yönetilmesi ve su kaynaklarının gıda güvenliği ile ilişkilerinin yönetilmesi,
Yeraltı su sisteminin, doğal ve yapay beslenmenin yönetilmesi…”
Buradan açıkça görüleceği üzere köylülerin HES´lere karşı verdiği mücadele daha da zorlu olacak. Katar´ın Arabistan vb Arap ülkelerine komşu olarak su bulunmayan çöl alanlarında olduğu düşünüldüğünde su kıtlığı çeken ülkemiz sularının nasıl kullanılacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok.

Tarihe baktığımızda insanlar yerleşimlerini su yolları üzerine yapmış, yine savaşların çoğu su yüzünden çıkmıştır. Ortadoğu coğrafyası da bundan bağımsız değildir.

Bugün ülkemizin yeraltı madenlerini Kanadalı şirket Kaz Dağları ve Artvin Ceratepe´de olduğu gibi çevreyi talan ederek işletirken köylülerin ve doğadaki canlıların susuzluğu pahasına kurulan HES´ler Katarlılar tarafından işleteceklerdir. Tıpkı ordusu olmayan Katar´a Türkiye´nin Tank Palet Fabrikasının teknolojisini yenilemek için verildiğinin iddiası gibi, “Musluktan akan ve susadığı zaman içilen bir madde” olması ötesinde su hakkında bir bilgisi olmayan Katarlılara Türkiye´nin su yönetiminin verilmesi insanların aklıyla alay etmekten başka ne anlama gelir?