Yıl 1989.
4 Mayıs sabahının bahar coşkusu, İsdemir işçilerinin grev coşkusuyla buluşmuştu.
Ilgıt ılgıt esen seher yeliyle Doğuş Kapısına, ‘Bu işyerinde grev var´ pankartını asmıştı on beş bin İsdemir işçisi.
Aradan 33 yıl geçti.
Bugünler geldiğinde hep o yıllara giderim.
Unutulmaması gereken bir mücadele olduğundandır.
Bir zamanlar nerdeyse Almanya işçilerinin yaşam standartlarına sahip olan İsdemir işçileri, 1980´li yıllara girildiğinde, ücretleri asgari ücret seviyesine düşmüştü. Bıçak kemiğe dayandığı için düne kadar birbiriyle siyasi kavgalı olan, çoğunluğu grev nedir diye bilmeyen, hatta karşı olan işçiler, bir olup, birlik olup, boz bulanık akan bir nehre yüzme bilmemelerine rağmen girmişlerdi. Yasaklı grevleri yok sayarak, kağıt üzerinde bırakılan grevleri yırtıp atarak, grev ertelemelerini tanımayarak, grevi kırmak için bin bir hileye başvuranların oyununa gelmeyerek, “grevle hak alınmaz verileni kabul edin” sözlerini dinlemeyerek; vardiya çıkışlarında servis araçlarına binmeyerek, verilen yemekleri yemeyerek, sakal bırakıp mitingler yaparak, toplantılar düzenleyerek, vizite eylemi yapar olmuşlar, bu tür eylemleriyle tüm kamuoyunun ve basının dikkatini çekmişlerdi.
Meşru kitle eylemleriyle başlayan , her zorluğa karşı mücadelelerinde gösterdikleri kararlılıkla, etraflarını kuşatan çemberi parçalayıp, uzun süren bir grev sürecinden geçerek, grev boyunca sendikasından beş kuruş bile almadan, kendi yağı ile kavrulup, birlik moral gücüyle istedikleri hakları elde edip, grevle hak alınacağını ispat etmişlerdi.
Birbirlerine güvenerek, sendikalarına sarılarak, ‘işçi sendika omuz omuza´ diyerek grevlerini sürdürdüler.
Memurdan, esnaftan, köylüden, belediyelerden ve tüm sivil toplum örgütlerinden, siyasi partilerden destek alarak kazandılar. Kazanımları emek dünyasının, işçi sınıfının kazanımı oldu.
İşçi birliğinin ve dayanışmasının ne olduğu gösterildi. Demokrasi kazandı.
İsdemir işçilerinin 4,5 aylık grevinin öyküsü Türkiye´de demokrasi, insan hakları, sendikal haklarda yaşanan yasaklı düzenin tipik bir aynasıdır. Yasaklı düzene işçinin karşısında, hak hukuk tanımayan siyasal iktidar uygulamaları eklendiğinde, MESS gibi alakasız bir kurumu, bir kamu kuruluşu olan Demir- Çelik sözleşmelerinde yetkili kılınması ile ortaya çıkan ağır tabloda bile işçiler birleşince, birlikte kararlıklarını sürdürdüklerinde eninde sonunda başarıya ulaşılmalarını sağlamıştır.
Türkiye sendikacılık tarihine, mücadele kararlılığı, eylem biçimlerinin zenginliği, bin bir türlü oyuna karşı uyanıklık, fedakarlık, birlik ve dayanışma örneği olarak geçecek İsdemir grevi başarıyla sona ermişti. Çoğunluğunun ilkokul diploması olan işçiler, 137 günde ortaokul, lise ve üniversiteyi bitirmişler, işçiliğin ne olduğunu, emek mücadelesiyle ancak bu çarpık sistemde sömürünün üstünden geleneceğini ispatlamışlardır.
İşçiler yüzme bilmemelerine rağmen taşkın boz bulanık akan nehre girip, zaman zaman boğulma tehlikesi atlatsalar da kıyıya kazasız belasız çıkmışlardı. Böylesi bir işçi kitlesinin başarıyla sonuçlandırdığı ve istediğini aldığı grev, günümüzde unutulur, önemsenmez gibi görülse de Türkiye işçi sınıfı tarihinde yerini alacak, uzun yıllar unutulmadan, değişik platformlarda incelenerek, tartışılacak ve örnek alınacaktır.