Sadullah ÇAĞLAR


Unutulmaz Radyo Günleri

Bitmez tükenmez yaratma tutkusu, insanı yeni hedeflere ya da arayışlara yöneltti. Geçmiş yıllardan 2017 sürecine baktığımız zaman, insanoğlu inanılmaz keşiflere adını koydu.


Bitmez tükenmez yaratma tutkusu, insanı yeni hedeflere ya da arayışlara yöneltti. Geçmiş yıllardan 2017 sürecine baktığımız zaman, insanoğlu inanılmaz keşiflere adını koydu. 

İnsanlığın en büyük zaferi elbette elektriğin keşfiydi. Dünyamızı aydınlatan ışığın geceyi gündüze dönüştürüp, iklimi değiştiren, karanlığı aşan bilim dünyası yeni buluşların, doğumların sinyallerini veriyordu.
Geleceğe yönelik yeni doğumların sancıları, dünya ülkelerinde zelzele yarattı.
Radyo ve gramafon ve taş plaklar, konuşan insan sesleri, dünya sınırlarını aşan ulaşım…
Çağının önünde giden şaşırtıcı teknik, Edison´un açtığı ufuklar, yeni keşifçileri ortaya çıkardı. Bilimciler yoluna devam ediyordu. Radyo ya da gramafon, dünya halklarını buluşturdu. Gelişmeden kısa bir süre sonra radyo, evlerin başköşesine yerleşti. Uygarlık dünyası, insan zekasıyla medeniyetin ışığıyla, daha da zenginleşmeye hızla koşuyordu.
Radyo ya da sesli gramafonlar, artık ulaşılmaz denen doğaya ulaşıyordu. Radyonun getirdiği yenilik, hızlı gelişme neticesinde, dünya genelinde politik ya da sanat dünyasının sınırları da ortadan kalkmıştı. Örneğin sevdiğiniz bir evrensel müziği evinizde dinliyordunuz. Gramafonu yanınızda taşıyarak kırsal kesimde bir sanatla buluşuyordunuz. Bize göre, aslında müzik tutkusu hiç bitmez.
İtalyan asıllı Marconi adında yeni yaratıcı çağa adını koydu. Evet, radyo tüm şehirleri kuşatmıştı. Yeni bilgi, kültür kaynağı; aydınlanmayı, elektrik gibi evlere getirmişti.
Nasıl unutabiliriz, Türkiye Radyoları´nın Tarihte Bir Yaprak programını yapan Feridun Fazıl Tülbetçi´nin Kahramanlar Geçiyor yayınını dinlerken çocuk olmamıza rağmen gözlerimiz nemlenirdi.
1940´larda, İkinci Dünya Savaşı´nın hızla geçtiği günlerde, İstanbul´un karartma gecelerinde Türkiye ne zaman bombalanacak ya da savaşa girecek diye halk endişe içindeyken… Cumhurbaşkanı İsmet İnönü radyodan halka seslenir: “Türkiye Savaşa girmeyecek. Biz barıştan yanayız. Sınırlarımız tehdit edilmedikçe savaşa kesin olarak katılmayacağız. Umut ediyoruz ki, bu savaş kısa zamanda sona erer, dünyamız barışta karar kılar.”
İstanbul´un umutsuz karanlık gecelerinde radyodaki Milli Şef´in sesinde korku duvarlarını aştı.
Radyo gazetesinin politik yorumcusu, günlük dünya haberleri, bilgilendirme yayını aydınları radyonun başına sanki bağlıyordu.
Yıllar önce bir kitapta okumuştum. Nazım Hikmet, 1943 yılının sonunda Bursa Cezaevi´nde İkinci Dünya Savaşı´nın son döneminde Aga marka radyosunda Doğu Cephesi´ndeki Stalingrat direnişini dinlerken sabaha karşı haykırır: Almanlar, Naziler savaşı kaybetti!
Hapishanede mahkumlar Nazım´ın haykırışına şaşırır, ‘bu adam delimi oldu´ diye, neden bağırıyordu!
Nazım Hikmet´in sabaha doğru çığlığı herkesi şaşırtmıştı. Ve Nazım, yakındaki mahkumlara haykırıp, “Arkadaşlar yarınki yemekler benden, baklavayı da beraber yiyeceğiz”. Ama oradaki masum insanlar onu anlamıyorlardı.
O süreçte radyolar Dünya Savaşı´nda insanlığın umudu olmuştu ve Türkiye´de unutulmaz radyo tiyatrolarının kurucusu Muhsin Ertuğrul´un kültür konuşmaları…
Şehir Tiyatroları oyuncularının klasik eserleri, piyesleri… örneğin Tolstoy´un Anna Karenina rolündeki Sahide Sonku´nun buğulu sesinden ihanet eden sevdiği adam için; “Ben hayatımı, çocuğumu, her şeyimi sevdiğim adam için verdim. Ama oysa bana ihanet etti. Çocuğumun hasretine artık dayanamayacağım.”
Ve ihanete uğrayan kadın, kendini trenin raylarına atarak kurtuluşu ölümde arar.
Bir dönem Beyoğlu´nun muhteşem Atlas ya da Saray sinemasının Klasik Türk Müziği´nin sesleri Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla´nın muhteşem konserleri radyodan naklen yayınlanırdı. Ayrıca yabancı müzik, caz saati, Frank Sinatra, trampet ustası Louis Armstrong…
Okyanusun ötesine ulaşıp elektriği bulan Edison´un, onun devamı olan radyoyu evimize getirerek dünya evrensel kültürlerle bizleri buluşturan İtalyan deha, bilimci Marconi´yi selamlıyoruz.