Sadullah ÇAĞLAR


Üstat Münir Nurettin Selçuk´un İskenderun konseri

Bir dönem İskenderun uluslararası büyük sanatçının uğrak merkeziydi.


Bir dönem İskenderun uluslararası büyük sanatçının uğrak merkeziydi. 1948´de Müzeyyen Senar´ın Kanatlı Sinemasında unutulmaz konseri olay olmuştu.
Sonra 1949´da Münir Nurettin Selçuk´un Halkevi konseri.1950´de Halide Pişkin´in İstanbul Şehir Tiyatrosunun lüks hayat opereti. 1954´te Zeki Müren´in bugünkü lise binasının karşısındaki yazlık İpek sinemasındaki konseri. İskenderun bir zamanlar eğlence gazinolarıyla Londra bar, Rita bar, Casablanca, Fransız mimarisi sinemalarıyla coşkulu bir şehirdi.
Fabrika düdükleri, vapur sesleri, trenlerin ayrılık çığlıkları, fayton arabalarının çıngırakları, deniz kenarındaki yazlık gazinolardan çalan Müzeyyen Senar´ın duygulu sesinden dalgalanan ´Ey ipek kanatlı seher rüzgarı, uğradı mı yolun Leyla´nın üstüne... İskenderun yaşam dolu bir kentti. Son model döpiyesli güzel kadınlar koltukların altında Kerime Nadir´in romanları ya da Esat Mahmut Karakurt´un son gece ya da ilk ve son kitapları ile şehir sanki bir şenlikti.

Biz çocuk yaşımızda olmamıza rağmen o güzelim kültürün içinden geliyorduk. Şimdi deniz sahilindeki Kız Sanat Enstitüsü bina Halkevi binasıydı. Sahildeki uğrak yerimiz orasıydı. Büyük salonu sinema tiyatroya aitti. Ayrıca okuma odaları dünya edebiyat kitaplarıyla doluydu.
Bir gün hangi film oynuyor, diye gittiğim zaman sinemanın ön kısmında kocaman bir afiş Münir Nurettin konseri. Eve geldim anneme söyledim. Annem sanata meraklı bir kadındı. Babama haber verdi. Konser biletleri alındı. On yaşında olmama rağmen, sanatlara yönelik aşırı tutkum vardı. O yıllarda halk sinemasına Mısır filmi olan Leyla´yla Mecnun gelmişti. Film şarkılıydı. Leyla´yı Müzeyyen Senar, Kays´ı yani Mecnun´u Münir Nurettin seslendiriyordu.
Özellikle filmin bir sahnesinde Leyla´yı babası alır başka bir yere götürür. Sonra Kays Leyla´nın bulunduğu yere gelir. Çadırlar sökülmüş her yer viran. O zaman Mecnun üzüntüsünü şarkılarıyla gidermeye çalışır.
Leyla acep nerde neden ses vermiyor, susmayın bahçeler güller goncalar. Leyla nerede. Ben aşkına oldum deli hem deli .bilmem o yar sözünde mi, yoksa unuttu mu unuttu mu ahtı vefayı.
Evet Münir Nurettin´in o dönem okuduğu şarkılarla büyüdük. Evet konseri sabırsızlıkla bekliyorduk. Evdeki gramafonda onun plakları çalınırdı. Konser akşamı babam annem Halkevine gittik. Salonun üstünde localar vardı.
Biz aşağıda orta yerde oturduk. Ön tarafta o sürecin burjuva kökenli aileler doktor Nedim Cankat güzel eşi Nazmiye hanım, üzerinde beyaz kürk manto, doktor Talat Civelek. genç ve güzel eşi siyah mantosuyla etrafa eğilip selam vermesiyle dikkati çekiyordu. Sonra Bedri Atamer, Beşen ailesi, avukat Ömer Arıkoğlu, Reşat Mursaloğlu belediye başkan vekili konser sahnesi çiçekçiden bahçeye dönmüştü. Evet sabırsızlıkla beklediğimiz sanatçı üstat Münir Nurettin Selçuk sahnede saz heyetiyle yerini aldı. Üzerinde siyah smokin kolalı gömlek, güzel bir yüz, göğsünde beyaz bir gül. Onu gördüğüm zaman daha evvel Allah´ın cenneti filminde gördüğüm kıyafetin aynısıydı. Filmde Türkiye güzeli Feriha Teyfik´le beraber oynamışlardı.
Evet büyük sanatçı saz heyetini tanıttıktan sonra dinleyicileri selamlar. Seyirciler ayağa kalkarak alkışladılar. Neyzen Teyfik´in neyiyle saz takımı açılış yaptı. Hatırladığım kadarıyla Mustafa Itri efendinin bir eseriyle açılış yapan sanatçı, Dede efendinin bestelerini okudu.
Sahnede gayet ciddi sürekli tebessüm yok. Bu ara seyircilere dönüp, 'Sayın dinleyicilerim şimdi sizlere büyük şairimiz Yahya Kemal´in büyük bestesi ve benim güftesini yaptığım çepçevre bahar içinde bir yer gördüm Ferhat ile Şirin´i beraber gördüm bestemi daha yeni plağa verdim. Bu şarkıyla ilgili bir anımı anlatmak istedim. İnanılmaz akıcı Türkçesiyle anlatmaya başladı.
´Bir gün park otelde kalan üstat Yahya Kemal´i ziyarete gittim. Hocam senin onayını almadan bir eserini beste yaptım dedim. Bana ´Münir sen benim şiirlerime can veriyorsun sana minnettarım. Bana yeni besteni lütfen oku.´ Yeni şarkıyı okumaya başladığım zaman şarkının ortasında birden ağlayarak ´Münir ne olursun bu eserimi senden başkası okumasın.´ Bu şarkıdan sonra o dönem moda olan Aşığa Bağdat sorulmaz yine kendi esiri olan söyle sevgili şarkıdan sonra uzun soluklu solgun durma istekleri okurken halk ayağa kalkarak sanatçıyı alkışladı. Sonuçta İskenderun halkı klasik müziğin daha sanatçısına hayran kaldı.
Aslında klasik Türk müziğinde devrim yapan oydu. İlk defa sahnede ayakta simokin giyerek okuyan yenilikçiydi. Bir yabancı onun için ´O gerçek bir tenor´ demişti.
Mısır, Yunanistan başta olmak üzere bir çok ülkede konser verdi. Münir Nurettin kendini değil sanatını öne koydu. Türkiye burjuvazisi sanatçılarına karşı vefasızdır.
Klasik müzikte devrim yapan üstat Münir Nurettin öldüğünde cenazesini İstanbul belediyesi kaldırdı. Dünya güzeli tiyatro ve sinema sanatçısı Cahide Sonku sokaklarda sürünerek öldü.
Mısır´ın büyük sesi Muhammet Abdülvahap öldüğü gün Mısır milli yas ilan edip bayraklar yarıya indi. Cenazesi Fransa´dan özel uçakla getirildi. Bir toplum sanatçılarıyla evrenselleşir.
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç.