Sadullah ÇAĞLAR


VE SİNEMA

Sadullah ÇAĞLAR



Genel kültür insanı geliştiren Yeni Dünya´ ya taşıyan önemli bir kaynaktır. Bu aşamada doğayı aşıp kent kültürü almak önemli bir kaynaktır. Tarihe baktığımızda antik Mısır´da 2.Ramses döneminde krallar şehrinde piramitler ve piramitlerin duvarlarını süsleyen resimler öne çıkar.
İnsan var olması ile birlikte sanata yönelmiştir. Bu da uygarlığı ileri aşamaya taşımıştır. Anadolu´da yaşayan uygarlıkların izlerine baktığımızda şehirleşme ile birlikte amfi tiyatroları görürüz.
Sanat ile birlikte insanın yaratıcı gücü de ortaya çıktı. Sanatın evrimi ile birlikte resim ve müzik sonrası tiyatro ve opera, devamında uygarlığın teknik olarak ilerlemesi ve elektiriğin keşfi sonrası sinema öne çıktı.
Sinemanın hikayesi oldukça ilginçtir. Sinema opera gibi ancak varlıklı insanların izleyebildiği gösterileri yoksul insanların da izleyebileceği salonlara taşıdı.
Onun ötesinde geçmişten günümüze hayal dünyamızı geliştiren bir sanattır sinema. Neler yok ki içinde ? Mesela Roma´yı yakan İmparator Neron´u, ya da okyanusta yaşanan faciayı anlatan Titanik´i beyaz perde bir anda karşınıza getirir.
Geçtiğimiz yıllarda gazetelerin sanat sayfasında ilginç bir kültür haberi gündeme geldi. Viktor Hugo´nun Sefiller romanı Paris´te müzikal opera olarak sergilenmesi büyük ilgi gördü.
Hollywood derhal harekete geçerek daha önce defalarca filmini yapmış olmasına rağmen Sefiller romanının opera olarak filmini yaptı. Ve romana da sadık kalarak yaptığı film olağanüstü güzellikte oldu. Filmde kürek mahkumlarına aşağıya bakın dendiğinde, iyi kalpli güçlü mahkum Jean Valjan mahkumlara korkmayın, yukarı bakın der.
Sinema tarihinin unutulmaz filmlerinden Kral ve Ben filminin unutulmaz oyuncuları Yul Brynner ve Deborah Kerr´di. Film konu olarak Siyam kralının çocuklarına eğitim vermek için İngiltere´den getirilen mürebbiyenin süreç içinde kral dahil tüm sarayda yaşayanları eğitmesi ve etkilemesini anlatır.
Son derece kaba ve eğitimsiz bir insan olan Kral sonuçta aşka yenik düşer ve mürebbiyeye aşık olur. Fakat İngiliz mürebbiye son derece kurallara bağlı katı bir kadındır ve sadece işine bağlıdır. Kralın 10 çocuğunu eğittikten başka eşlerini de eğitir ve onları modern dünya ile tanıştırır. Ayrıca tiyatroya olan ilgilerini görünce Amerikan tarihine damga vurmuş olan Tom Amca´nın Kulübesi adlı oyunu sergilemeleri için eğitir. Oyunun konusu Amerikan milletinin kölelere karşı acımasız tavrıdır. Oyun sarayda sergilenir, izleyiciler arasında Kralın dışında yabancı ülkelerden tüccar ve davetliler vardır. Oyun oldukça beğenilir. Filmin sonunda İngiliz mürebbiye ülkesine dönmek ister fakat Kral ve ailesi buna çok üzülür ve kalması için mürebbiyeye adeta yalvararak ikna ederler.
Geçtiğimiz yıl sinemanın güzel yıldızı Olivia de Havilland yaşama veda etti. Gençlik yıllarımda onu Errol Fılynn ile oynadığı Robin Hood filminde beğenerek izlemiştim. Filmin hikayesi İngiltere´de yaşamış halk kahramanı Robin Hood´u anlatır.
Filmde kralın ormanlarında avlanmak yasak olmasına rağmen ağır vergilerden dolayı yoksul düşen bir köylü geyik avladığı için kralın muhafızları tarafından cezalandırılmak üzere iken Robin Hood araya girer ve geyiği ben avladım der. Üstelik muhafızların elinden kılıç zoru ile geyiği alır ve saraya gider.
Sarayda Kral Arthur seferde olduğu için yerine kötü kalpli ve zalim kardeşi Prens John bulunmaktadır ve Lordlara ziyafet vermektedir. Prens John yeğeni olan Leydi ile Lordlarla yemek yerken salonun büyük kapısından Robin Hood sırtında avladığını söyleyerek getirdiği geyikle salona girer ve geyiği Prens John´un Leydi ile yemek yediği masaya fırlatır.
Misafirler şaşkındır kim bu haydut diye birbirlerine sorarlar? Leydi de aynı şaşkınlık içerisinde Robin Hood´a bu ne küstahlık der. Robin Leydi´ye Prens John´un kardeşi Kral Arthur´un seferde olmasından faydalanarak halka ağır vergiler yüklediğini ve insanların yoksulluk içinde kaldıklarını söyler.
Böyle devam ederse Kral Arthur dönene kadar Prens John´a vergi vermemek için köylülerle Sherwood ormanlarına çekileceklerini ve gerekirse Prens John ile savaşacaklarını anlatır. Öyle de olur, Prens john ile savaşır, onu yener, ondan ve Lord´lardan elde ettiği ganimeti köylülere dağıtır.
Filmin sonunda Kral Arthur seferden döner ve Prens John´u görevden alır. Robin Hood ile yeğeni Leydi´yi evlendirir.
Avrupa´da bir yönetmen şöyle diyor; son yıllarda beni en çok yüreklendiren şey insanların sinemaya beğendikleri bir film için gitmeleri. Bu onların artık filmleri seçerek izlediklerini gösteriyor.
Sinema dünyasına elektriğin keşfi sonrası şehirleşmenin yaygınlaşması ile girdik. Biz de İskenderun şehrinin büyümesi ile birlikte Kanatlı Sineması ve Halk Sineması geçmişte önemli kültürel yer tuttu.
Süreç içinde cep sinemalar yaygınlaştı, günümüzde AVM´lerde sinemalar modern salonları ile ve birkaç salonda değişik film seçenekleri sunarak hizmet vermeye devam ediyorlar.