Nurullah ER


'VURUN KAHPEYE'

Vurun Kahpeye Romanı, Halide Edip Adıvarı´ın Cumhuriyet dönemi klasik romanlarındandır.


Vurun Kahpeye Romanı, Halide Edip Adıvarı´ın Cumhuriyet dönemi klasik romanlarındandır.
Kitap, Aliye adlı idalist, aydın bir bayan öğretmenin meslek hayatınının amacını belirleyen şu sözlerle başlar.” Toprağınız toprağım, eviniz evim burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım. Ve hiçbir şeyden korkmayacağım. Vallahi ve billahi!”
Aliye öğretmen; idalist, vatansever, aydın birisidir. Kanının son damlasına kadar atalarından miras kalan değerleri savunmuş ve istiklali bir yaşam biçimi olarak kabül etmiştir. Eğitimsiz, geri kalmış, sözde din adamı görünmlü kişilerin baskısı altında yaşamayı kabullenmiş, köylülerin çocuklarının, eğitimini, köylüleri aydınlatmayı, ayrıca vatanın kurtuluşu için Kuvay-ı Milliye´ye yardımcı olduğundan işbirlikçiler ve gericiler tarafından öldürülmüştür.
Türk Milleti büyük acılar yaşandığı Kurtuluş Savaşı yıllarında, sadece yurdunu işgal eden düşmana karşı savaşmamış; aynı zamanda içteki hainlere, yobazlara, işbirlikçilere karşıda mücadele vermiştir. Sahip oldukları zenginlikleri kaybetmek istemeyen ve daha fazlasını alabilmek için düşmanla işbirliği yapan bazı köy ağaları ve sahip oldukları dini konumu halkı kandırmak ve daha fazla dünyalık kazanmak isteyen bazı imam görünümlü karektersizler bu zorlu savaşta milletimizin baş etmek zorunda kaldığı diğer kişilerdir.
Aliye öğretmen, aydın, vatansever bir Türk kadını olarak, vatanını kanının son damlasına kadar savunan, bu uğurda asla taviz vermeyen yaktığı ışıkla gericiliği, yobazlığı yenmeye çalışan bir eğitim emekçisidir.
Kadında insandır!
Ne kadar insan olsa da cisiyetinden dolayı bu dünya da başına gelmeyen kalmamıştır. Cinsiyeti namus aracı olarak görülmüş, zaman zaman sermaye olarak kullanılmıştır. Emeği kolayca sömürülmüş, özgürlüğü, hakkı hiçe sayılmış, cinsel tacizlerle örselenmiş, hakarete uğramış , aşağılanmış. En ufak bir durum karşısınada ölümlerden ölüm beğendirilmiş, bel ki de en yakınları tarafından!
Kadınlar dünyanın neresinde olursa olsunlar birbirilerine benzerler.
Kaderleri birdir.
Bundan yüz atmış yıl önce Amerika´da ağır çalışma koşullarına dur demek için, eyleme geçen dokuma işçilerinin yanarak ölmesiyle, bundan yüz yıl önce ülkemizde yobazlara, vatan hainlerine karşı çıktığı için öldürülen Aliye öğretmenin ölümleri aynıydı. Birileri dokuma işçisi kadınlardı, diğeri ise eğitim emekçisi bir kadındı.
Birileri sömürüye dur demek için yanmışlardı, diğeri aydınlanmanın ışığı olduğu için kahpe bilinerek, saçlarından sürüklenerek öldürülmüştü.
Geçen Çarşamba 8 Mart Dünya Kadınlar Günüydü.
Kadınların önemine dair ne methiyeler dizildiğini, tümümüz televizyon ekranlarında görmüşüzdür, gazete haberlerinden okumuşuzdur. Peygamberimzin hadisi olan” Cennet anaların ayakları altındadır.” Sözünü ballandıra ballandıra söyelemişizdir.
Görünen o ki bu konuya ne kadar hassaiyet gösterilse de bazı yanlışların önüne geçilmez olmuştur. Söz de din adamıyım, ilahiyetçiyim, tarihçiyim diyen bir sürü kendini bilmez güruh takımının kadınlarımız için söylediği sözler, yaptıkları şeriat çığırtkanlıkları,” Vurun kahpeye” dercesine toplumu tahrik etmekte, bu sözlerden cesaret alan cahil, yobaz kendini bilmyen başka bir güruh takımı ise kadınları taciz ederek, cinsel istsimara uğratarak, yeri geldiğinde öldürerek kadını hiçe sayıyorlar. Bu yolda geçen yıl öldürülen kadının 409 olduğu söyleniyor, üstü örtülenler bilinmiyor, hastalığa yakalanalar, sakat kalanlar, psikolojisi bozulanlar hesaba bile alınmıyor. Buna ülke yöneticileri seyirci kalıyor, adalet böylesi bir suçu hafife alıyor, toplum yaşaya yaşaya kanıksıyor.
Kadınlara bu yaşam biçimini reva görenler, insanlığı felakete sürüklüyorlar, kendilerininde bir ana doğurduğunu inkar edip, kendi nesillerine ihanet ediyorlar.