Halit KATKAT


Ya değişim ya da insanlığın sonu

Halit KATKAT


Halkın günlük kullandığı ve vazgeçilmez olan elektrik, doğalgaz, akaryakıt, buğday, şeker gibi temel tüketim maddelerine yüzde 125 ila yüzde 140´lar civarında zam yapılırken asgari ücrete yapılan yüzde 50´lik artış büyük zam olarak verildi.

Sadece aldığı bir maaşla geçinmeye çalışan emekçilere, beş altı yerden maaş alıp lüks araçlarla itibar gösterisi yapanlar sabretmeyi, elindekiyle geçinmeyi vaaz ediyorlar. Bu insanlar birkaç kuruş ucuza almak için bu soğuk kış aylarında ayçiçek ve ekmek gibi gıda maddeleri kuyruklarında saatlerce bekliyorlar. Bu sefaleti yaşayanlara sabretmeyi vaaz edenler bu sistemin değişmeyeceğini, bu nedenle azla yetinmeye, kıt kanaat geçinmeye alışmaları gerektiğini de vaaz etmiş oluyorlar. Geçen gün gerekli ihtiyaçlarımızı almak için markete gittik. Şeker almak istedik şeker yok. Kasada sorduk niye şeker yok diye, kasa çalışanı “geldikten bir saat içinde bitti” dedi. Zeytinyağı, ayçiçek yağı fiyatlarına baktık yüzde yüzden fazla artmış.

Gittiğimiz sıradan bir market değildi; ülkenin en büyük market zincirlerinden biriydi. Sonra gazete haberlerine baktığımda “Rusya´da Başbakan Mihail Mişustin, beyaz ve ham şeker ile tahıl ihracatını geçici olarak yasaklayan bir kararname imzaladı” haberini gördüm. Ne zamana kadar? Ağustos ayı sonuna kadar. Bu habere baktığımızda ekmek ve şekerin zamlanması bir yana halkın bunlara ulaşamaması da gündeme gelebilir.

Buğdayın anavatanı olan ülkemizin bir zamanlar kendisine yeterli tahıl üretimi yapmaktan bundan vazgeçip Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere bağımlı yapılınca durum bu hale geldi. Şeker için de aynı şeyler söylenebilir. Şeker fabrikaları kapatılıp şeker pancarı ekimi desteklenmediği durumda gelinen nokta bu oldu. Ülkemiz çiftçileri mazot ve gübre fiyatlarının çok arttığını ve ekilen ürünlerin girdilerini karşılayamayacak duruma geldiklerini söylemektedirler. Bu önümüzdeki yılda buğday ve şeker fiyatlarının çok artacağının da işaretidir.

Savaş, kimsenin aklına gelmeyen yeni bir krizi de ortaya çıkardı: İki yıldan beri bir chip krizi olduğunu… Chip, bütün elektronik aletler için vaz geçilmez bir parça ve dünyada chipsiz hiçbir elektronik alet yok. Otomobiller, traktörlerden tutunda en küçük mutfak aletine kadar her şeyde binlerce chip kullanılmaktadır. Tayvan´daki kuraklığın beyaz eşya ve otomotiv sektöründeki fiyat artışına neden olduğunu birisi söylese eminim çok şaşıracaksınız. Dünyanın öbür ucundaki bir ülkenin bizimle ne ilgisi var diyeceksiniz. O zaman dinleyin. Dünya Gazetesinin yazdığına göre: Tayvan tüm dünyanın chip ihtiyacının %92´si gibi büyük bir kısmını üretiyor. Tayvan´daki yalnız TSMC firması toplam dünya üretiminin %56´sını tek başına yapıyor. TMSC firmasına günlük 156 bin ton su gerekiyor. Kuraklık en fazla Tayvan´ı vurunca su kıtlığı oluştu ve bu da chip üretimini sekteye uğrattı. Dünyadaki otomotiv, beyaz eşya ve tüm elektronik eşya fiyatlarının artma sebebinin neden Tayvan´daki kuraklık olduğunu ortaya koyuyor. Mesele bununla da bitmiyor. Bu chiplerin üretiminde neon gazına da ihtiyaç duyuluyor. Neon gazı olmadan bunları üretmek mümkün değil. Tüm dünyadaki neon gazının %70´i Ukrayna´da üretiliyor. Ve Chip üreticileri birliği Semiconductor Insd. associate ellerinde 2 aylık neon gazı kaldığını söyledi geçen hafta... Chip üretiminin durmasının bütün otomotiv, traktör ve elektronik ürünlerinin üretimini durduracağı, dünyada bir gıda krizine yol açacağı gibi bir tehlikeyle karşı karşıyayız.

Bunlar bize şunu göstermektedir ki, dünya üretim mekanizması tekelci ve emperyalist grupların elinde olduğu sürece dünya halkları için her gün yeni krizler ve açlık kapıda olacaktır. Bu sistemi değiştirmek bütün bu ürünleri üreterek bu sömürü mekanizmasının çarklarını çeviren işçi ve emekçilerin ellerindedir. Ya değişim ya da insanlığın sonu…