Sadullah ÇAĞLAR


YAŞAR KEMAL VE NOBEL ÖDÜLÜ

Sadullah ÇAĞLAR



Avrupa´nın özgürlük anlayışı A.B.D.´ye bağımlıdır. Çünkü onun onay vermediği sanatçı, edebiyatçı ödül alamaz. Nobel alan geçmiş yazarlara bakalım, örneğin Sovyet yönetiminin ülkesinden kovduğu Aleksander Soljenitsin, yazdığı Gulag Takım Adaları adlı romanıyla ödül aldı.
İspanya´da General Franko´yu , Şili´de seçim kazanan Allende´yi tasfiye eden General Pinoşe´yi ziyaret eden Soljenitsin´i ilginçtir, dönemin A.B.D. başkanı; ´Bu adamın yüzünü görmek istemiyorum´ diyerek, bu sahte hürriyetçiyi ret etti.
Sinema tarihinin en büyük sanatçısı Çarli Çaplin´e neden ödül verilmedi? Sistemi eleştirdiği ve savaş karşıtı olduğu için. Orson Welles, Yuttaş Kane filmiyle A.B.D. basın imparatoru Randolph Hearst´in yaşamını beyaz perdeye getirdiğinde, sinema eleştirmenleri; ‘Yurttaş Kane gibi muhteşem politik bir film bir daha yapılamaz´ dediler.
Welles bir sinema dehası olmasına rağmen ona sistemi eleştirdiği için Oscar ödülü vermediler. Bunun üzerine Welles Amerika´yı terk ederek Avrupa´ya yerleşti. Orada yine muazzam güzellikte filmler yaptı. Örneğin, Kafka´nın Dava ve Şekspir´in Otello eserlerini Avrupa´da filme alarak ölümsüzleştirdi.
Batı yanlışlıkla Mihail Şolohov ve Pablo Neruda´ya Nobel ödülü verdi, ama onlardan beklediğini alamadı. Batı hayal kırıklığına uğradı. Peki neden dünyanın en büyük şairi kabul edilen Nazım‘a bu barışçıl, hürriyetçi İsveç, Nobel ödülü vermedi?
Eğer Nazım Batı´ya, Paris´e sığınsaydı, onu demokrasi kahramanı ilan ederlerdi. Ama Nazım´a Nobel´den daha saygın, Dünya Barış ödülü 1949´da verildi. Ödülü Nazım hapiste olduğu için onun adına alan Pablo Neruda; ‘Kardeşim, senin adına bu ödülü almaktan onur duyuyorum, emanetin bende saklı´ dedi.
Türkiye´de çok fazla okunmayan ama basında kitapları en çok satan yazar diye reklam edilip Avrupa´da ödüle boğulan Orhan Pamuk´a neden Nobel verildi. Okuyucular onu çok iyi bilir, onu anlatmaya gerek görmüyorum.
Türk dilini olanca sadeliğiyle kullanan ve Torosların muazzam tabiatını ve efsanelerini dünya kamuoyuna tanıtan gerçek aydın Yaşar Kemal´e neden Nobel verilmedi? Yaşar Kemal ‘Arena´ başlıklı yazısında A.B.D.´nin Vietnam politikasını eleştirir ve orada yaptığı kötülükleri gözler önüne serer. Şimdi yazıyı okuyalım:
“Çağımızda insanlık uyanıyor. Binlerce yıllık köle milletler zincirlerini kırıyor. Ve bu yüzden gelecek nesiller, çağımız için ‘Ne mutlu ki 20. yüzyıl insanları savaşarak kölelikten ve esaretten kurtuldular´ diyecekler.
Bir de tabi ki çağımıza utanç verecek bir olay var o da A.B.D. gibi gelişmiş ve zengin, atomun sırrını çözmüş, 180 milyonluk dev bir ülkenin, Vietnam gibi fakir, yalın ayak, başı kabak bir avuç insanın üstüne saldırması.
Yeryüzü bunun seyircisi, böyle bir utançtan yine de insanlığı Vietnamlı ayağı çıplak çocukların direnişi kurtarıyor. Eğer insanlık bu korkunç saldırıdan sonra ayakta kalacaksa, o da Vietnamlıların kahramanlığı sayesinde olacaktır. Amerikan devi insanlığın hastalığı, Vietnam namusu ve sağlığıdır.
Aslında Amerikalı aydınlar buna tavır koymalı ama bazen düşünüyorum da, Kennedy gibi büyük bir dava adamının öldürülmesine sessiz kalan bir milletten ne beklenir.
Peki Amerikalı sanatçılar nerede, yazarlar, sinemacılar, şairler… Barbarlığa karşı çıkan sesi kadar insan güzeli bir Joan Baez dışında kaç sanatçı itiraz etti bu vahşete ve hapse girdi bu yüzden.
Gazap Üzümleri ve Bitmeyen Kavga gibi meşhur romanları yazan ve Nobel ödülü alan John Steinbeck ise Vietnam kasaplarıyla birlik olduğundan beri, bu yazar soyunun yüz karasının, kitaplarını okumuyorum artık.
Sömürgeciliğe karşı ilk savaş bayrağını açmış, insanlığı onurlandıran bir destan yazan Mustafa Kemal´in ülkesinden, maalesef bazıları onları alkışlıyor. Bir şey var insanı üzen, bağımsız olması gereken T.R.T Radyo, aynı kasapların ağzıyla konuşuyor Vietnam haberini verirken.”
Evet böyle yazdığı için Yaşar Kemal´e Nobel ödülünü vermediler.
Her şeye rağmen çağımız güzel çağ, genç kuşaklar onurumuzu yıldızlara taşıyor. Sanatçı öncüdür ve çok önceden geleceği haber verir. İnsan saygınlığı Nobel ödülünden daha önemlidir. Çünkü dava adamını ölümsüzlüğe taşır.
Tıpkı Felsefenin Temel İlkeleri kitabıyla yıldızlaşan ölümsüz yazar Georges Politzer gibi.
Yaşar Kemal hiç eskimeyen kalemiyle sanki günümüzü yorumluyor. Onu hep arıyoruz.
NOT: Yaşar Kemal´in 13.03.1968 basımlı Baldaki Tuz adlı romanından faydalanılmıştır.