Halit KATKAT


Yeni Ekonomik Model Kime Yarayacak

Halit KATKAT


Dolara bağımlılığın ekonomide yarattığı kaos, son günlerin en tartışılan gündemi. 

İktidarın en yetkili kişisi hikmetinden sual olunmaz bir şekilde faizi düşürerek enflasyonu da düşüreceğine inanmıştı. Faizleri düşürdükçe hatta bu konuda her konuştukça dolar yükselmeye devam etti. Doğal olarak bizim paramızın dışında tüm ülke paralarının değeri de yükseldi. Hatta bu yükselme de değil yarış atı gibi alıp başını gitti. Yetişene aşk olsun.

Önceleri hazinenin kaybolan 128 milyar dolarını paramızın değerini korumak için kullandık diyen iktidar, bu günlerde de Merkez Bankası eliyle beş defa piyasaya dolar sürerek müdahale etmesine rağmen doların ateşini düşüremedi. Sonunda Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulunu toplamasının ardından rahvan at gibi koşan dolar, bir gecede ne sihirdir ne keramet misali 18 liradan 14 liraya düştü.

Bu tartışıladursun, Sayın Cumhurbaşkanımız kendisinden ekonomik açıklama bekleyenleri ters köşe yaparak olanları Nas Süresi ile açıkladı. Neyse ki Sonunda Cumhurbaşkanımızın aklına Nas Suresi gelmişti de okuyunca döviz kurları sıcakta eriyen kar misali düşmüştü.

Şaka bir yana elbette olanların Nas ile ya da başka surelerle ilgisi yoktu. Kapitalist Ekonomi piyasa kurallarına göre işler. “Faiz sebep enflasyon sonuç” gibi her yetkilinin kendine göre koyduğu formül piyasa koşullarına uymaz. Faizi yükseltmemek için direnen ve ona göre yeni tedbir aldığını söyleyen iktidarın gerçekte yaptığına baktığımızda faizi dolaylı olarak artırmak olduğunu görürüz. Banka faizleri yüzde 14´e düşürüldü. Fakat alınan yeni kararlarda bankada vadeli parası olanlara diyorlar ki “paranı vadede tut, bozduracağın zamanki döviz kuru ne ise o değerden ödeme yapılacak, döviz kuru senin yatırdığın zamanki değerden düşükse onu hazineden karşılayacağız” Bu ne demektir? Faizi dövize endeksliyorlar. Döviz artışı kadar faiz, düşerse de hazineden yani emekçilerin ödediği vergilerden karşılanacak.

Fiyatların döviz girdilerine bağlı olarak artması karşısında asgari ücrete yüzde 50 zam yapılması büyük miktar gibi gösterilmesi yükselen kitle tepkisini sönümlendirmek içindi. Ki bu artış miktarının sadece döviz kurları karşısında değil diğer mallar, örneğin emekçilerin günlük tükettikleri ekmek, yumurta, sebze, zeytin, akaryakıt vb. mallar karşısında da bir düşüşe karşılık geldiğini emekçiler gördüler ya da zamlar ceplerine girdikten sonra görecekler.

Ama burada esas vurgulanması gereken TL´nin döviz kurları karşısında düşük faizde ısrar ederek düşük tutulmasının bilinçli bir politikanın ürünü olduğunu görmektir. Buradan esas beklenen birinci hedef yurtdışı emperyalist sermayeye ucuz iş gücü, ucuz arsa, ucuz arazi vb. olanaklar sunarak ülkemize yabancı sermaye giriş miktarını artırmak.

İkincisi ihracatçıya ucuz kredi olanağı vererek TL ile yurt içinden ucuza alıp yurtdışına dövizle satıp yüksek karlarla kazanma olanağı sunarak ihracatı artırmak.

Üçüncüsü en çok kolladıkları inşaat sektörüne düşük faizle kredi olanakları sunmak. Dördüncüsü bankada faizde olan TL ye döviz garantisi vererek hem bankalardaki TL hesaplarının dövize kaçışını hem de döviz artış hızını yavaşlatarak merkez bankasının piyasaya sık sık müdahale etmesinin önünü kesmek.
Sermayeye sunulan bütün bu ayrıcalıklar yukarıda belirtildiği gibi hazineden karşılanacağı için bunun karşılığı işçi ve emekçilerden alınacak dolaylı ve doğrudan vergilerin artması olacaktır. Dolayısıyla asgari ücretteki artış diğer tüketim ürünleri karşısında kısa sürede eriyecek, bunun karşılığında sermaye sahiplerinin sermayeleri her gün daha da büyüyecektir.

Yeni ekonomik model olarak sunulan bu model ne yenidir ne de kapitalizmden ayrı bir modeldir. Bu ekonomik kriz karşısında kapitalist ekonominin argümanlarının yerlerini değiştirerek krizin yükünün emekçilere yıkılmasıdır. Günümüz dünyasında iki ekonomik model vardır: Birisi piyasaya göre karı esas alarak üretim yapan, sermaye satarak para kazanan plansız ekonomi modeli yani kapitalizm; diğeri de kar için değil, insanın ihtiyaçlarını göz önüne alarak üretim yapan planlı ekonomi modeli yani sosyalizm. Bugün için bu ikisi dışında bir başka model yok.