Akın BODUR


Yerel yönetim ve tarih

Akın Bodur


Her kentin, yörenin bir tarihi vardır. Kentler o tarihlerin üzerine kurulmuştur. Yerel yönetimler, tarihin üzerine kurulan kentlerde o tarihleri silmek bir yana aksine tarihlerine sahip çıkmala yükümlüdür. Birçok yasanın yereldeki yönetimlere verdiği görevler arasında bu da bulunmaktadır. 

Yerel yönetimler, kent, bölge, ülke ve dünya tarihinde; diplomasi, barış, sanat, bilim vs. gelişmesine katkı sunan, ışık tutanların isimlerini meydan, alan, park, cadde, sokaklara vererek, o isimleri yüceltir ve ölümlerinden sonra manevi anlamda yaşamaları sağlar. Yasa gereği isimleri de yerel yönetimler belirlemektedir.
İskenderun Belediyesinden gelen birçok yazıda, 1980´li yıllarda yapılan ve ismi hiç değişmeyen Atatürk Anıtı Alanı her nedense yıllardır ´anıt alanı´ olarak ifade edilmekte; 1939´da Türkiye´ye katılan eski Bağımsız Hatay Cumhuriyet´nin tek cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen´in adının verildiği kentin Çay mahallesindeki bulvar ise daha farklı bir isimle adlandırılmaktadır. O bulvara ilişkin bazı kurumların benzer yaklaşımlarının olduğu da bilinmektedir. Neden peki?
İşgale karşı Kurtuluş Savaşı´nı veren, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran, Cumhuriyet´i ilan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün adını taşıyan İskenderun Atatürk Anıtı Alanı´nın adı ´anıt alanı´na mı çevrildi? Çevrildiyse ne zaman?
Ya da Bulvara Tayfur Sökmen ismini veren yerel yönetim değil mi?
O isimlerle bir sorunları yoksa, isimlerle, isimleri veren yerel yönetimlere saygısızlık yapılmak istendiğine inanmıyorum. Ancak, Güzelyayla´daki (Soğukoluk) manastıra ilişkin ´metruk bina´ ve ´önümüzde yıkım kararı var´ ifadesiyle belirtilen yaklaşımı düşündüğünde tarihe karşı bir saygısızlık olabileceği kanısını taşıyorum.
Ne demek ´metruk bina´ ve ´yıkım kararı var´? Metruk hale geldiyse orası kimin mülkü? Kim metruk hale getirdi?
Orası tarihi bir manastır ve koruma altında değil mi? O yazıyı gönderen kişi veya kurum, tarihsel boyutu bulunan kültürel varlıkların yıkımının yapılamayacağını da mı bilmiyor? Koruma altında değilse ve belediye başkanının önüne kadar gelen ´yıkım kararı´ üzerine koruma altına almak yerine, yıkımı mı düşünüldü?
Hatay Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu´nda İskenderun Belediyesinin yetkilisi bulunmuyor mu?
Belki de yereldeki bazı yöneticilerin kent, bölge ve ülke tarihle hiçbir ilgisi bulunmuyor...
Siz ne dersiniz?