Nurullah ER


Yoksullukta eşitlik

NURULLAH ER


Toplumun refah düzeyini yükseltemeyen siyasi iktidar, bari halkı yoksullukta eşitleyelim diye bir gayret içine girmiş gibi icraatını sürdürmekte.

Asgari ücrete yapılan son zamma bakıldığında, yoksullaşarak büyüyenlerle, zenginleşerek küçülenler arasında makasın günden güne açıldığı görülmekte.
Yedi milyona yakın asgari ücretlinin yanı sıra, işsizler, günü birlik çalışanlar, mevsimlik iş yapanlar, merdiven altı kayıtsız çalışanların ve benzeri iş yapanların sayıları günden güne artıp, açlık sınırında yaşamaya itilmekteler.
Asgari ücretliye günlük on lira zam verildi.
Bakan, çalışanımızı enflasyona ezdirmedik, asgari ücretliye enflasyonun birkaç puan üzerinde zam verdik diyor.
Bunun doğruluğuna işverenlerle, siyasi iktidar yandaşlarının dışında kimse inanmıyor. Çünkü söyledikleri enflasyon, çarşının pazarın, enflasyonu değil, kağıt üzerinde gösterilen enflasyon. Sepetinde asgari ücretlinin düşünde bile görmediği çeşitlerin sergilendiği enflasyon sepeti.
TÜİK´in bile asgari ücretliye bundan fazla zam önerisinde bulunmuştu.
Ne var ki siyasi iktidar ve işverenler, işçilerin işsiz kalacağı düşüncesini taşıdıklarından, piyasada enflasyonun yükseleceği endişesine kapıldıklarından bu zammı altı milyon üzerinde asgari ücretliye reva görmüşler.
Bunu söylerken, kendileri de buna ne kadar inanıyor bilemiyorum ama, zamların yılı falan beklediği yok. Günü birlik iğneden ipliğe her şey zamlanıyor. Doğalgaza, elektriğe, su faturalarına yılda kaç kez zam yapıldı? Gıda fiyatları, giyim kuşam, taşıma ücretleri, sağlık ve eğitim giderleri yılda bir defa mı artıda piyasa yangın yerine döndü? Siyasi iktidar vergilere bile asgari ücretliye yaptığı zamdan fazla zam yaparken, sarımsak bile zam şampiyonu olurken bu gerekçe pek inandırıcı olamaz.
Ülkemizdeki toplam sayısı nüfusumuzun yüzde birini bile bulmayan azınlık bir kesim, ülkemizin kaynaklarını, vergi gelirlerini, emeğin gücünü günden güne sömürerek kasaları dolmakta, cüzdanları şişmekte. Bir eli yağda, bir eli balda yaşarlarken, asgari ücretliye verilen günlük on liralık zam ise vergilerle, pazar enflasyonu ile devletin kasasına geri girmekte.
Nüfusumuzun nerdeyse yüzde sekseni, asgari ücrete yakın bir ücretle açlık sınırında yaşamaktalar. Böylece asgari ücret, ortalama ücrete dönüşür duruma gelmiş bulunmakta. Asgari ücret, en az ücret anlamına gelmektedir. Bu ücretin ülkemizde ortalama ücrete dönüşmesi, açlık sınırında yaşayanları yoksullukta eşitlemek demektir.
Son yıllarda çalışanların sendikasızlaştırılması, toplu sözleşmesiz ve sosyal haksız iş yapar hale getirilmesi, yıllık verilen ücretin iktidarın iki dudağı arasında bulunması çalışma barışını bozmuş, sosyal hukuk anlayışından uzaklaştırmıştır. Bu sistem aynı zamanda sendikalı toplu sözleşmeli çalışanları da zora sokmakta, sendikacılarında teslim alındığın göstermektedir.
Asgari ücretliye fazla verilecek zammın, enflasyonu azdıracağını, işsizliği tetikleyeceğini söyleyenler; lüks yaşamdan, israflı harcamalardan geri durmamaktadırlar. Gelir dağılımında yaratılan adaletsizlikle, asgari ücreti ülkemizin ortalama ücreti haline getirerek, nüfusun büyük kesimini bununla yaşar hale getirip, bu çalışma şeklini ve yaşam biçimini alışkanlığa dönüştürerek ülkenin tüm fedakarlığını bu kesimin omuzlarına yüklemişlerdir.
Kimsenin bende çok zengin olayım dediği yok, istediği insanca bir yaşam. Bununda yolu yapılacak fedakarlıkların bölüşülmesinden geçer.