Halit KATKAT


Yüz yıl sonra Cumhuriyetimiz

Halit KATKAT


Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlanırken geçmişe bakıp yüzüncü yılda nereden nereye geldiğimizin bir muhasebesinin yapılması gerekir. Ama ne yazık ki cumhuriyeti bugün yönetenler, bunu yapmak yerine cumhuriyetin kazanımlarını birbir tırtıklamaya, ortadan kaldırmaya çabalamaktadırlar.

Cumhuriyeti kuran kadrolar, Fransız devrimi ve yanı başlarında kurulan sosyalist devrimden büyük oranda etkilenen kadrolardı. Bir defa saltanatın yani padişahlığın ortadan kaldırılması cumhuriyetin kuruluşunun doğal bir sonucuydu. Dini kaidelere göre ve “ululemre itaat” prensibine göre yönetilen, bütün yetkilerin padişaha ait olduğu bir sistemden yöneticilerinin halkın seçtiği burjuva demokrasisine geçiliyordu. Burjuva demokrasisi feodal krallık ya da padişahlık sistemlerinin reddiydi.

Cumhuriyet, padişahın ümmeti olan, boyun eğmekten ve rızkını Allahtan sonra padişahtan bekleyen bir toplumu yurttaş konumuna yükseltti. Bugün de eski düzeni getirmek isteyenler ve onlara inananlar kendi iradelerini yok sayarak tek adam rejimini desteklemektedirler.

Atatürk ve o günkü kadrolar ümmeti ulus yapmak için bir dizi çalışmalar yapmış, ülkeyi işgalden kurtarmak için savaşlar vermiş ve en önemlisi de bunu tek başına değil başlangıçta Erzurum, Sivas gibi illerde kongreler toplayarak, halkın temsilcileriyle, daha sonra TBMM ile birlikte yapmışlardır. Sol kesimden buna bu temsilciler arasında işçiler olmadığına dair itiraz olabilir, ancak o zamanki kitlelerin yapısı ve temsilcilerin halk arasındaki saygınlığı düşünülerek yapıldığı hatırlanmalıdır. Üstelik o dönemde gelişmiş bir işçi sınıfı da yoktu.

Ama şunu da göz önünde tutmak gerek tarihin o dönemine bakıldığında birinci dünya savaşının ardından birçok ülkede ulus devletler kurulmuştur. O döneme ulus devletler dönemi desek yeridir. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti’nden sonra da birçok ulus devlet kurulmuştur.  

Atatürk’ün söylevlerinde gerek “Türk, övün, çalış güven” veya “Türk Milleti zekidir, çalışkandır” sözlerinin bastırılarak söylenmesi bir gerçeği vurgulamaktan ziyade bir hedefi vurgulamaktadır. Onuncu yıl marşı ve yeni bir alfabenin kullanılması, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumların kurulması da Atatürk ve arkadaşlarının yeni bir ulus, Türk Ulusu, yaratma çabalarının sonucudur.

Bu yeni ulusun ayakta kalması için, ülkeyi işgal eden emperyalist ülkelere muhtaç olmamak için de ekonomik birçok tedbir alınması gerekiyordu. Bunun için köylünün ülkeye daha iyi tarım ürünleri yetiştirmesi için eğitilmesi amacıyla Köy Enstitüleri kurdular, Sümerbank’ı ve basma fabrikaların, ayakkabı fabrikaları, et kombinaları, uçak fabrikası kurdular, demir yolları vb. birçok yatırım yaptılar. Bunlar savaştan yeni çıkmış bir ülke için kolay şeyler değildi. 
Ama yüzyıl sonra devletin getirildiği duruma bakılınca işçisine, memuruna ve emeklisine para bulamayan bir konuma gelmesi ilginçtir. 

Daha yeni, sömürüsüz bir cumhuriyet kurma görevi bugün ülke işçi sınıfına düşmektedir.