İskenderun/SES
6 Şubat tarihli depremlerde İskenderun'da yıkılan ve 14 kişinin yaşamını yitirdiği MCG Tower davasının beşinci duruşması, dün İskenderun 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuksuz 14 sanığın yargılandığı davada, sanıklar ve vekilleri dosyaya giren ve bir yıl beklenilen bilirkişi raporuna itiraz etti. Depremde yaşamını yitiren 14 kişinin yakınları ve avukatları da bilirkişi raporunun çok açık olduğunu ve tüm sanıkları asli suçlu kabul ettiğini belirterek, sanıkların tutuklanmasını talep etti. Dosyanın yeni bilirkişiye gönderilmesine karar veren mahkeme, duruşmayı gerekçesiyle 06 Kasım Perşembe gününe erteledi.
Üç avukattan açıklama
Duruşma sonrası açıklama yapan yaşamını yitirenlerin avukatları Bülent Akbay, Mehmet Ümit Erdem ve Mehmet Can, depremin iki buçuk yıl önce yaşandığını, bir binada 14 kişinin yaşamını yitirdiğini ama hiç tutuklamanın olmadığını ifade etti. Sanıkların duruşmada birbirini suçladığını ve birbirlerinin suçunu itiraf ettiğini ifade eden avukatlardan Akbay, "Anladık ki aslında oraya bina yapmamışlar, sadece bir mezarlık inşa etmişler. İtiraflarını, suçlarını birbirlerine söylemelerine rağmen halen bir tutuklama yok. Örneğin zemin iyileştirme yapılırken ardından bodrum açılırken bütün zemin iyileştirmeyi yok ettiklerini söylediler. Yani temelsiz, zemini hiç iyileştirilmemiş bir bina inşa etmişler. Kimisi iyileştirmeyi yapanı, kimisi müteahhiti suçluyor. İyi de bunun adalet neresinde? İnsanlar öldü ama herhangi bir tutuklama yok. Herhangi bir tedbir yok. Sadece ve sadece bizler, müvekkiller gidip geliyoruz" dedi.
"Bilirkişiye göre tüm sanıklar asli kusurlu"
Bilirkişi raporunun yeniden bilirkişiye gönderileceğini de ifade eden Akbay, "Oysa bilirkişi raporu çok açık. Tüm sanıkların, istisnasız tüm sanıkların asli kusurlu olduğunu söylüyor. 14 insan o binada vefat etti. Ne yazık ki bu yargılama şekli ile devam ederse, insanların kanı yerde kalacak. Oysa adalet sadece ve sadece varlıklıların ya da güçlülerin savunucunu yapmaması lazım. Aynı zamanda orada para vererek, emek vererek, hayatlarını kaybedenlerin hakkını koruması lazım. Uzatmaları oynuyorlar. Yarın oldu olacak bir de af çıkartırlar ve deprem suçlarının tek suçlusu mağdurlar haline getirilir. Bunu kabul etmiyoruz. Bu nedenle bir an önce yargılamanın bitirilmesini, bilirkişi raporlarına rağmen, sanıkların asli kusurlu olmalarına rağmen herhangi bir tutuklama olmamasını da kınıyorum" diye konuştu.
"20 yıl da geçse sürecin takipçisiyiz"
Avukat Erdem ise uzun süre beklenen heyet raporunun mahkemeye iletildiğini, raporda tüm sanıkların asli kusurlu görüldüğünü belirterek, "Yani raporda, 'hepsi ayrı ayrı bu yıkımın meydana gelmesinde sorumludur' diye tespitte bulunuldu. Taraflar da aslında birbirlerini suçlayan bir ifadede bulundu. Biz, birbirleri hakkında söyledikleri her şeyin doğru ama kendileriyle ilgili söylediklerinin hepsinin gerçek dışı olduğunu biliyoruz. Aslında hepsi ne yaptıklarını biliyor bunun nereye geldiğini, bunun sonuçlarının nereye gittiğini biliyor. Ancak mahkeme, kendi oluşturduğu heyetin raporuna da itibar etmeyerek yeniden yeni bir heyet oluşturulması ve yeniden inceleme yapılması yönünde karar aldı. İki tanığın da gelecek celsede dinlenmesine karar verdi. İki buçuk sene oldu ama hala bir tutuklu yok. Bu yargılama devam ediyor ama biz tabi ki bu sürecin takipçisiyiz. Yani değil iki yıl, 20 yıl da olsa sonuçta bu sürecin sonuçlanması, bu suç işleyenlerin hepsinin cezaevine girmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Bir yıldır beklenen bir bilirkişi raporunun üstüne duruşmaya girdiklerini anlatan avukatlardan Can da duruşmada aslında sanıkların suç itiraflarının yaşandığını, hepsinin birbirini suçladığını ama aynı zamanda diğerinin de suçunu itiraf ettiğini ifade etti. Cen, "Mesela yapı denetim firması 'ben hiç şantiyeye gitmedim, HTS kayıtlarım incelensin. İki yıldır İskenderun'a bile gelmedim' diyebiliyor ama orada imzası var. Bu suç itirafı. Geoteknikten sorumlu başka bir sanık, zemin iyileştirmesini yapanların zemin iyileştirmesi yaptıktan sonra onun üstüne temel kazdığını itiraf ediyordu. Aslında bunun özeti, oraya bina değil mezar inşa etmişler" diye konuştu.
Sümbültepe, süreci takip etmeye çağırdı
MCG Tower binasında anne ve babasını kaybeden sanatçı Selin Sümbültepe de kamuoyunu, meslek odaları ve dayanışma gösteren herkesi 6 Kasım'daki duruşmaya ve süreci takip etmeye çağırdı. Sümbültepe, yazılı yaptığı açıklamasında şunlara yer verdi: "İskenderun'da yıkılan MCG Tower binasında 14 canımızı kaybettik. Bu yıkımın ardından yürütülen soruşturmada, aradan geçen zamana rağmen dosyada tutuklu sanık bulunmuyor. Müteahhit, statik proje ve kaba inşaat sorumlusu, mimari proje sorumlusu, yapı denetim görevlileri, şantiye şefi ve geoteknik uzmanı tutuksuz yargılanmaya devam ediyor. Uzun süredir beklenen bilirkişi raporu sonunda dosyaya ulaştı. Bilirkişi raporunda tüm sanıkların asli kusurlu olduğu açıkça tespit edildi. Ancak buna rağmen, bugünkü duruşmada tutuklama taleplerimiz reddedildi. Duruşmada tüm sanıklar birbirini suçladı, aslında birbirlerinin sorumluluğunu ve ihmallerini itiraf ettiler. Buna rağmen mahkeme dosyayı yeni bir bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmak üzere erteledi. Bu karar bizleri derinden yaraladı ve vicdanları sızlattı. Bir kez daha görüyoruz ki adalet geciktikçe, toplumun adalete olan inancı da zedeleniyor. Biz hayatını kaybeden yakınlarımız için, geride kalanlarımız için ve başka canlar yanmasın diye adalet mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Adalet yerini bulana kadar vazgeçmeyeceğiz."
Depremlerde binanın yıkılması üzerine 14 kişinin yaşamını yitirdiği MCG Tower davasında, bina müteahhidi Muhammet Coşkun G., statik proje müellifi ve kaba inşaatı gerçekleştiren Mehmet Y., şantiye şefi Şule G. Ö., mimari proje müellifi Meltem Y., jeolojik etüt müellifi Sefa A., jeofizik etüt müellifi Mehmet İ., jeoteknik etüt müellifi Yıldıray Ş., projelendirme ve yapım sürecinde denetim görevini üstlenen yapı denetim şirketi yetkilisi Sakin K., yapı denetim şirketi bünyesinde statikle alakalı kısımdan sorumlu ve şirket yetkilisi Hikmet N., yapı denetim şirketinde mimariden sorumlu Hatice S., ustabaşılar Abdulhamit B., Ali Cemil A. ve firma sahibi Ferhat S., "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis istemiyle tutuksuz yargılanıyor. Mahkeme, duruşmayı 06 Kasım Perşembe gününe erteledi.