Tarih: 02.06.2025 14:16

'Sessizlerin anlatıcısı' Ravi, okurla buluştu

Facebook Twitter Linked-in

Devrim, "Bu coğrafyada bazı sesler kısılıyor. Ravi, o sesleri duyurmaya çalışan biri," dedi.

Sadet Berkyürek/İskenderun
Tunay Devrim, ilk kitabını okurlarla buluşturdu. İskenderun'da edebiyatseverlerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen bu buluşma, Ravi'nin bir kitap olmanın ötesinde bir anlatı çabası olduğunu ortaya koydu: Susturulanların, görünmeyenlerin, dile gelmeyenlerin sesi.

Hataylı öğretmen ve araştırmacı Tunay Devrim'in ilk öykü kitabı Ravi, Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği'nde düzenlenen imza ve söyleşi etkinliğiyle okurlarla buluştu. Dernek başkanı Recep Yıldırım'ın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, hem edebiyat hem de anlatı kültürü üzerine bir söyleşi gerçekleşti.

Edebi duyarlılığı daha önce yazdığı değerlendirme yazılarında dikkat çeken Devrim, ilk kitabı Ravi ile anlatılmayanları, susturulmuş sesleri görünür kılmaya çalıştığını ifade etti. "Kadınlar, kendi hikâyelerinin bir başkasının ağzından anlatılmasını istiyor. Çünkü çoğu zaman bu coğrafyada kadınlara ses verilmemiştir" diyen Devrim, kitabın merkezine kadınların hikâyelerini koyduğunu ve bunu "Ravi" – yani rivayet eden – aracılığıyla aktarmaya çalıştığını belirtti.

Söyleşide konuşan Recep Yıldırım, kitabın adının taşıdığı anlam üzerinden geleneksel anlatı geleneğine işaret ederek, "Eskiden hikâyeler meddahlarla aktarılırdı, klasik bir girişle başlardı: Raviyanu ahval, şöyle rivayet ederler ki... Bu, günümüzün sahne anlatımına benzeyen bir temaşaydı. Ravi de bu anlatım biçiminin çağdaş bir uzantısı" değerlendirmesinde bulundu.

Devrim, "En çok kitabın adına dair sorular geliyor," diyerek başladığı sözlerinde, Ravi'nin hem bireysel hem de toplumsal katmanlar taşıyan, özellikle de bastırılmış kadın seslerini aktarma çabasında olan bir anlatıcıyı temsil ettiğini vurguladı. Yazma süreciyle ilgili olarak "Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Sessiz kalmak mümkün değil" diyen yazar, yazının kendisi için bir ifade biçimi olduğunu dile getirdi.

Kitapta mitolojik ögelerle beslenen masalsı bir anlatım dikkat çekiyor. Bu tercihini Devrim, lise yıllarından itibaren edindiği mitoloji bilgisiyle ilişkilendirerek şöyle açıkladı: "İlyada'dan Güneş Ülkesi'ne, İran ve Mısır mitolojisine kadar birçok kaynak okudum. Mitoloji olmadan biz de olamayız. Çünkü o hikâyeler bizleri anlatıyor."

Sürrealist mi, postmodern mi? sorusuna ise Devrim, "Karaağaçlıyım" diyerek yöresel kültürün etkisini vurguladı ve sözlü kültürün yazınsal anlatıya etkisini dile getirdi. Kitabın yazım sürecinin hem yaratıcı hem de araştırmaya dayalı olarak ilerlediğini belirten yazar, "Gassallık kültüründen estetik operasyon süreçlerine kadar birçok konuyu araştırmam gerekti. Yazmak, kurgulamak araştırma yapmaktan çok daha zorlayıcıydı" dedi.

Katmanlı yapısıyla dikkat çeken Ravi'nin öykülerine dair gelen yorumlardan da bahseden Devrim, kelebek motifinin farklı katmanlarda nasıl anlam kazandığını anlattı. "İlk katmanda bir dövme, ikinci katmanda bir çocukluk travması, ama esas olan üçüncü katman: Bosna Hersek'teki soykırım... Mavi kelebekler, ölüm çiçekleri... Bunlar bizim çocukluğumuzda zihnimize kazınan trajediler. Aklımızda kalan e büyük trajedilerden biri. Mavi kelebekleri, ölüm çiçekleri diye bir hikayeleri var. Bine Bosnalıların yaşadıkları çok acıklı bir hikaye vardır. Savaşta tecavüze uğrayan ve çocuk doğuran kadınlara verilen isim kambur kadındır. Bu da 3. katman. Öyküler okunduğunda her katmandan yorum geliyor."

İzleyicilerle interaktif bir söyleşi havasında geçen etkinlikte, kitabın hem anlattığı öyküler hem de temsil ettiği değerler büyük ilgi gördü. Devrim'in "Kime yazdığım değil, neden yazdığım önemli" sözü, söyleşinin temel tonunu özetler nitelikteydi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —