'Kamusal hizmet olan eğitim hakkına ulaşmak güçleşti'

Eğitim Sen, öğretim yılını değerlendirdi

EĞITIM 23.06.2021 17:27:31 0

Nesrin Geyik/İskenderun

Okullarda eğitim tamamlandı. İsteyen öğrenci ve veliler Temmuz´a kadar sürecek ´telafi eğitimine´ katılabilecek. Öğrenciler, bu öğretim yılında ağırlıklı olarak uzaktan eğitim olarak sürdürdüğü eğitimlerini tamamladı ve internet üzerinden hazırlanan karnelerini aldı. Sınava girmeyi tercih etmeyen öğrenciler, bir önceki dönem notlarını bu dönemde de aldı.
Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, tamamlanan 2020-2021 eğitim öğretim yılını değerlendirdi. 2020-2021 eğitim öğretim yılının 18 Haziran Cuma günü karnelerin dağıtılmasıyla sona erdiğini anımsatan Ünsal, 'Covid-19´un pandemi olarak ilan edildiği Mart 2020´den bu yana, dünyanın pek çok ülkesinde sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak ele alınmış ve öğrencilerin pandemi sürecinden en az etkilenmesi için tedbir arayışına girilmiştir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO verilerine göre, 31 Mayıs 2021 itibarıyla 210 ülkenin 116´sında okullar tamamen açık, 58´inde kısmen açık, 13´ünde ara tatil, 23´ünde ise kapalıdır. Başka bir ifade ile 210 ülkenin yüzde 55´inde okullar tamamen açık, yüz de 28´inde kısmen açık, yüzde 6´sında ara tatil, yüzde 11´inde ise kapalıdır. UNESCO´nun verilerine göre Covid-19 pandemisi dünyada 1,6 milyardan fazla çocuğun eğitimini etkilemiştir. Bu sayı dünya üzerindeki çocukların yüzde 90´ını ifade etmektedir. Salgından dolayı 10 milyona yakın çocuğun okulu bırakma riski ortaya çıkmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF´e göre Covid-19 salgını sonucunda milyonlarca çocuğun çocuk işçiliğine itilmesi riski artmıştır. Türkiye´de bir tarafta hem tablete, hem bilgisayara hem de akıllı telefona erişen öğrenciler, diğer tarafta herhangi bir cihaza sahip olmadığı için akşam babasının ya da annesinin eve gelmesini bekleyen ve onun cep telefonundan internete girmeye çalışan hatta evinde televizyonu olmayan olsa dahi kalabalık hanede yaşadığı için televizyon önceliği olmayan öğrenciler bulunmaktadır. Türkiye 2020-2021 eğitim öğretim yılında iş günü itibariyle okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasındadır. Covid-19 salgını tedbirleri kapsamında, TRT EBA, EBA ve canlı dersler kullanılarak uzaktan eğitim yoluyla başlayan 2020-2021 eğitim öğretim döneminde, 15 Şubat´tan itibaren kademeli yüz yüze eğitime geçiş yapılmıştır. 1 Mart´tan itibaren kimi yerde yüz yüze ve kimi yerde uzaktan eğitim şeklinde faaliyetlere devam edilmiş, alınan tam kapanma tedbirleri kapsamında ise 29 Nisan-17 Mayıs arasında uzaktan eğitim uygulanmıştır. Okul öncesi, özel eğitim merkezleri ile 8 ve 12. sınıfların destekleme ve yetiştirme kurslarında, 17 Mayıs´tan itibaren yüz yüze eğitime geçilmiş, diğer kademelerde ise 1 Haziran Salı gününe kadar uzaktan eğitime devam edilmiştir. Tüm ilkokullar ve okul bünyesindeki ana sınıflarında haftada 2 gün, köy ve seyrek nüfuslu yerleşim yerlerindeki okullarda ise haftanın 5 günü tam zamanlı yüz yüze eğitim ise 1 Haziran itibarıyla başlatılmıştır. Covid-19 ile mücadele sürecinde hazirana ilişkin kademeli normalleşme kapsamında, Türkiye genelinde ortaokul ve liselerde 8 Haziran´da yüz yüze eğitime geçilmiştir. MEB, pandemi nedeniyle okulların kapatıldığı dönem için, yaz döneminde belirli bir süre telafi eğitimi yapılacağını, öğrencilere uzaktan eğitim sürecinde kapsanan konulardan not verilmeyeceğini açıklamıştır. Telafi eğitimi için öğretmenlerin yaz döneminde çalışmalarına hukuki zemin oluşturmak için 15/04/2020 tarih 7243 Sayılı Kanunun 24. maddesi ile ´ilçe, il veya ülke genelinde genel hayatı etkileyen salgın hastalık, doğal afet, elverişsiz hava koşulları gibi nedenlerle eğitim ve öğretim faaliyetinin iki haftadan fazla süreyle yapılamaması halinde uygulanacak telafi programlarının ders yılı içerisinde tamamlanamadığı durumlarda yaz tatilinde yapılacak eğitim ve öğretim faaliyetleri nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığınca öğretmenlerin izinleri kısaltılabilir. Bu durumda öğretmenlerin izinleri bir aydan az olamaz.´ hükmü getirilmiştir. Örgün eğitimin bütün kademelerinde yer alan öğrencilerimiz 16 ay boyunca akademik, sosyal, psikolojik, fiziksel kayıplar yaşamanın yanı sıra ciddi düzeyde öğrenme ve beceri kayıpları yaşamıştır. MEB´in öğrencilerimizin yaşadığı kayıpları ´telafide ben de varım´ sloganı ile telafi etmesi mümkün görünmemektedir' açıklamasını yaptı.

'Kayıp dönemin nasıl telafi edileceği konusunda iç açıcı tablo bulunmamakta'
Ünsal, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Türkiye´de yıllardır temel bir sorun olan bölgeler, iller, ilçeler, mahalleler hatta okullarda ve okul içindeki şubeler arasında yüz yüze eğitime erişimde bile hem nitelik hem de nicelik olarak ciddi farklılıklar olduğu bilinmektedir. Salgın süreci ile birlikte eğitimde var olan mevcut eşitsizlikler ve adaletsizlikler daha da derinleşmiştir. Pandemi riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir. Özellikle düşük gelirli ve yoksul aile çocukları ile mevsimlik tarım işçiliği yapan çocuklar normal koşullarda bile eğitim olanaklarından yeterince yararlanamazken, uzaktan eğitim ile birlikte her çocuğun ulaşabileceği bilgisayar, internet gibi teknolojik araçlarının olmaması, çocukların eğitim sisteminden dışlanmalarına yol açmıştır. Örgün eğitimin her kademesinde öğrencilerimiz akademik, sosyal, psikolojik, fiziksel kayıplar yaşamanın yanı sıra ciddi düzeyde öğrenme ve beceri kayıpları yaşamıştır. Pandeminin ilk aylarında uzaktan eğitimden kopan çocukların sayısı 6 milyon civarındayken MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü´nün son açıklamasına göre, 21 Eylül 2020- 30 Nisan 2021 tarihleri arasında ancak 12 milyon 805 bin öğrenci EBA´yı etkin biçimde kullanmıştır.Zorunlu eğitime kayıtlı öğrenci sayısı 18 milyon 241 bin 881´dir. Bu veriden özel okul öğrencileri çıkarıldığında, 4 milyonu aşkın öğrencinin hem uzaktan eğitimden, hem de yüz yüze eğitimden uzak kaldığını söylemek mümkündür. Uzaktan eğitime katılan öğrencilerin yüzde 60´ının dersleri yalnızca cep telefonundan izleyebilmesi ve öğrencilerinin derslere katılım sürekliliğine ilişkin bilgi bulunmaması eğitime erişemeyen öğrenci sayısının çok daha yüksek olması ihtimalini güçlendirmektedir. Yüz yüze eğitime kıyasla çok daha sınırlı olan uzaktan eğitimde ve canlı derslerde, örgün eğitimde uygulanan müfredatın bire bir aynısının verilmesinde neden ısrar edildiğini anlamak mümkün değildir. Eğitim müfredatında herhangi bir seyreltme ve azaltma yoluna gidilmemiş, yüz yüze eğitime göre hazırlanan müfredatın sınırlı süre içinde verilmesi mümkün olmamıştır. Müfredatla paralel olarak ders kitapları da uzaktan eğitime uygun olmadığından canlı derslerde normal ders kitaplarının kullanılması ciddi sorunları beraberinde getirmiştir. Etkileşimli kitapların yokluğu, uzaktan eğitime uygun basılı ve dijital materyallerin yetersizliği gibi sorunlar süreci daha da zorlaştıran etkenler olmayı sürdürmüştür. Gerek canlı derslerin planlamasında, gerekse EBA TV yayınlarında çocukların sosyal-toplumsal gelişimine, bireysel ilgi ve yeteneklerine yönelik çalışmalara yeterince yer verilmemiştir. Spor, sanat, müzik ve beden dersleri yok sayılmıştır. Okuldan uzak kalan öğrencilerin sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmaların yetersizliği, pedagog desteği sağlanmaması, gelişim çağındaki çocukların bu süreçte zarar görmesine neden olmuştur. Eğitim Sen, uzaktan eğitimi kriz dönemlerinin “acil uzaktan eğitimi” olarak geçici ve görece destekleyici bir öğretim yaklaşımı olarak görmekte ve değerlendirmektedir. Sendikamızın eğitime dair temel yaklaşımı “yüz yüze eğitimin esas olduğu”, acil uzaktan eğitimin ise kriz durumlarında, acil durumlarda öğrencileri uzaktan destekleyecek ve güçlendirecek bir öğretim yaklaşımı olduğu yönündedir. 2020-2021 eğitim öğretim yılı boyunca yaptığımız çalışmalar ve araştırmamızın bulguları da bu görüşümüzü desteklemektedir. 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci yarısında eğitim kademelerine göre yaptığımız ve kamuoyu ile ayrıntılarını paylaştığımız bütün araştırmalar, Türkiye´de ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde sürdürülmekte olan uzaktan eğitimin yeterli ve etkili biçimde sürdürülemediğini, öğretmenlerin uzaktan eğitime ilişkin yargılarının oldukça olumsuz olduğunu göstermiştir. Uzaktan öğretme sürecinde ortaya çıkan kayıplar her öğrencide farklı düzeyde yaşanmıştır. Yoksul ailelerimizin çocuklarında, mülteci çocuklarda, özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarımızda öğrenme ve beceri kayıpları çok daha yüksektir. Her bölge, il ve ekonomik düzeye göre, tüm okullarda ayrı ayrı çalışma ekipleriyle bu kayıpların düzeyinin tespit edilmesi ve bilimsel veriler ışığında kapsamlı, uzun vadeli bir telafi programının hazırlanması gerekmektedir. Pandeminin başlangıcından bu yana geçen sürede MEB alınması gereken tedbirler konusunda eğitim emekçilerinin ve eğitim bileşenlerinin talep ve önerilerine kulaklarını tıkamıştır. Okullarda görev yapan tüm çalışanların risk altında olduğu, bu nedenle kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen, memur, hizmetli ayrımı olmaksızın tüm eğitim camiasının derhal aşılama çalışmasına başlanması yönündeki çağrılarımız karşılık bulmamış, futbolculardan ve turizm çalışanlarının aşılanmasına gösterilen özen eğitim emekçilerine gösterilmemiştir. Bu duyarsızlığın bedelini çok sayıda eğitim ve bilim emekçisi hayatını kaybederek ödemiştir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İSİG Meclisi, pandemi süresince en az 157 öğretmen ve idari personelin yaşamını yitirdiğini açıklamıştır. Özellikle eğitim emekçilerinin aşılama sürecinin gecikmesi, çok sayıda meslektaşımızın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Türkiye´de uzaktan eğitim süreci, eğitim ve bilim emekçilerinin emeği ve yoğun çabası eşliğinde hayata geçirilmiştir. Eğitim ve bilim emekçileri, evlerini fiilen okul haline getirmiş, bilgisayar, internet erişimi, öğretim materyalleri gibi araçlar bireysel çabalarla sağlanmış veya satın alınmıştır. Yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süresi öğrencileri ve velileri desteklemek üzere daha uzun saatlere, akşam saatlerine ve hafta sonlarına kadar uzamıştır. Okul çağında çocukları olan eğitim ve bilim emekçileri evde sessiz bir yer bulmak için büyük özverilerde bulunarak çalışmalarını sürdürmüştür. Bu çabalara karşın, özellikle kadın emekçilerin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılınmıştır. Eğitim ve bilim emekçilerinin evdeki emek süreci ve karşılaştığı güçlükler hakkında bir çalışma yapmayan MEB, bu görünmezlik algısıyla öğretmenlere eğitim ve deneyimlerinin dışında kalan işler vermek gibi uygulamalara girişmiştir. Öğretmenlerimiz hafta içi uzaktan eğitim derslerini gündüz saatlerinde işlemekle birlikte, bir yandan saat 18.00´den sonra ve cumartesi günleri uzaktan eğitim dersleri için yoğun hazırlık ve ders uygulaması yapmak zorunda kalmıştır. Gece saatlerine veya hafta sonu günlerine canlı dersler konulmakta, öğretmenlerin kişisel yaşamı ihlal edilmekte, tatil günleri yok sayılmaktadır. Esnek çalışma, kuralsız çalışmaya döndürülmüştür. Kamuda evden çalışma, dönüşümlü çalışma, uzaktan çalışma vb. gibi uygulamaların başlaması, eğitim ve bilim emekçileri açısından önemli tehditleri de beraberinde getirmiştir. Eğitim emekçileri bazı illerde pandemi gerekçesiyle ‘geçici görevlendirme´ ile zaman zaman polis kontrol noktalarında ateş ölçmek ya da kalabalık yerlerde bilgilendirme broşürleri dağıtmak için görevlendirilmiştir. Farklı illerde, eğitim emekçilerinin filyasyon ekiplerinde ya da çağrı merkezlerinde çalışmak için görevlendirildiği görülmüştür. Bu tür uygulamaların çoğu sendikamızın ve kamuoyunun tepkisi üzerine iptal edilmiştir. Pandemi sürecinde eğitim alanında hayata geçirilmeye çalışılan esnek çalışma ve angarya uygulamaları salgın sürecinde sadece çalışma biçimlerinin değil, iş ve görev tanımlarının da ihtiyaca göre esnekleştirilmeye çalışıldığını göstermiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimde esnek çalışma uygulamalarının (evden çalışma, telafi çalışması vb.) kalıcı hale getirilmesi için hazırlıklar yapmayı sürdürmektedir. Pandemi sürecinde seyreltilmiş sınıflarda yüz yüze eğitim kararı alınmasına rağmen gerekli öğretmen ve yardımcı personel atamalarının yapılmamış olması, hem öğrencileri hem de eğitim emekçilerini mağdur etmiştir. Bazı okullarda yeterli sayıda öğretmen bulunmadığından, ücretli öğretmenler görevlendirilmediğinden, tek sınıf öğretmenine birden fazla sınıf tanımlanmıştır. Okulların büyük bölümünde yeterli yardımcı personel olmaması eğitim öğretim hizmetlerinin aksamasına neden olmuştur. Okullarda, işyerlerinde, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde çalışan eğitim emekçileri sağlıksız ortamlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır. Yüz yüze eğitime kıyasla çok daha sınırlı olan uzaktan eğitimde ve canlı derslerde, örgün eğitimde uygulanan müfredatın aynısı verilmeye çalışılmış; müfredatta bir seyreltme ve azaltma yoluna gidilmemiştir. Müfredatla paralel olarak ders kitapları da uzaktan eğitime uygun olmadığından canlı derslerde normal ders kitaplarının kullanılması sorun yaratmıştır. Uzaktan eğitime uygun basılı ve dijital materyallerin yetersizliği gibi sorunlar öğretmenlerin işini zorlaştıran başlıca etkenler olmuştur. Öğretmenlere hem uzaktan eğitimi uygulamak, hem de uzaktan eğitimde kullanılacak materyal geliştirme konusunda yeterince destek sağlanmamış olması, 2020-2021 eğitim öğretim yılının büyük ölçüde kayıp bir dönem olmasına neden olmuştur. Bu kayıp dönemin nasıl telafi edileceği ya da telafi edilip edilemeyeceği konusunda hiç de iç açıcı bir tablo bulunmamaktadır .2020-2021 eğitim öğretim yılında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB´in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek için gerekli adımları atmaktan geri durduğunu göstermiştir. Kamusal eğitim,bir bütün olarak devletin ekonomik ve demokratik talepleri karşılamasını, eğitim hizmetinin herkes için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını ifade eden bir kavramdır. Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden de erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal/uluslararası yasa/sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.'


Erzin AKP'de başkan Musa Kürtül

Güzelmansur: Mücbir sebep, en az iki yıl uzatılmalı

TBMM’de ‘Hatay’a sahip çıkın’ çağrısı

Çalışkan, depremzedelere vergi affı istedi

İskenderun'da trafikten incelemesi

HBB'den 2 milyonluk lokum ihalesi

AKP Kırıkhan'da başkan değişti, Hassa'da değişmedi

Hak sahipliği için 2 günlük ek süre

"Kira yardımı, tapuyu verene" mi?

İskenderun'da 'silahlı tehdit' operasyonu

Akçalı'da ilkokula kütüphane

Nardüzü Ortaokulu'na kütüphane

Depremde ölenlerin anısına fidan

Süheyla Sultan gemisi barınaktan ayrıldı

İskenderunlu kadınlar yendi

  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01