Tarih: 01.05.2020 08:57

1 Mayıs kutlanıyor

Facebook Twitter Linked-in

Bayram, koronavirüs salgını nedeniyle ülkede ilan edilen üç günlük sokağa çıkma yasağı nedeniyle alanlarda temsili olarak açıklamalarla kutlandı. 

İskenderun Emek ve Demokrasi Platformu ve CHP ile Özçelik İş Sendikası, ayrı ayrı basın açıklaması yaparak, 1 Mayıs´ı kutladı.

Özçelik İş Sendikası İskenderun Şubesi başkanı Mehmet Güngör ve yönetimi Atatürk Anıtında yaptığı basın açıklamasında, koronavirüs nedeniyle bu yıl meydanlarda olamayacaklarının üzüntüsünü yaşadıklarını, ancak kutlamaları evlerden gerçekleştireceklerini ifade etti.

Platform, alkış ve zılgıtlarla kutlamaya çağırdı

İskenderun Atatürk Anıtı Alanında 1 Mayıs Marşını çalan, saygı duruşunda bulunan İskenderun Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklama yapan Mustafa Ünsal´a, platform üyelerinden TMMOB adına Murat Durukan, TTB´den Dr. Behçet Ekşili, Tüm Bel-Sen´den Müfit Cihnioğlu, Birleşik Taşımacılık Sendikası BTS´den Kamil Gürkan da eşlik etti. Alanda yaptığı açıklamada konuşan platform sözcüsü Ünsal, 'Eğer bugün emekten, emekçiden yana politikalar olsa idi salgına karşı toplumun sağlığını, işini ve geçimini koruyacak gerçek bir mücadele verirdik' dedi. İnsan onuruna yaraşır bir iş, gelir ve sosyal güvenlik talepleriyle dünya emekçilerinin tek ses, tek yürek olacağını, barış içinde savaşsız sömürüsüz bir dünyada yaşama ve yaşatma talebini belirten Ünsal, 'Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü iş yerlerimizde, sembolik de olsa alanlarda, Taksim Meydanında, sendikalarımızda, evlerimizde, balkonlarımızda 1 Mayıs Marşımızı hep birlikte söyleyelim! 1 Mayıs Cuma günü saat 21.00 da tüm halkımızı balkonlarından 1 Mayıs Marşını çalmaya, söylemeye, alkışlarla, zılgıtlarla güzel günlere olan inancımızı haykırmaya çağırıyoruz' diye konuştu. 11 maddelik talep sıralayan Ünsal, bunlar arasında 'Sosyal mesafeye mecbur kalmamak için sosyal koruma ve sosyal devlet politikaları hayata geçirilmelidir. Salgın sürecinde, temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışma acilen durdurulmalı, işten çıkarmalar yasaklanmalı, ücretsiz izin dayatmasından vazgeçilmelidir. Çalışanlara ücretli izin verilmeli, işsizler için koşulsuz işsizlik maaşı ödenmeli, küçük esnaf ve çiftçi desteklenmelidir. Kamu kaynakları halk sağlığının, emekçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesi, kayıt dışı çalıştırılanlar, işsizler, evsizler, göçmenler başta herkese gelir güvencesi sağlanması için kullanılmalıdır!' değerlendirmesinde de bulundu.

CHP: Emekçi mücadeleden vazgeçmedi

CHP İskenderun ilçe örgütü de Atatürk Anıtı Alanında yaptığı açıklamada, '1 Mayıs; dünyada ezilen ve sömürülen işçilerin birlik ve dayanışma günü' olarak niteledi.
Gençlik kolları ve ve yönetimden 4 temsilcinin katıldığı açıklamada konuşan CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu, Can Yücel´in 'Dünya öküzün boynuzları üzerinde durmuş/Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş/Oysa dünya işçilerin omuzları üstünde dudur/Kıpırdasın da deprem nasıl olur' dizelerini okudu ve şunları söyledi: '12 Eylül 1980 tarihi öncesi 1 Mayıslar; işçi örgütleri öncülüğünde, ülkedeki tarım ve diğer alanlaraki emekçilerin katılımı ve halkın demokrasi mücadelesinden yana olar siyasi örgütlerin katılımı ile coşku içinde kutlanırdı. Ezilenlerin omuz omuza hak aradığı o günler, iktidarları o kadar ürküttü ki 1 Mayısları engellemek için kitlesel katliama ulaşan saldırılar yapıldı. Buna rağmen örgütlü güce sahip Türkiye emekçileri mücadeleden hiç vazgeçmedi.'

Yönden: Emekçilere vefa günü

Emek ve Dayanışma Gününü kutlayan İskenderun Kaymakamı İskender Yönden de şu değerlendirmede bulundu: '1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü; Daha iyi bir gelecek için ter akıtan, sosyal, ekonomik, teknik ve endüstriyel gelişmemizin temel güç kaynağı olan işçiler ve emekçilerimiz için bir vefa günü olarak idrak ediyoruz. Şüphesiz ki devletimizin emek ve dayanışmaya verdiği değere bağlı olarak özellikle son yıllarda işçilerimizin çalışma koşulları ve iş güvencesi konularında büyük gelişmeler görülmektedir. Bin yıllık sosyal devlet geleneğimizin tezahürü olarak aziz devletimiz; İnsan odaklı anlayışıyla ürettiği sosyal politikalar sayesinde daha güçlü bir yapıya ulaşmasının yanı sıra ülkemizin genç ve dinamik nüfusuyla da Avrupa´nın en avantajlı ülkesi haline gelmiştir. Bizler de bu potansiyeli doğru ve yerinde kullanırsak inanıyorum ki kısa zaman da arzu ettiğimiz noktalara ulaşacak ve üretim alanında üstün başarılar elde edilecektir. Dünyada güzel olan her şey büyük bir özveri ve emekler neticesinde ortaya çıktığı şüphesizdir. Bu anlamda İşçilerimizin özverili çalışmalarının neticesinde devletimiz ve milletimiz daha güçlü bir yapıya ulaşacaktır. Bizler için bu denli önem arz eden emekçilerimizin her zaman yanlarında bulunmaya ve onların destekçisi olmaya devam edeceğiz.'
İskenderun Belediye Başkanı Fatih Tosyalı ise 'Ülkelerin istikrar içinde gelişmesi ve kalkınmasında, ekonomilerinin yapılanmasında ve belirlenen hedeflere ulaşmasında işçi ve emekçi kardeşlerimizin katkısı çok büyüktür. En kutsal kazanç alın teri ile kazanılan helâl kazançtır. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü de bu güzel temayı daha da anlamlandırmaktadır. 1 Mayıs gününün taşıdığı anlamın bu kültürün gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir fonksiyon icra edebileceği de kuşkusuzdur' değerlendirmesinde bulundu.

Emekçi pencere ve balkondan ses verecek

1 Mayıs´ın, korona virüs salgını eşliğinde, daha önceki yıllarda görülmemiş ölçüde emekçilerin hakları, özgürlükleri, hayatları, demokrasiye karşı girişilmiş bir saldırı dalgası altında karşıladığını ifade eden HDP İskenderun İlçe Eşbaşkanları Hülya Ateş ve Nevzat Güzel de, 'Bu 1 Mayıs´ta salgın, tüm dünyada ve Türkiye´de kapitalist krizin derinleşmesiyle birlikte keskinleşen bir sınıf mücadelesi olarak yaşanıyor. Salgın aynı zamanda sağlık sistemi krizidir. Kar oranlarını artırmak için, sermayeye yeni değerlenme alanı olarak sunulan, öznesi insan olan sağlık alanının kamusal hizmet olmaktan çıkarılması, ticarileştirilmesi, özelleştirilmesi, önleyici sağlık hizmetlerinin devreden çıkarılması, hastanelerin otel hizmeti vermesi ve hastaları müşteri olarak görmesi, düşük ücret, fazla iş yükü ile çalıştırılan sağlık emekçileri, sağlık emekçilerinin KHK ile ihraç edilmesi krizin bir başka boyutudur. Bu salgın aynı zamanda bir ekoloji krizidir. 21. yüzyıl salgınlarını, hayvanlardan insanlara geçen salgınlar arttı ve korona bunun yeni bir örneği. Bu salgının, salgınların kaynağı, yabanıl hayatı ve ormanları tamamen yok eden, hayvanların bağışıklık sistemini zayıflatan, hayvanlarla insan yaşamı arasındaki süzgeçleri ortadan kaldıran endüstriyel tarım, hayvancılık ve ormancılık krizidir' açıklamasını yaptı.

Yeloğlu, sağlık emekçilerini kutladı

AKP Hatay İl Başkanı Mehmet Yeloğlu da, 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Gününü şu mesajla kutladı: 'Tüm dünyayı etkisi altına alan virüs salgınını yaşadığımız bu zorlu süreçte; başta sağlık emekçileri ve güvenlik güçlerimiz olmak üzere tüm işçi, emekçi kardeşlerimin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü´nü kutluyorum. Virüse karşı ülkemizin verdiği mücadelenin başarıyla devam etmesinde ve tüm dünyaya örnek olmasında emeği geçen herkese 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Günü vesilesiyle en derin duygularımla teşekkürlerimi iletiyorum.'

Yıldırım: İçimiz buruk

Vatan Partisi Hatay İl Başkanı Yunus Özgür Yıldırım da şu açıklamayı yaptı: '1 Mayıs bayramımızı koronavirüs salgını nedeniyle meydanları doldurarak, alanlarda kucaklaşarak kutlayamıyoruz. O bakımdan içimiz buruk. Ancak umutluyuz; işçinin, emekçinin, üreticinin günleri geliyor. Ülkemiz, emperyalizme karşı mücadele ettikçe ´birleşen ve üreten Türkiye´ yoluna giriyor. Önümüzde aşılması gereken zorluklar var. Bu zorlukları ancak Üretim devrimi programıyla, milleti birleştirerek ve zorlukları paylaşarak aşabiliriz. Artık milli devletlerin yükselişe geçtiği, üretici ve emekçilerin öne çıkacağı bir dönemdeyiz. Salgınla birlikte bir kez daha görülmüştür; borçlanma ekonomisi, sıcak para ekonomisi iflas etmiştir. Türkiye´nin önünde bir üretim devrimi mecburiyeti vardır. İşte bu nedenle işçi sınıfının, üreticilerin, emekçilerin öne çıkacağı bir dönemdeyiz. Türkiye´nin yeniden Atlantik sitemine dönme, borçlanma ekonomisinde ısrar etme olanağı bulunmuyor.'

5 partiden ortak açıklama

HDP, SYKP, SODAP, TİP ve EMEP adına ortak yapılan açıklamada ise 'Ne dünyada ne de Türkiye´de yaşanan kriz, salgın nedeniyle ortaya çıkmadı. Zaten ağır bir ekonomik kriz yaşanırken salgın bu krizi derinleştirdi. Hükümetler, sermayeyi önceleyen paketler ile önce ´ekonomi´ diyerek ´halk sağlığını´ hiçe saydılar. AKP ve saray rejimi, kendi eserleri olan bu krizi, ölüm korkusu, panik ve izolasyon ortamı üzerinden, sermaye birikim modelini sürdürmek ve tekçi rejimini tahkim etmek için bir fırsat olarak değerlendirdi ve topluma karşı siyasal bir karantinaya dönüştürdü. Totaliter, baskıcı bir gözetim toplumu inşasına karşı dikkatli olmalıyız. Salgın sonrası sömürünün katmerleşerek devam edeceği, hakların daha da budanacağı, çok daha otoriter bir ülke, bir dünya yaratmak istiyorlar. Özel sektör ve kamuda salgın sürecinde uygulanan esnek çalışma uygulamalarını salgın sonrasında temel çalışma biçimi olmasını, güvencesizliğin yaygınlaştırılmasını ve emeğin daha da ucuz hale getirilmesini hedefliyorlar. ´Ekonomi çöktü´ diyerek yeni zamlarla, vergilerle faturayı bir kez daha emekçilere çıkarma niyetlerini gizlemiyorlar. Bizler; krizlere, salgınlara yol açan bu politikaların devam ettirilmesine geçit vermeyeceğiz. Özelleştirmelere, kamusal hizmetlerin sermaye için karlı alanlar olarak piyasalaştırılmasına, güvencesizliğe, taşeron çalışmaya, esnek çalışmaya, doğanın talan edilmesine, nükleer santrallere, hayvanların/bitkilerin doğal yaşam alanlarının katledilmesine karşı mücadeleyi çok daha güçlü şekilde yükselteceğiz. Mücadeleyi dayanışma ile güçlendireceğiz' ifadesine yer verildi.

Akbay: Anlayışlarını kader gibi sunuyorlar

Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilcisi Av. Bülent Akbay da 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramının ‘çıkarları uğruna doğayı acımasızca tahrip eden, insanlığı ölüm karanlığına sürükleyen, kölelik düzenini lütuf gibi sunan kapitalist düzenin yarattığı küresel salgının gölgesinde´ kutlandığını belirtti. Akbay, yazılı açıklamasında şunları ifade etti: “Korktukları için neredeyse günün her saatinde halka, insana ve doğaya düşman yönetim anlayışını “kader” gibi sunan yöneticilerin nutuklarını dinletiyorlar. Sahip oldukları medya kuruluşlarında sürekli yalanlar söylüyorlar. Yargı organlarını “kamçı” gibi kullanarak tutsaklıkla tehdit ediyorlar. İşsizlikle, açlıkla ve yoksullukla toplumu terbiye etmek istiyorlar. Bu acımasız düzeni sürdürmek için insan olmanın en temel haklarını pervasızca gasp etmek istiyorlar. Ama tarih doğanın bir parçası olan insanlığın onurlu mücadelesiyle ilerleyebildi. Bu düzen değişecek. Tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla emekten, halktan ve özgürlüklerden yana bir dünya kurulacak. İnsanların iş güvencesinin olduğu, ücretsiz sağlık, ücretsiz eğitim ve ücretsiz barınma hakkının olduğu, doğaya dost bir yaşamın sürdüğü insan onurunun korunduğu özgür insanlar olarak yaşayacağız bu topraklarda. Biz inandık. Siz de inanın.”

İÇKD: Dayatılan ekolojik yıkım

İskenderun Çevre Koruma Derneği Yönetim Kurulu adına başkan Nermin Yıldırım Kara da yazılı açıklamasında, “Her türlü ayrımcılığa ötekileştirmeye baskıya ve yasaklara karşı, barış, demokrasi, katılımcı ve toplumcu özgürlükçü bir yaşam için alanlarda değil de bu yıl mesajlarımızla ses vereceğiz” dedi.
Doğa katliamlarına sebep olan tüm kirli projelere karşı mücadelenin işçi sınıfının ve emek kitlelerinin birincil görevi olduğunu ifade eden Kara, şunları kaydetti: “Bugün ülkemizin ekonomik, siyasal ve sosyal olarak içinden geçtiği süreçte her zamankinden daha fazla barışa, sağduyuya ve adalete ihtiyacı vardır. Biz İskenderun Çevre Koruma Derneği olarak diyoruz ki; savaşsız, sömürüsüz bir dünya kurmanın özlemiyle, kapitalizmin emek sömürüsüne, ekolojik yıkımına karşı dayattığı tüketim kültürünü kutsayıp, daha da fazla kar pahasına gölgesini satamayacağı ağacı kesebileceğini biliyoruz. Kapitalizm hem doğa hem insan katliamıdır. Bu yüzden yapılması planlanan doğa katliamlarına sebep olan tüm kirli projelere karşı mücadele etmek işçi sınıfının ve emek kitlelerinin birincil görevidir diyoruz. Bu süreçte milyonlarca işçi canı pahasına pandemiye karşın çalışmaya devam etmekte, Evde Kal çağrılarına rağmen ‘işçiler-emekçiler´ bu çağrıların dışında kalmaktadır. Mevcut sistemde kår güdüsü ile -işçinin yaşam hakkı aynı teraziye çıkmış olup kar hırsının baskın geldiğini görüyoruz. Koronavirüs salgını işçileri, sağlıkları ve işleri arasında sıkıştırmış ve zorlamaktadır. Uygulamaya konan yasalar çerçevesinde ücretsiz izinler yerine , ücretli izinlere geçilmesi, zorunlu sektörler dışında işçilerin çalışmaması, zor günlerde kullanılmak üzere İşçilerin maaşından ve İşverenden yapılan kesintiler ile oluşturulan İşsizlik Fonu hiçbir kriter aranmaksızın tüm gelirini kaybedenler için kullanılmalı, işyerlerinde olan emekçiler için her türlü koruma tedbirlerinin alınması emekçinin haklı talepleri olarak anlaşılmalıdır.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —