İskenderun/SES
´Bu deprem ülkemizde etkin olan bir fayı tetikler mi?´ sorusunu yanıt veren Prof. Dr. Över, Türkiye´nin tektonik/jeodinamik konumuna baktığımızda, Arabistan, Afrika ve Avrasya levhalarının hareketlerinin ülkedeki etkin fayların deprem üretme potansiyellerini kontrol ettiğinin görüldüğünü ifade etti. Prof. Dr. Över, 'Doğuda, Arabistan levhası yılda iki santimetreye yakın kuzeye hareket ederek, Türkiye´nin doğusunu ve İran´ın batısını sıkıştırmakta. Arabistan levhasının bu hareketi 23 Ekim 2011 tarihinde Van´da 7.2 büyüklüğünde ve 12 Kasım 2017´de Halepçe´de 7.3 büyüklüğünde iki yıkıcı deprem meydana getirmiştir. Her iki depremin meydana geldiği fayların tektonik konumları farklı ve birbirlerini etkileme durumları söz konusu değil. Ancak, iki depreme neden olan kaynak aynıdır ve Arabistan levhasının kuzeye hareketidir. Bu hareket ülkemizde önemli iki levha sınır fayları boyunca büyük depremlere yol açmakta. Ülkemizin iki sınır fayı vardır. Birincisi; Doğuda Karlıova´dan (Erzincan) batıda Saroz körfezine kadar yaklaşık 1400 kilometre uzunluğunda doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), ikincisi ise Kuzeyde Karlıova´dan güneyde Hatay´a kadar yaklaşık 700 kilometre uzunluğunda doğrultu atımlı Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) dur” değerlendirmesinde bulundu.
Tarihsel depremler incelendiğinde ülkemizde 7.0 ve daha büyük yıkıcı depremlerin çok önemli bir kısmının bu faylar boyunca meydana geldiğini anlatan Över, “Bu faylar Arabistan levhasının hareketini taşıyarak, sınırladıkları Anadolu bloğunun batıya doğru kaymasına neden olmakta. Halepçe depremi bize Arabistan levhasının hareketinin devam ettiğini ve Doğu Anadolu bölgesi ile KAFZ ve DAFZ boyunca herhangi bir bölgede yıkıcı bir depremin her an olabileceğini söylemektedir. Tarihsel ve aletsel deprem katalogları incelendiğinde her iki levhanın sınır fayları boyunca sismik boşluk alanlarının olduğu görülmekte. KAFZ´nun batı ucunda yer alan İstanbul, ülkemizin önemli bir kenti olduğu için ön plana çıkmaktadır. Ancak, DAFZ´nun güney ucunda yer alan tamamı birinci derece deprem kuşağında yer alan ve üç levhanın sınır faylarının kesiştiği Hatay´da yaklaşık 145 yıldır yıkıcı deprem olmadı. Fayın bu segmentinde ciddiye alınması gereken bir sismik boşluk göze çarpmakta' dedi ve toplumun deprem bilinci ile refleksini sürekli açık tutacak araçların geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.