Şahın, yazılı değerlendirmesinde şunlara yer verdi: 'Ülkemizi hedef alan saldırılar tüm hainliği ile 2017´de de sürmüştür. Bu sene de vatanı namusu bilen aziz şehitlerimiz, kahraman gazilerimiz oldu. Onları ve şanlı destanlarını hiçbir zaman unutmamak, gelecek nesillere bu fedakârlıkları aktarmak Türk milleti olarak bizim en önemli görevimizdir. Çalkantılı bir seneyi geride bırakırken 2018 yılında da, Türkiye olarak ihtiyacımız olan birlik ve beraberliktir. Bunun en büyük sorumluluğu da siyasetçilere ve ülkeyi yöneten hükümete düşmektedir. Dün ´bizden olsun da nasıl olursa olsun´ mantığı ile devletin kurum ve kuruluşlarının hainler tarafından işgal edilmesinin ağır sonuçlarını 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminde hep beraber gördük. Onun içindir ki milli birlik ve beraberlik, adalet, hakkaniyet, liyakat ve eşitlik siyasilerin ağızlarında sadece bir söz olarak kalmamalıdır. Kamu başta olmak üzere bu vatan toprağının her karışında kendisi hissettirmelidir. Milletimizin başına sadece bela açan; liyakat ve ehliyeti yok eden, milletin kamuya kurumlarına olan güvenini sarsan ve zedeleyen tüm düzenlemeler 2018´de gözden geçirilerek terk edilmelidir. Objektiflikten uzak, torpilin kılıf değiştirmiş hali olan sözlü sınavlara, her atamada yandaş referans arama gibi yanlışlara ve ayrımcılık üretecek her anlayışa hiçbir taviz verilmemelidir. 2017 yılını, kamu ve sağlık çalışanları açısından değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tam anlamıyla bir hüsrandır. Ne yazık ki 2017 yılı, malum sendikanın attığı imzalarla kamu çalışanlarına zehir edilmiştir. Enflasyonun yüzde12 çıktığı, Türkiye´nin yüzde 11 büyüdüğü bir ekonomik tabloda memurun payına düşen 2017 için yalnızca yüzde 7 olmuştur. Memur maaşı, gerçekleşen enflasyon karşısında adeta yok olmuştur. 2018 ve 2019 için atılan imza ile de memurun geleceği zehir edilmiştir. 0.5 artışa evet diyerek memurun ekonomisini yerle bir edenlere umarız ki kamu çalışanları 2018´de gerekli dersi verecektir. 2017 yılı, sağlık çalışanların temel beklentilerinin görmezden gelindiği, şiddetin rutinleşerek cana kasta dayandığı, vekil ebe, hemşire, kamu dışı aile sağlığı çalışanları ile Aile hekimliklerindeki tıbbi sekreter arkadaşlarımızın kadro konusunda ayrımcılığa maruz kaldığı, sağlıkta ´ben istedim oldu´ mantığı ile oluşturulan çok başlılığının nelere mal olduğunun altı yıl sonra görüldüğü bir sene oldu. Kamuda en düşük maaş alan meslek mensuplarından biri olan sağlık çalışanları için yine bir şey yapılmadı. Toplu sözleşmede bu durum gündeme bile getirilmedi. Döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması başta olmak üzere önemli taleplere yine sırt çevrildi. Yetkilendirilen sendika da tüm bu yapılmayanlara sessizliği ve attığı imzalarla ortak oldu. 2017 senesi, kamu ve sağlık çalışanları açısından felaketlerle anılacak olumsuzlukların yaşandığı bir yıl olmuştur. Talepler karşılanmamış, sözlü sınav gibi uygulamalarla çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmıştır. Çalışanlar ekonomik anlamda derin ekonomik kayıplara uğramıştır. Umarız ki 2018 yılı, öncelikle 2017´deki kayıpların telafi edildiği ve çalışanların taleplerinin karşılandığı bir yıl olur. 2018´de de hak bildiğimiz yolda çalışanın her zaman yanında olacağız. Nerede bir haksızlık varsa karşısında duracak, mağduriyetlerin sonlanması ve çalışanların hak ettiklerini alması için elimizden geleni yapacağız.'