Akın Bodur/İskenderun
Aralarında Antakya Çevre Koruma Derneği, Erzin Çevre ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği, Erzin Turunçgil Üreticileri Birliği, Erzin Yeşilkent Sulama Kooperatifi, Erzin Ziraat Odası, İskenderun Çevre Koruma Derneğinin de bulunduğu 16 kuruluş ise Covid -19 pandemisi nedeniyle Türkiye´deki 30 kömürlü termik santralin kapatılması, 7 kömürlü termik projesinin iptali talebiyle Cumhurbaşkanlığına karşı Danıştay´a dava açtı. Davacılar 93 sayfalık dava dilekçesinde 16 avukatı ´vekil´ olarak gösterdi. Atal, 'Korona virusun Covid-19 olarak mutasyona uğrayarak ülkemiz ve dünyada ölümcül salgın hastalığa yol açma sebebinin iklim değişikliği olduğunun bilimsel olarak sabit olması ve yine bilimsel çalışmalarla hava kirliliğinin ve termik santrallerin neden olduğu partikül madde kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde Covid-19 vakalarının ve ölümlerinin daha fazla olduğunun saptanmış olması nedenleriyle; Türkiye´de işletmede olan 30 kömürlü termik santralin üretim lisanslarının iptal edilerek bu termik santrallerin kapatılmasına, henüz işletmeye alınmamış olan 7 termik santralin ise üretim lisanslarının ve projelerin iptaline; Anayasanın 104. maddesinden kaynaklanan yetki ve görevle karar verilmesi talebiyle Cumhurbaşkanlığına yaptığımız başvurunun zımnen reddi yönündeki karara dair işlemin iptaline, telafisi imkansız zarar ve açık hukuka aykırılık şartları birlikte gerçekleştiğinden dava sonuçlanıncaya dek yürütmenin durdurulmasına, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmesini talep ettik' açıklamasını yaptı.
'Termik santrallerin kapatılması gerekir'
Atal, davada, 'Termik santrallerin yol açtığı iklim değişikliği ve madencilik faaliyetlerinin corona virüs salgınına neden olması; Termik santrallerin neden olduğu partikül madde kirliliğin (2,5 pm ve 10 pm) Covid-19 vakalarının ve ölümlerin artışına neden olduğu bilimsel delilleriyle sabittir ve Türkiye Cumhuriyeti halkının yaşama hakkının güvence altına alabilmesi için bütün kömürlü termik santrallerin kapatılmasına karar verilmesi gerekmektedir. termik santraller ve madencilik faaliyetlerinin neden olduğu corona virüs salgını 82 milyonun hayatını tehdit etmektedir. Termik santraller nedeniyle meydana gelen küresel iklim değişikliğinin gezegende yarattığı süreç ve sonuçlar çevre hakkının yaşama hakkıyla eşdeğer hale gelmesine neden olmuştur. İklim krizi haline dönüşen iklim değişikliği, virüs mutasyonlarına neden olarak küresel salgın hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmakta ; diğer yandan iklim değişikliğine neden olan sera gazları sonucu meydana gelen endüstriyel kirli havanın olduğu yerlerde daha fazla Covid-19 ölümlü vaka gerçekleşmekte ve geleneksel olarak üçüncü kuşak haklar arasında sayılan çevre hakkı kuşak atlamakta, birinci kuşak haklar arasındaki yaşama hakkının ihlaliyle eşdeğer hale gelmektedir. Covid-19 mutasyonlarına neden olan iklim değişikliğinin en önemli sebebi ise kömürlü termik santrallerdir. Küresel iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının yüzde 30´undan termik santraller tek başına sorumludur. Termik santrallerin neden olduğu iklim değişikliğinin yol açtığı deniz seviyesi yükselmesi, kuraklıklar, seller, çeşitli böcek ve çekirgelerin tarım alanlarını istilası sonucunda gıda güvenliğinin yok olması, kıtlık, iklim göçleri, savaşlar ve güvenlik sorunları gibi insanlığın orta vadede geleceğini tehdit eden küresel sorunların yanı sıra, Covid-19 Corona virüsü salgın hastalığında olduğu gibi kısa vadede küresel pandemilere de yol açarak Türk halkının ve gezegen halklarının yaşama hakkını ortadan kaldıran süreçlere evrilmiştir. Termik santraller bir yandan Covid-19 küresel salgın hastalığına yol açan iklim değişikliğinin bir numaralı sebebiyken, diğer yandan da havasını kirlettiği bölgelerde daha çok insanın hastalanmasına ve havası temiz olan bölgelere kıyasla oransal olarak da daha çok ölüme yol açmaktadırlar. Termik santrallerin kapatılması ülkemizin geleceği ve milli güvenlik açısından da milli gücenlik özelinde de elzemdir. Anayasamızın 104/13. maddesi de Cumhurbaşkanına ´Milli güvenlik politikalarını belirlemek ve gerekli tedbirleri alma´ yetkisi ve görevini vermiştir' ifadesine yer verdiklerini duyurdu.
'Termik santraller ülkede öbeklenmiş durumda'
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun amir içtihatlarının, enerji piyasasını düzenlemekle görevli Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından uygulanmadığı belirtilen dava başvurusunda, 'Tek bir termik santralin bile öldürücü-yok edici etkisi fazlasıyla tahrip edici iken, ülkemizde bazı bölgelerde termik santraller deyim yerindeyse öbeklenmiştir. Bu bölgeler; Çanakkale (özellikle kuzeyinde Biga sahili ve Çan, Kazdağları), İzmir Aliağa bölgesi, Çukurova (Kümülatif etki içtihatlarına konu olan Mersin-Adana-Hatay sahil şeridi), Muğla-Yatağan, Kahramanmaraş ve Zonguldak´tır. Birden fazla termik santralin öbeklendiği Zonguldak Covid-19 salgınından en çok etkilenen illerden birisi olarak Türkiye´de büyükşehirlerin yanında karantinaya alınmak zorunda kalınan tek il olmuştur. Termik santrallerin yarattığı etki, çevre hakkı ihlalini aşarak, yaşama hakkı ihlali boyutuna ulaştığı açıktır... 37 kömürlü termik santralin toplumsal maliyet analizi, sağlık etki değerlendirme raporu ve kümülatif etki çalışması yapılıncaya dek yürütmenin durdurulmasına ve kapatılmasına karar verilmesini talep ediyoruz' görüşü de yer aldı.
'Termik santral, yaşama hakkını tehdit eden kirletici faaliyetlerin en önde geleni'
16 kuruluşun ortak açtığı dava başvurusunda 'Covid-19 salgınından sonra kömür kullanılmaya ve termik santraller çalıştırılmaya devam edilirse, yurttaşlar sadece akciğer kanseri, kalp-damar rahatsızlıklarına yakalanmakla kalmayıp, partikül maddeler üzerinde taşınan Cocid-19 virüsü nedeniyle virüslü havayı soluduktan sonra 14 gün içinde ölüm riskiyle karşı karşıya olacaklardır. Bilimsel çalışmalarla sabit olduğu üzere geçmişte iklim değişikliği ve diğer çevresel faktörler nedeniyle mutasyona uğrayarak ortaya çıkmış olan SARS, MERS Corona viruslerden sonra bu kez daha kısa bir zaman aralığında meydana gelen mutasyon sonrasında Covid-19 mutasyonunun da iklim değişikliği ve çevresel faktörler sonucu gerçekleştiği aşikardır. Anayasanın 104. maddesine göre Cumhurbaşkanlığı makamı devletin ve yürütme organının başıdır. Anayasanın 104. maddesine göre halk sağlığının korunması ve salgın hastalıkların önlenmesi yönünden devletin ve yürütmenin başı sıfatıyla gerekli tedbirleri almak ve uygulamak konusunda Cumhurbaşkanının yetki ve görevi bulunmaktadır. Belirtilen ve res´en nazar-ı itibara alınacak nedenlerle; öncelikle en yakın ve can yakıcı ölümcül tehdit olan Covid-19 salgınına karşı Cumhurbaşkanlığının anayasanın 104. maddesinden doğan yetki ve görevi nedeniyle kömürlü termik santrallerin kapatılmasına karar verilmesini talep ediyoruz' ifadesine yer verildi. Dava başvurusunda, '... özellikle PM 2,5´un uzun süreler havada asılı kalabilmesi ve 500-1000 km mesafe kat edebilmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda Yatağan´daki termik santral nedeniyle Yumurtalık´taki yurttaşın, Yumurtalık Sugözü veya EMBA termik santrali nedeniyle Ankara merkezde yaşayan yurttaşın hayatının tehlikede olduğu açıktır... Kömürlü termik santrallerin bacasından atmosfere atılan SO2 (kükürtdioksit) ve NO 2 (azotoksit) gazları H2SO4 (sülfirik asite) dönüşerek; bu gazlar yaş ve kuru çökelme mekanizmaları ile çökelmekte, ulaştığı toprak ve su kütlelerinin PH seviyelerini düşürmekte, ayrıca fuel-oil ve kömür kullanımı sonucu oluşan kükürtoksit-karbonmonoksit-azotoksit , yanmamış hidrokarbonlardan toz ve küllerin çökelmesi sebebiyle halk sağlığı, deniz ekosistemi ve tarım alanları tahrip olmaktadır. Termik santrallerin bacalarına takılan elektrostatik filtreler bu gazların salımını engellememekte olup, termik santral bacasından çıkan zehirli gaz-radyoaktif madde-zehirli gaz içindeki ağır metal yoğunluğunu tutabilen bir sistem dünyada icat edilmemiştir... Kömürlü ve doğalgazlı termik santrallerde çok yüksek oranda ısı açığa çıkmakta ve termik santralleri soğutmak için denizden veya nehirden su alınarak soğutma suyu olarak kullanılmakta ve su 95 dereceye kadar ısınmış halde su kaynağına geri verilmektedir. Bu konuda somut bir örnek olarak İskenderun Körfezi´nde Adana–Yumurtalık´ta kurulu bulunan Sugözü termik santralinin deniz ekosistemine verdiği zarar bilirkişi raporuyla ispatlanmıştır... Termik santrallerin sebep olduğu iklim değişikliği, ormansızlaşma, yaban hayatının işgali ve corona virüs salgınlarıyla yaşama hakkımızı tehdit eden kirletici-yok edici faaliyetlerin en önde gelenidir' görüşüne yer verildi.
'Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde Covid-19 ölümleri daha fazla'
Açılan davaya ilişkin açıklamada bulunan Atal, şu değerlendirmelere yer verdi: '21. yüzyılda iklim krizinin etkilerini her gün can alıcı bir şekilde yaşamaktayız. İklim krizinin ve madenlerin neden olduğu bilimsel olarak da kanıtlanan Covid-19 pandemisi ile birlikte ile yaşamımız daha da çekilmez ve tehlikeli bir hale geldi. Hemen her gün sel, aşırı yağış, aşırı sıcaklık, kuraklık gibi iklim olayları yaşıyoruz, yaşamlarımızı kaybediyoruz. Doğamız ve tüm canlılar büyük zarar görüyor. Diğer yandan da Covid-19 pandemisi yeniden etkisini arttırdı ve çok sayıda insan hastalanıyor ve yaşamını yitiriyor. Artık işin şakası kalmadı. Acil önlem gerek. İklim krizine yol açan etmenlerden en önemlilerden birisinin termik santrallar olduğunu bilmeyen kalmadı. Bir sürü ülke termik santrallarını kapatıyor veya kapatmayı programına alıyor. Ancak bizim ülkemizde ise bu konuda alınmış hiçbir önlem olmadığı gibi yeni termik santralların açılması için üretim lisansları veriliyor ve ÇED süreçleri başlatılıyor. Oysa bırakın yenisini açmayı, tüm termik santralların adil bir dönüşüm programı ile acilen kapatılması gerekiyor. Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde Covid-19 ölümlerinin daha fazla olduğu bilimsel olarak saptandı. Kovid-19 virüsü termik santrallardan çıkan partikül maddelere yapışarak canlı kalabiliyor ve bulunduğu yerden daha da uzaklara taşınabiliyor. Bu konudaki bilimsel çalışmalar var. Nitekim pandemi başlangıcında sokağa çıkma yasağı ilan edilen iller arasına Zonguldak ilinde alınması boşuna değildi. Zonguldak´ta yaşayan halk termik santrallar nedeniyle sağlığını zaten kaybetmişti. Anayasanın 104. maddesi, Cumhurbaşkanına ´halk sağlığını ve halkın yaşam hakkının korunması´ konusunda yetki ve görev vermektedir. Termik santrallerin yol açtığı iklim değişikliğinin neden olduğu Covid -19 salgınını ve gelecekteki yeni Coronavirus mutasyonlarını engellemek ve termik santrallerin kurulduğu bölgelerde meydana gelen hava kirliliğinin Covid -19 ölümlerini arttırıcı etkisinin önüne geçmek için Cumhurbaşkanlığı gereken tedbirleri almak zorundadır. Ekoloji Birliği´nin çağrısı üzerine bileşen örgütler ve diğer katılımcı örgütlerle birlikte Cumhurbaşkanlığı´na idari başvuruda bulunduk ve anayasanın 104. maddesinden kaynaklanan yetki ve görevi doğrultusunda, küresel çapta iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının yüzde 30´undan ve hava kirliliğine neden olan partikül madde (PM 2,5 ve PM 10) ve zehirli gazlardan sorumlu olan ve halen işletmede olan kömürlü termik santrallerin üretim lisanslarının iptal edilerek bu termik santrallerin kapatılması ve ayrıca henüz işletmeye alınmamış olan termik santrallerin ise üretim lisanslarının iptalini istedik. Talebimizin zımnen reddedilmiş sayılmasından dolayı Cumhurbaşkanlığının söz konusu santralları kapatması talebi ile davamızı Danıştay´da açıyoruz. Cumhurbaşkanlığının daha önce çevre izni bulunmayan 6 adet santralın kapatılması konusunda gösterdiği hassasiyeti bu kez tüm santrallar için kullanmasını ve santralları kapatmasını istiyoruz.'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55