'Yürekler dile geldi' adlı öykü kitabı, Hatay´da yaşayan 237 kişinin yazdığı ve çoğu gerçeğe dayalı öykülerle yayımlandı. 37 kişinin kaleme aldığı 37 ayrı öykü, 'Yürekler dile geldi' adlı kitap, yarın yapılacak tanıtım toplantısıyla Antakya´da tanıtılacak. 281 sayfalık kitabın önsüzünü yazan M. Adil Çetin, 'Ortak kitapta, birden çok kişinin ürünleri yer almaktadır. Farklı zekaların, değişik bakışların ortaya çıkardığı bir eserdir. Bu kitap, bir kişinin yazdığı bir hikaye, anı, deneme, anlatı kitabı değil, çok kişinin hikayelerinden, yazılarından meydana gelmiş bir kitaptır...' değerlendirmesine yer verdi.
Akın Bodur/İskenderun
Hatay´da yaşayan 37 kişinin yazdığı öyküler, bir araya getirilerek, 'Yürekler dile geldi' adlı kitapta yayımlandı. Kitapta yayımlanan öyküler, yazarların alfabetik sıralamasına göre, öykü adlarıyla yayınlandı, öykü yazarının özgeçmişine de yer verildi. 'Yürekler dile geldi' adlı kitap, '37 yürek, 37 hikaye; Biz birlikte güçlüyüz' sloganıyla 11 Ocak Cumartesi günü yapılacak toplantıyla tanıtılacak. Öykü, anı, anlatı kitabının güçlü bir heyecan, paylaşım, dostluk ve güvenin ürünü olduğunu ifade eden kitap projesinin koordinatörü Nebih Nafile, kitap tanıtımının Hatay Büyükşehir belediyesinin katkısıyla 11 Ocak Cumartesi günü saat 14.30´da Hatay Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonunda yapılacağını belirtti.
Kitapta kimlerin öyküsü var
Ahmet Bostancı, Aziz Büyükaşık, Azime Yılmaz Kayman, Bahar Gül, Canan Başkaya, Derya Özkan, Duran Yaşar, Eysel Erbaş, Fatma Özyurt, Gülnaz Nurlu Kavvas, Gülşen Randa, Hikmet Güzel, Mehmet Ali Akyüz, Mehmet Yanar, Meral Türker, Muhsin Boz, Nadya Çapar, Nebih Nafile, Nevra Çağlayan, Neslihan Kanuncu Seçkin, Nesrin Sarıgül, Nihat Aslanyürek, Nuray Bulgurcu Beşerikli, Nurettin Bellur, Orhan Yeniocak, Ömer Bayraktar, Sebahat Aslanyürek, Sedat Doğan, Semir Özkan, Selma Sayar, Serpil Korkmaz, Sevim Yunus Habip, Sezen Yorgun, Süleyman Duman, Usulet Güner, Utkun Büyükaşık, Yonca Yaşar´ın yazdığı birer öykünün yer aldığı 'Yürekler dile geldi' adlı kitap, 281 sayfadan oluşuyor. Kitabın önsüzünü yazan M. Adil Çetin, 'Ortak kitapta, birden çok kişinin ürünleri yer almaktadır. Farklı zekaların, değişik bakışların ortaya çıkardığı bir eserdir. Bu kitap, bir kişinin yazdığı bir hikaye, anı, deneme, anlatı kitabı değil, çok kişinin hikayelerinden, yazılarından meydana gelmiş bir kitaptır... Bu 37 farklı konu, farklı bakış açısı, farklı yaklaşım, farklı kurgu ve farklı üsluptur. Adeta çok değişik hazırlanmış yemeklerden oluşan bir ziyafet gibidir' değerlendirmesine yer verdi.
'Herkes şiir, hikaye ve roman yazamaz'
Edebi metinlerin sakinleştirici, şiir, hikaye, roman, anı, anlatı ve deneme okumalarının insanı rahatlattığını, yorgunluğunu dinlendirdiğini ve kafa karışıklığını giderdiğini, hatta insanı biraz da olganlaştırdığını ifade eden Çetin, önsözde, 'Herkes şiir, hikaye ve roman yazamaz. herhangi bir konuda fıkra, makale yazmak başka, edebi konularda yazarlık başkadır... Ortak kitap bir anlamda ´ben´ duygusundan ´biz´ duygu ve eylemine geçiştir. ´Biz´ duygu ve eyleminin etrafında kenetlenmek ve bir ekip ruhu ile çalışmaktır. her yazar bir değerdir. Bu değerlere sahip çıkmak da toplumun görevidir. Toplum sahip çıktıkça bu değerlerin büyüyüp, markalaşacağına inanıyorum. Her insan uğraştığı işin en iyisini yapmayı hedeflemelidir. Hobi olarak meşgul olduğumuz işlerde de iyiyi, güzeli yapmak için gayret gösteremliyiz. Yazı hayatımızda ler yazdığımız bir öncekinden daha güzel, daha kaliteli olmalıdır. Kendimizi sürekli geliştirmeliyiz. Bunun yolu da çok okumak ve çok yazmaktır. Yapılanları tekrarlamamalıyız. Yapılmayanı yapmalıyız. Boşluk aramalıyız. Farklılık yaratmalıyız. İşlenmemiş konuları bularak çalışmalıyız. Ürünlerimizi kitaplaştırmak önemlidir. Gelecekte var olmak istiyorsak, kitap yazmalıyız. Bir fikir önce kafalarda tasarlanır, yoğunlaşır, sonra notları alınır ve alınan notlar metne dönüşür. Kontrol edilir, düzeltmeler yapılır ve yazı demini alır akabinde okuşucu ile buluşması sağlanır' ifadesine yer verdi.
Edebiyatçıların hayata farklı bakan insanlar olduğunu anlatan Çetin, önsözde şunlara yer verdi: 'Edebiyat, aklımıza geleni yazmak değil, yazıklarımızı bir süzgeçten geçirerek, anlam yüklemek, damıtarak, olgunlaştırarak özgün hale getirmektir. Yazı hayatı, hayatı öğreti, paylaşıldığında da hayatı anlamlı kılar.'
'En başta sevgi, en çok sevgi, hep sevgi, her zaman sevgi, onan başka gerçek yok' ifadesine belirten Burhan Günel ise kitabın sunuşunu kaleme aldığı yazısında, 'Sevgi, insanı insan yapan niteliklerin, erdemlerin başında gelir. İnsan varsa, insan olacaksa sevgi de onunla birlikte olacaktır. Zaman zaman kirletilse de, örselense de, yok sayılsa da bu böyle' düşüncesini kaydetti.