Ahrazoğlu, 'Son yıllarda sıklıkla getirilen, AKP´nin klasiği hâline gelen torba yasalar, yasama faaliyetlerinin düzensiz, eksik bir yapıda yürütülmesine neden olmaktadır. Yasal zorunluluk olmasına ve gerek ekonomiyi gerek bütçeyi gerekse geniş toplum kesimlerini ve iş alemini etkileyecek, ekonomik yük doğuracak hükümler içermesine rağmen, kanun tasarısı komisyonlarda görüşülürken ayrıntılı bir etki analizinin yapılmadığını da görmekteyiz' değerlendirmesini yaptı. Kanun tasarısının 43. maddesinde Katma Değer Vergisi Kanunu´nun 14. maddesinde değişikliğe gidildiğini ifade eden Ahrazoğlu, şunları söyledi: “Yapılan değişiklikle cep telefonu abonelerinin yurt dışındayken yaptıkları görüşmelerin yurt dışında bulunan operatörlere yurt içindeki firma tarafından ödenen ödenekten, yurt içi operatörler tarafından da tüketiciye yansıtılan ücretlerden KDV alınması istisnası getirilmektedir. Bu düzenleme yerinde ve vatandaşın lehine olan bir uygulama. Diğer bir değişiklik ise bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankalara devir ve teslimlerinde tanınan katma değer vergisi istisnasının, finansal kiralama ve finansman şirketlerine yapılan devir ve teslimlerde de geçerlilik sağlanmasıdır. Türkiye ekonomisi son yıllarda büyümede istikrarsızlığını devam ettiriyor. Enflasyon hedefi tutturulamadı. Döviz kurlarında aşırı sıçramave oynaklıklar yaşandı, Türk Lirası aşırı değer kaybetti. İşsizlik yeniden çift hanelere yükseldi, borçlanmada artışların yaşandı. Yıllardır yürütülen hatalı politika ve uygulamalar sonucunda; cari açık, işsizlik ve yoksulluk gibi pek çok sorun kalıcı hâle gelmiş ve sonuç olarak vatandaş borçlu hale gelmiştir. Örnek olarak, çiftçilerin borç alıp da ödeyemediği takipteki kredi miktarı 2008 yılında 451 milyon lirayken, 2016 yılında 1,3 milyar liraya çıkmış. Bir başka örnek de ise 2002 yılında bankalara 1milyon 655 bin kişinin borcu bulunmaktayken, 2016 Eylül ayında 26 milyona ulaşmış. Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş kişilerden hâlen takipte olanlar 3 milyona yaklaşmış durumdadır. Bu nedenle de maddedeki değişiklik bir zorunluluk hâline gelmiştir. Vatandaş ve firmaların bankalara borçları çok arttı ve baş edemez hâle geldi. Bankalar bu alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devretmek zorunda kaldı. Geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye´nin önde gelen 3 bankası takibe düşen 700 milyon Türk lirası borcunu 32,5 milyon TL´ye 4 varlık yönetim şirketine satmıştır. Yine başka bir banka ise 164,5 milyon liralık borucunu 1,6 milyon liraya yani yüzde 1´lik bir fiyatla yine bir başka şirkete devretmiştir. Bankalar borçlulara ait tüm kişisel verileri varlık yönetim şirketlerine devrederek işleri kolaylaştırma yoluna gitti. Borçlarını ödeyemeyen vatandaşlar ilk olarak bankaların avukatlarının baskılarına ve tehditlerine maruz kalmışken şimdi ise varlık yönetim şirketleri baskıları daha da artırarak eziyetlere devam edilecektir. Varlık yönetim şirketlerinin yüzde 1´le satın aldığı banka alacaklarını, bu baskılar sonucunda ne kadar para kazanacaklarını artık sizlerin takdirine bırakıyorum.'
9411,13%0,46
34,56% 0,25
36,04% -0,51
3000,45% 1,31
5010,37% 1,12