Akın Bodur/İskenderun
İskenderun Alevi Kültürünü Araştırma Derneği (AKAD), Suriye'nin Lazkiye, Tartus ve Hama kentlerinde alevilere yönelik yapılan katliamların durdurulması için tüm ülkelerin cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanlar, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ve her dinden inanç önderlerine seslendi. Basın açıklamasında konuşan AKAD Başkanı Nihat Yenmiş, "Şu an Suriye’de sistematik bir etnik temizlik yaşanıyor... Ancak ne yazık ki dünya bu vahşete sessiz kalmaktadır" dedi.
Yenmiş: Soykırıma varan katliam
Mustafa Kemal Mahallesi'ndeki İskenderun Alevi Kültürünü Araştırma Derneği binası önünde düzenlenen basın açıklamasında konuşan AKAD Başkanı Nihat Yenmiş, sosyalistler, demokratlar, emekçiler, yurtsever, milliyetçiler ve vicdanı olan herkese seslendiklerini ifade etti. İskenderun, Arsuz Belen'de örgütlü bazı siyasi partiler ile meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri de katıldığı toplantıda konuşan AKAD Başkanı Yenmiş, "Bugün burada, bölgemizde ve Suriye’de yaşanan mezhepsel provokasyonlara, canımıza ve kutsal değerlerimize yönelik saldırılara karşı sesimizi yükseltmek, halkların kardeşliğini vurgulamak, uluslararası kamuoyunu ve kuruluşları; Suriye’de yaşanmakta olan insanlık dramına, soykırıma varan katliamlara dur demek, dil, din ırk, mezhep ayrılığı yapan çağ dışı zihniyete karsı duyarlı olmaya çağrımız içindir. ABD ve bölgedeki işbirlikçileri tarafından eğitilen-donatılan, beslenip palazlandırılan şeriatçı, selefi, ırkçı çeteler başta aleviler olmak üzere, Ezidi, Süryani, Dürzi, Hristiyan ve seküler Sünni ayırımı yapmadan kendilerinden olmayan ve kendileri gibi düşünmeyen herkesi katlediyorlar, Alevilerin kutsal değeri olan mekanlarını tahrip ediyorlar" dedi.
"Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz; Lazkiye, Tartus yalnız değildir" sloganları ve taşınan "Savaşa hayır barış hemen şimdi; Eşit, özgür demokratik Suriye; Suriye'de Alevi katliamına hayır; Yaşasın halkların kardeşliği" yazılı dövizleri arasında konuşan Yenmiş, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Şu an Suriye’de sistematik bir etnik temizlik yaşanıyor. Ancak ne yazık ki dünya bu vahşete sessiz kalmaktadır... Son bir haftadır İslamcı, selefi militanlar alevi köylerini yerle bir etti. Erkekleri başlarını keserek infaz etti. Savunmasız kadınları kaçırarak tecavüz etti. Çocukları öldürdü. Radikal vaizler aracılığıyla Alevilere karşı cihat çağrıları yapılarak Alevilerin yok edilmesi için harekete geçilmiştir. Londra merkezli İnsan Hakları Gözlemevi verilerine göre son üç günde 1.060 kişi öldürülmüştür. Ancak bize ulaşan haberler ölü sayısı on binleri geçmiştir. İdlip'ten çıkan (Heyeti Tahriri Sam) HTŞ, (Özgür Suriye Ordusu) ÖSO öncülüğünde başlatılan saldırılar Şam’a doğru katliamcı bir tarzda ilerlerken bu güzergâh üzerinde yaşayan Alevileri ve Dürzileri işkencelerle katletmiş ve bu katliamların görüntülerini sosyal medyada yayımlamışlardır. Suriye'de bebek, kadın, ihtiyar ve masum sivil fark etmeden tek suçları alevi olmak olan bu kardeşlerimizi bıçak ve silahlarla feci bir şekilde şehit etmektedirler. Alevi kardeşlerimizi yaşadıkları köylerden tehcire zorlamaktadırlar. Bütün bu zulmü üstelik Ramazan ayında yaparak sözüm ona cihat maskesi ile meşrulaştırmaktadırlar."
“Akrabalarımızın yarısı Suriye'de yaşamakta”
"İslam tarihi aleviler tarafından yapılan bir tek katliamı yazamaz. Çünkü biz Aleviler Hz. Ali’nin emiri olan 'insanları sevin, onlar ya dinde kardeşiniz ya da yaratılışta eşinizdir'. Bu emre her Alevi kesinlikle uyar" diyen AKAD Başkanı Yenmiş, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan biz Alevilerin akraba ve aşiretlerinin bir yarısı Suriye sınırları içerisinde yaşamaktadır. Büyük Ortadoğu projesi (BOP) kapsamında Suriye toprakları ilhak ediliyor. Ve bu ilhaka gerekçe hazırlamak için orada yaşayan halklar arasında katliamlara zemin olsun diye; dini, etnik ve mezhepsel ayrılıkları kullanarak masum kadın, erkek ve çocuk dinlemeden öldürülmektedir. Halkların özürlülüğü ve kardeşliğinden yana olan bizler bu duruma: uluslararası kamuoyunu ve Birleşmiş Milletler Örgütünü, Avrupa Parlamentosunu ve özellikle Türk hükümetini bu duruma seyirci kalmamalarını ve Suriye’deki azınlıklara uygulanan zulme karşı insanlığın, ortak vicdanın, adaletin ve barışın sesi olmaya davet ediyoruz. Bir an önce yanı başımızdaki işgale, talana, ölüme ve savaşa dur demelerini bekliyoruz. Sevgi ve hoşgörünün hâkim olduğu bir dünya ve özellikle bir Ortadoğu, ülkemiz ve dünya ulusları için vazgeçilmezdir. Bizler dil, din, irk ve kimlik fark etmeksizin tüm mazlumların yaşam haklarından, özgürlüklerinden, eşitlikten ve insan haklarından yararlanmalarından yana taraf olarak birlikte hareket ettiğimizde güçlü olacağımızı unutmayalım. Barışın ve güvenliğin başta Suriye’de ve tüm dünyada tesis edilmesi için sesimizi yükseltiyor ve diyoruz ki, değerli bakanlar, milletvekilleri, inanç önderleri ve sivil toplum yöneticileri tüm dünya ulusları ve yöneticileri sizleri ortak sorumluluğa davet ediyor ve bir an önce bu katliamların ve zulmün hiçbir gerekçeye mahal vermeden durdurulması için harekete geçmenizi bekliyoruz. Unutulmamalıdır ki bu katliamlar karşısında tarafsız olmak, vahşete ortak olmak demektir. Alevilere yapılan bu zulme kari çıkan, tepkisini farklı mecralarda ve şekillerde ortaya koyan, bu konuya duyarlı olan ve 'insanım' diyen herkese yürekten teşekkür ediyoruz."