Aktaş, ölümünün 37. yılında anıldı

Aktaş, ölümünün 37. yılında anıldı

12 Eylül askeri darbesinin ardından 1983 yılında idam edilen İskenderunlu Ali Aktaş´ın önceki gün idam edilişinin yıl dönümünde, ailesine yaklaşık 26 yıl sonra teslim edilen mektubuyla da hatırlandı.

Sadet Berkyürek/İskenderun

 27 yaşında iken doğum gününde idam edilen Ali Aktaş´ın ailesine yazdığı ‘son mektubu´ dönemin sıkıyönetim komutanlığı tarafından sakıncalı bulunmuş; gazetemiz muhabiri Akın Bodur kitap çalışması sırasında ulaştığı mektubu ailesine ulaştırmıştı.
12 Eylül´deki idamların gözlemcisi, 30 yıl sonra konuşmuş, Cumhuriyet Gazetesi ile gazetemiz muhabiri Akın Bodur´un 4 İdam 1 Tanık kitabıyla tarihe tanıklığını dile getirmişti. 12 Eylül 1980 darbesinin en acı, en karanlık sonuçları içinde sıkıyönetim mahkemelerinin verdiği ve aceleyle uygulanan idam kararlarından 4´ünün gözlemcisi Ali Aktaş´ın da idamının tanığıydı. Adana´da idam sehpasına çıkarılan dört mahkûmla ilgili bilinmeyenler, infazlarda gözlemci sıfatıyla hazır bulunan Mustafa B.´nin anlatımlarıyla gün ışığına çıkmış, hücrelerinden alınıp götürülüşleri, ailelerine yazdıkları son mektuplar, son arzuları, arkadaşlarının anlatımları, infaz tutanakları ve mezarları… Dört İdam, Bir Tanık, gazeteci Akın Bodur´un kaleminden 30 yıl aradan sonra 12 Eylül karanlığına tutulan, güçlü, sarsıcı, etkili bir ışık olmuştu. Anne, ömrünün üçte birini oğlunun mektubunu bekleyerek geçirmişti.
12 Eylül döneminde Adana ve Gaziantep bölgesindeki idamların anlatıldığı “4 İdam 1 Tanık” kitabını hazırlarken mektubun bir kopyasına ulaşan gazeteci Akın Bodur, mektubu 25 yıl 7 ay sonra Aktaş´ın ailesine 2008 yılının Eylül ayında teslim etmişti. Oğlunun son mektubuna 25 yıl 7 ay sonra kavuşan 72 yaşındaki anne Ganime Aktaş, “Bu mektupla yüreğime bir yumruk saplanmış gibi oldu” demişti.

İşte o mektup
'Sevgili anacığım, sevgili babacığım bu satırlarımı yazıp bitirdikten sonra hayata veda etmiş olacağım ve belki bu mektubu yazıp bitirdikten sonra sizlere ya ulaşır ya ulaşmaz bu hususta da pek bir güvencim de yoktur. Çünkü yazıp da size yollayacağım bu veda mektubunun içeriği çok geniş veya kendilerince yasak olacaktır. Ulaşırsa dahi yine kendilerince politika icabı olacaktır. Sevgili babacığım ve anacığım ben bir inanç uğrunda gidiyorum. Evet doğruluğuna inandığım bir inanç uğruna fakat bu inancım mevcut düzene karşı olmak, sömürü soygun düzenine karşı olmaktır. Ben bir davadan yakalanmış ve yargılanmış isem de bu işin yalnızca formalitesidir. Çünkü benim asılmam için koyulması gereken hukuken bir delil olması gerekir ki durum delil yetersizliğiyle de açık olmasına rağmen ve karar kanaat üzerine olmasına rağmen ben idama götürülüyorum. Evet ben söz konusu adam öldürdüğüm için değil emperyalizme, faşizme, sosyal-emperyalizme, sosyal-faşizme karşı yılmaz, usanmaz ve tavizsiz mücadelemden dolayı asılmaktayım. Evet onlar bizim nefes alışımızdan dahi korkmaktadırlar. Oysa ki ben maddi olarak yok olsam da manevi olarak yok olmayacağımı da biliyorlar. Evet ben ve benim gibiler inandıkları davaları uğrunda madden ölsek de, manen yaşarız, yaşayacağız, buna inancım tamdır. Ben ölüme gideceğimi delil etersizliği olmasa da dahi baştan beri biliyordum. Çünkü onlar kendilerinin yoka, mahfa götürecekleri halka ve devrime ihanet etmeyenlerin yüreklerinde derin bir korkudur. Ben yok olabilirim ama halkımın mücadelesi hiçbir zaman ölmez, öldürülemez. Halk bağrında nice tohumu tohumları türetmiş ve türetecektir. Evet ben ölüme giderken hayata erken veda etmekte olmama yanmaktayım, yoksa öleceğime değil. Her an her zaman ölümden korkmadım. Korkmayacağım da, çünkü ben anamdan babamdan, ben halkımdan korkusuzluğu acı içinde ızdırap içinde yokluk ve kıtlık içinde sabrı, sabretmeyi inançlarınla düşmana ahd yaşamayı, hem de başı dik ve gururluca yaşamayı ama bir saat daha, bir saniye daha. Size çok şey yazmak istiyordum zaman zaman ama yazamadım. Nice yazacaklarımdan, nice söyleyeceklerimden ancak söyleyebilip yazabileceklerimden başka bir şey ne söyleyebildim ne de yazabildimse de bunu anlarsınız inancındayım.'



İskenderun'da filtre operasyonu

Dr. Kanatlı'dan ürküten tablo

Aile hekimleri iş bıraktı

Meclis'te 'fotoğraf tartışması'

Rezerv alan kararına 'dava'

Binalara 8 kat sınırı

CHP’den Lütfü Savaş'a 'kesin ihraç' istemi

AFAD'da dönüşüm değerlendirme toplantısı

Belediye meclisinde kayyum eleştirisi

65 yaş üstüne çay-kahve ücretsiz

Feyezan Kanalının duvarı yükseliyor

Usta öğretici belgeli tek kadın klimacı

İskenderun DEM Parti'den kayyum eleştirisi

AKP'de tek listeli seçim

AKP: Uygulamalar devam edecek

Vakıf destekçileri, engelli çocuklar için koştu

Pac Meydanı'na 'rezerv alan' kararı

Kozaklı'da orman yangını kontrol altına alındı

Atatürkçü düşünce, gecede buluştu

Muhammed Önder, İskenderun Kaymakamı

Sanayi esnafının verileri çıkartılacak

Standart dışı beton ve çeliğe ceza

Sanayide 'yola park' tartışması

Sanayi esnafının sorunları görüşüldü

İMYO inşaatı bağışlarla yükseliyor

"Güler yüzlü hikayeler" yayımlandı

Nardüzü'nde Cumhuriyet turnuvası

Biz hala buradayız Sergisi’ kapısını açtı

"Atatürk ve Cumhuriyet" Sergisi

En büyük bayramın 101. yılı

Yükleniyor

  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,48% 0,07
  • EURO

    36,21% -0,34
  • GRAM ALTIN

    2960,09% 0,86
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55